KEY
Evde daha çok sıkılacağımı düşünerek şu aptal sınav yerine gittim. Neredeyse 50 kişi vardı. Gittiğim yer babamın küçük çalışma ofislerinden biriydi. Üst katın balkonundan aşağıdaki gönüllülere emir veriyordu babam. Onlarda ikiletmeden dinliyordu. Soru soruyor ve eğer cevap alamıyorsa onları kovuyordu. Bense olanları üst katta bulunan odada siyah camın arkasından izliyordum. Alt katta babama tapan insanlar her 10 soruda, 7-8 kişi azalıyordu.
JONGHYUN
Tanrım burası çok kalabalık ! En az 50 kişi vardır heralde. Bu çocuk gerçekten o kadar mı önemli ?
Yukarıdaki patron olduğunu sandığım adam bizlere sorular soruyordu. Gerçekten çok kolay şeylerdi. Böyle soruları bilemeyen bile çıktı. Onların kovuluşlarını ağzım açık izliyordum. Nasıl bu kadar bilgisiz olabilirlerdi ki ? Param olmadığından üniversite okuyamadığım halde bile bunları biliyordum.
Sayımız gittikçe azalıyordu. Bana bir soru yöneltildiğinde rahatlıkla cevap veriyordum. Oldukça iddialı olduğumu söyleyebilirim. Bu işi almalıydım. Ve gelecekteki patronum çoktan bana hayranlıkla bakmaya başlamıştı.
Artık 5 kişi kaldığımızda şimdiye kadar tökezlemediğime şükrettim. Tam 2 saat geçmişti ve anca 5 kişi kalabilmiştik. Adamcağızın boğazı ağrımış olmalı ki bizi yukarıda ki odaya çağırdı. Odaya en sonda olarak girdiğimde 2-3 gangster tipli adam ve camın yanındaki koltukta oturan adeta güzellik abidesi birini gördüm.
Adam bizi sıraya soktu. Sırayla kendimizi anlatmamızı istedi. En sonda olduğum için mutluydum. Böylelikle neler söyleyeceğimi kafamda kurmam için az da olsa zaman kalacaktı. Herkes hayat hikayesini anlatmıştı. Sıra bana geldi. Sarışına bakmadan direk koltuktaki adama doğru bir adım attım ve konuşmaya başladım..
KEY
5 kişi kaldıklarında babam onları odaya çağırdı. Kahve saçlı çocuk ilgimi çekmişti. Onun da içeri girerken bana baktığını fark etmiştim. Daha sonra babam onları sıraya dizdi ve kendilerini anlatmalarını istedi. Diğer 4'ü beni deli gibi süzüp arasıra yalakalık yaparken o hiç benimle ilgilenmiyordu, bakmıyordu bile. Ve bu beni sinirlendirmeye başlamıştı.
Farkındaysan burada müthiş birisi oturuyor ve senin ona bakman gerek aptal !
Sıra ona gelmişti. Kim olduğunu gerçekten merak ediyordum. Belki onunla bu davranışından dolayı alay edecek birşeyler bulabilirdim..
JONGHYUN
" Adım Jonghyun, Kim Jonghyun. 21 yaşındayım. Lise mezunuyum. Ailemi çok küçük yaşta geçirdiğimiz bir trafik kazasında kaybettim.. Küçük kız kardeşim daha o bebekken yaşanmıştı bu olay... Ve ikimiz mucizevi bir şekilde kurtulmuşuz. Hastanede uyandığımda hemşire açıklamıştı bana bunları. Çünkü o kazadan hatırladığım tek şey uğultulu fren sesi ve çimlere uzanmış bir şekilde cam kırıkları dolu kolumdan akan kanları izlememdi.. Sonrası karanlıktı. Annem ve babamın kurtulamadığını duyduğumda nasıl bir çöküntüye uğradığım anlatamam. Daha 8 yaşında olan ben, bir anda 40 yaşındaki olgun bir insana dönüştüğümü hissettiğim üzerime yığılan sorumluluklarla..O zamandan beri yurtta kalmıştık. Kardeşimi hep ben korudum, gözettim. Onu en iyi şekilde büyütebilmek için elimden geleni yapmaya çalıştım ve hala da devam ediyorum. Eski işimden kız kardeşimle dalga geçtikleri ve onlarla kavga ettiğim için kovuldum. Ve bu işe hayatımızı devam ettirebilmem için ihtiyacım var... Tüm söyleyeceklerim bunlar efendim.. "
Gözlerim dalmış ve öylece bütün hayatımı özetlemiştim. Sarışın burnundan soluyarak hızla ayağa kalktı ve kapıyı çarparak dışarı çıktı. Hemen adamın önünde eğilerek özür dilemeye başladım.
" Efendim b-ben çok özür dil-erim e-eğer yanlış bir - şey söylediysem affedin .. "
Gözlerimin dolmasına aldırmadan özürlerime devam ettim. Adam elini omzuma koyarak beni susturdu ve doğrulttu.
" Sakin ol. Sorun yok . Birazdan geleceğim bekleyin "
Arkamda salya sümük olan adamlar ıslak gözlerle bana bakıyordu. Bir sorun olduğunu biliyordum.
Gene herşeyi mahfetmiştim değil mi ?
KEY
Konuşması bitince kendimi sıkarak yapabildiğimce hızlı bir şekilde odadan çıktım. Koşar adımlarla şirketteki ofisime doğru kaşlarım çatık, insanlara çarpa çarpa seri bir şekilde gittim. İçeri girip kapıyı kilitledim ve masamın yanına giderek tutundum. Tuttuğum gözyaşlarımı acı bir iniltiyle serbest bıraktım.
Tanrım, bu nasıl bir hikayeydi ?
Hayat nasıl bu kadar acımasız olabilirdi ona karşı..?
O an ona koşup bütün acılarını unutturacak kadar sıkı bir şekilde sarılmak istemiştim. Ama bunu yapamazdım. Key bunu yapamazdı, bu yüzden şuan kendimle boğuşuyorum. Elimle ağzımı kapatarak iniltilerimin çıkmasını engellemeye çalışıyordum.
Kendimden nefret etmeye başladım.
Karşımda o kadar güçlü biri varken ben onunla dalga geçecek şey arıyordum oysa .. ne piçlik ama ~
Ağlamamı iyice durdurduktan sonra kapımın çalınmasıyla irkildim.
" Key ! İyi misin ? Açar mısın şu kapıyı lütfen ? "
Hırkamın kollarıyla gözyaşlarımı sildim ve kapıyı açtım.
" Evet baba ? "
" ..iyi misin ? "
" B-bilmiyorum .."
" Eğer seni bu kadar üzüyorsa onu düşünmeden kovabilirim biliyorsun değil mi .. KiBum ..? "
" Evet baba .." Burnumu çekerek ona sarıldım.
" İyi ki varsın .. "
JONGHYUN
Yaklaşık 15 dakikadır ses seda yoktu. Heralde beni nasıl kovacaklarını düşünüyorlardı. Yanımda duran 5 kişi çoktan işe girmekten vazgeçtiklerini ve benim hakkım olduğunu söyleyip duruyorlardı. Ama ben böyle denmesinden nefret ediyorum. Ben hayat hikayeme acınması sayesinde bu işe kabul edilmek istemiyordum.
Sonunda kapı açıldı ve adam içeri girdi. Önümüzde durdu ve ellerini arkasında birleştirdi.
" Düşündük ve sınavdan geçen kişiyi seçtik .."
Evet .. kesinlikle kabul edilmemiştim. Bir an önce söylesede koşarak buradan uzaklaşsam..
Ben gene dalmış düşünürken adam önüme gelmiş bana bakıyordu. Yan tarafıma baktığımda ise kimse yoktu. Bir anda adamın söyledikleriyle şaşkın bir biçimde ona döndüm.
" İşe alındın ."
- BÖLÜM SONU -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-ATTENDANT-
FanfictionKim KiBum; ( Kendi tabiriyle Key ) 19 yaşında zengin bir aile çocuğu olan asabi şımarık ve kibirli bir kişidir. Kim Jonghyun; 21 yaşında. Ailesini küçükken kaybetmiş ve kör kız kardeşinin ameliyatı için hayatını para toplamaya harcayan bir kişidir...