KEY
Sabah gördüğüm kabus sayesinde yerimde zıplayarak uyandım. Gözlerimi aralamaya çalıştığımda lanet güneş ışıkları yüzünden gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım. Bir süre büyük beyaz yatağımda elimle saçlarımı karıştırarak tavanı izledim. Geçen gün gördüğüm rüyayı bugün de görmüştüm.
Bir kaza.
Bir uçak kazası.
Lanet olası rüya, onu her gördüğümde yerimden sıçrayarak bazen de çığlık atarak uyanmama neden oluyor. Ama hiçbir zaman yanımda beni sakinleştirecek birisi olmuyor. Yalnızlığın getirdiği kötü şeylerden birisi..
Yüzüstü dönüp yatağımın sol tarafında bulunan sehpaya uzandım. Üzerinde duran tabletimi alarak yeni çıkan kıyafetlere göz gezdirmeye başladım. Bazı kıyafetleri görünce ağzımın suyu akıyor, bazılarında ise 'bunu kim giyer ki?' diye azarlıyordum. Kıyafetlerden vazgeçip ayakkabı kısmına girdim. Yeni çıkan New Balance ayakkabılara göz gezdirdim, oldukça rahat gözüküyorlardı. Bazen sabah erken kalkıp spor yapıyorum, bu yüzden işe yarayabilir. Ama ara sıra gözüm bilekli Vans'lara da takılıyordu. (Y/N: Evet yazarınız gerçekte hangi model alacağını seçememiş ve bunu Key'e de yansıtmıştır kkk FİKİR VERİN BİZE Q.Q) Bir karar vermeyi beceremeyen biriydim ben. İyi bir sebebi olmadığı sürece diğerinden vazgeçerek ona yönelemezdim. Garip bir kişilik biliyorum..
Kapının tıklatılmasıyla kafamı tabletten zar zor kaldırdım. Gelen kişi annemdi.
" Günaydın tatlım. " Yanıma gelip yanağımdan öptü. Bunu yapmasından nefret ediyordum. Çocuk değildim sonuçta. Kendimi geri çektim hemen. İğneleğiyici bakışlarımı doğrulttum.
" Ne yapıyorsun?! "
" Sana günaydın öpücüğü veriyorum. Bir sorun mu vardı ~ "
Annem hep nazik biriydi ve beni çok severdi. Genelde kızgın olduğum zamanlarda aegyo yapar beni güldürmeye çalışırdı. Ama bu asla işe yaramazdı.
" Bunu yapmamanı söylemiştim! "
" Ben de yapmayı kesmeyeceğimi söylemiştim ^^ "
Annemin sevdiğim bir diğer yanı ise pes etmeyen bir kişilik olmasıydı. Ama bu durum benim için geçerli olduğunda fikrim değişmiyor değildi.
" Ah herneyse. Kahvaltı hazır aşağıya gel. "
Of.
" Tamam birazdan geliyorum "
Annem gene beni sinir etmeyi başaran bir hareketini kullandı. Saçlarımı karıştırdı ve koşarak odadan çıktı. Bu tür hareketlerine bakılsa hiç kimse annemin 46 yaşında olduğunu tahmin edemezdi. Annem güzeldi, çok güzeldi. Yaşına rağmen güzel bir fiziği ve uzun boyu vardı. Yüz hatlarımız neredeyse aynısı kadar benzerken boylarımız için aynı şey söylenemezdi. Anneme hayrandım. Ama hiçbir zaman dile getirmedim. Onu sevdiğimi bile sanırım 10 senedir söylemiyorum. Duygularımı dışarı yansıtmayı beceremeyen birisiydim. Herşeyi içimde yaşarım. Belki en ufak meltemi, belki güçlü bir fırtınayı.. hepsi içimde kalbimle boğuşurdu...
Herneyse bu kadar dertleşme yeter. Tabletimi diğer yastığın oraya atarak ayağımla üzerimdeki çarşafı tekmeledim. Esneyerek yatakta doğruldum. Birkaç saniye gözlerim kapalı uyuklayıp ayağa kalktım. Gözlerim bulanmaya başladı birden. Sendeleyerek zorda olsa duvara tutundum. Genelde birden kalktığımda olurdu böyle, ama bu sefer daha şiddetliydi. Ellerimle gözlerimi kapatarak geçmesini bekledim. Ellerimi çekip etrafa bakındım. Biraz daha düzeldiğimi hissettiğimde paytak adımlarla banyoya doğru yürüdüm. Kapıyı açıp lavaboya ilerledim. Karşımdaki aynada yeni kalkmış şişik yüzümü inceledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-ATTENDANT-
FanfictieKim KiBum; ( Kendi tabiriyle Key ) 19 yaşında zengin bir aile çocuğu olan asabi şımarık ve kibirli bir kişidir. Kim Jonghyun; 21 yaşında. Ailesini küçükken kaybetmiş ve kör kız kardeşinin ameliyatı için hayatını para toplamaya harcayan bir kişidir...