BÖLÜM 1: Bir tanrıçayla görüşme yapıyorum.

144 7 2
                                    

          İlk denemem hayırlı uğurlu olsunn.. :D Bu sarhoş kafayla hikaye yazarsam böyle oluyor. Arkadaşım bana kızın ismini değiştir çok komik dedi. Ama ben değiştirmedim çünkü üşendim. Bide ona kafiyeli bir soyad yapçaktım. Ohooo..uzun iş. Yanlışlarımı söyleyiniz. (komple hatalı fln :D) 

Babasının ‘’titanların, gıgantların ve diğer tüm canavarların bulunduğu kozmik çukur’’ olması zaten utanç verici geliyordu ama üstünün başının kuş tüyleriyle kaplı olması on a iyice ‘keşke yerin dibine girebilseydim’ duygusu uyandırıyordu. Aslında bunu yapabilirdi. Hiçbir zorluk çekmeden yeraltına gidebilirdi. Ama bu seferde babasının merhametine maruz kalacağından korkuyordu. En son denemesi pek de iyi gittiği söylenemezdi. Canını dişine takmış ve bir çuval inciri mahvetmişti. Gerçi bu umurunda değildi. İncirden nefret ederdi.

      Derin bir nefes aldı. Emprie State binası ufukta görünüyordu. Belki de tanrılar ona kulak asarlardı. Ya da başka bir deyişle Zeus ve yandaşları ‘dinle-öldür’ uygulamasını kullanırlardı. Gene de buna değerdi. En azından ‘ben demişti’ diyebilecekti. Ya da günlerdir içinde saklı o umutsuzluğu, acıyı ve nefreti dışarı dökebilecekti. Böyle düşününce, evet buna değerdi.

         Düşünceleriyle boğuşurken yürümeye başladı. Babası neden onu öldürmek istiyordu? Bu olay nasıl başlamıştı? Nasıl onun kızı olabiliyordu? Neden bu olay kendisinin başına gelmişti? Nereye aitti ve kimdi? Dönüp dolaşıp gene aynı noktaya dönüyordu. Sadece adını biliyordu. Kim olduğu hakkındaysa hiçbir fikri sahip değildi. Aslında Tartarus’un kızı olduğunu ne zaman öğrendiğini de hatırlamıyordu. Uyandığında bir ses ona Ölümün kızı diye hitap etmişti. Ama kendisi ölüleri kontrol edemiyordu. Sadece etrafta çukurlar açabiliyordu. Ki bu Hades veya Pluton un işi değildi. Geriye tek çare Tartarus un kızı olmak kalmıştı. Onu öldürmek isteyen babasıyla yüzleştiğinde ise bu şüpheleri gidermişti. Yani, evet o Tarto amcanın kızıydı.

       ‘Bunun bir önemi yok. Sen onu yerle bir etmeye bak’ diye düşündü Alanis. Sonra düşüncelerine şunlar eklendi ‘iyide o zaten yerle bir. Off neyse.’

         Yukarı baktı. Binanın tepesindeki rüzgar tanrıları onu görmüş ve muhtemelen de Zeus’u uyarıyorlardı. –Bu yüzlerindeki ifadeden fazlasıyla görülüyordu.- ‘Ölüme gidiyorum’ diye düşündü Alexis. ‘Hem de kendi bacaklarımla’

         Ne yazık ki –demek istediğim yuppii-  planlar öyle gelişmedi. Daha doğrusu gelişemedi. Binanın içerisine adımını atar atmaz kendisini bambaşka bir yerde buldu. Gittiği yer hiç korkunç değildi. Aksine fazla sevimliydi. Tabii tavşanlara karşı fobiniz yoksa, çünkü etraf  kırda koşuşturan tavşanlarla doluydu.  Etrafa göz gezdirirken ve size bunları anlatırken beni bölen bir kız sesiyle bu güzel manzaraya bakmaktan alıkoyuldu.

       ‘’Burayı sevmişe benziyorsun? Haksız değilsin. Benim de hoşuma gitti.’’

        Yanında duran yaşıtım kıza döndü. ‘’Tavşanlara alerjim var. Neden beni bu hapşırık yuvasına getirdin?’’

        Evet, evet neden korkmadı? Yanınızda aniden bir kız beliriyor insan bir ürker değil mi? İşte sorun da o. O insan değildi.

        ‘’Tavşanlar için kusura bakma.’’ Yüzü sıkıntılı bir hal aldı. ’’Seni kocam hakkında uyarıp gideceğim.’’

         Dehşet içerinde kıza baktı. ‘’NE! KOCAN MI!? HEMDE BU YAŞTA!?’’

         Tamam, pekala. ‘uyarı’ kelimesine değil ‘kocam’ kelimesine takıldı. Ne var bunda şaşılacak? Asıl siz hararetle baktığı kızın kocası olmasına şaşırın!

        ‘’Sandığın kadar genç değilim…’’ durakladı. ‘’Sandığından katrinyarlarca daha büyüğüm aslında’’

         İşte bu her şeyi açıklıyodu. ‘’Peki neden –‘’

         ‘’Sana bu şekilde görünmenin daha iyi olacağını düşündüm. Şimdi başka sorun yoksa uyarımı yapıp gideceğim. Fazla vaktım yok’’

         Hafifçe başını salladı. Kızın sesindeki tehdidi hissetmişti. O an kavgaya hiç ihtiyaç duymuyordu.

        ‘’Pekala, kocam tartarus-‘’

        ‘’NE!!’’ Bu sefer çığlığı koparmıştı. ‘’Anne? HAHAHA! Hadi canım.’’ 

        Anlamadıysanız kocam tartarus dediğine göre tartarusun karısı kim? Gaia. O zaman kız= gaia. Tabii ben o sıra kızın AY’! Pardon annemsinin tehdidini unutmuştu. Şimdi oflayıp pofluyor kulaklarından ateş çıkarıyordu..

      ‘’Pardonn….’’ Dedi sesini acılaştırarak çalışarak. ‘’sen devam et.’’

        Tanrıça sabırlı olmaya çalıştığında Alanise benziyordu. Yani sabırlı olamıyordu! Yanakları kızarmış, gözleri ateş saçıyordu. Kendini bilirdi. Lafının bölünmesinden hoşlanmazdı. O yüzden çenesini kapalı tutmalıydı. Derincene bir nefes aldı ve  konuşmaya başladı.

         ‘’Tartarus senden korkuyor çünkü ondan daha güçlüsün. Yada başka bir deyişle onun şu ana kadar  tanımadığı bir sıtrateji yapıyorsun.’’

         ‘’Nasıl?’’

          ‘’Bunu kendin zamanla öğreneceksin.’’

          ‘’Pekala bana yardımı olacak bir şey söylesen?’’

           Bu seferki bakışı kanını dondurdu. Yani gerçekten dondurdu. Yada öyle bir şey. Dondurmadı ama kan akışım yavaşladı diyelim. Anlayın işte!

           ‘’Oğlumu bulmalısın görevinde yardımı dokunacak.’’

           ‘’Tamam, onu nerde bulabilirim?’’

           ‘’O seni bulur heralde merak etme.’’

            Aaaa…. Ama bu nebiçim iş? Sen öğrenirsin,boşver o seni bulur boşver. Ne biçim yardım bu?

           ‘’iyi tamam, başka bir şey varmı?’’

             ‘’Evet var…..’’ bunu söylerken yeri işaret etti. Yere baktığı anla zeminin parçalanması bir oldu ve bir çukur Gaia’yı  içine almak istercesine genişledi.

          Alexis korkuyla ona doğru baktı. Yumruklarını sıkmıştı. Verdiği tek bir mesaj vardı ‘’KAÇ!’’ Gerisingeri yürümeye başladı. Elbette ona yardım edebilirdi!. Ama 10 adım ilerisindeydi ve aralarında bir çukur vardı. Ona erişmesii imkansızdı. Gözlerinin önüne kara pulcuklar gelmeye başlamıştı. Duyduğum en son şey Gaia’nın  ‘’Tartarus senin ba-‘’ diye bağıran sesiydi.. Ne demek istediğini düşünecek vaktim bile olmamıştı. Sonrasında gözlerini hastanede açtı. Yanı başında bir hemşire bekliyordu.

              ‘’Selam!’’ diyerek gülümsedi. Kişinin sana daha çabuk yanır vermesini istiyorsan hep gülümse yüzde yüz işe yarıyor.. ‘’Nasıl buraya geldim?’’

               ‘’Emprie Statedeki görevli seni şaşkınca gökyüzüne baktıktan sonra bayıldığını görmüş ve seni buraya getirmiş.’’

             Gördünüz mü? İşe yarıyor demiştim! Bu  kokuda ne? Iyy….. Hastane ne zamandan beri böyle ölüm kokuyor? Sonradan aklıma tak etti. Canavar.

             İstifini bozmadan gülümsemeye devam etti. ‘’Saolun izninizle şimdi gitmeliyim..’’ diyerek yataktan inecek oldu ki hemşire asıl bedenine canavar haline büründü.

             Sahi? Hayatında hiç adrenalin eksik olmayacak mıydı?  

Sonunda bitti aq -_- çk yırıldım çk. Yeni bölüm ne zmn filan demeyin sakın. Ne zor işmiş meğersem. Elim koptu yaw :P bi yıldız verin yeter bana. yorum istemez. -_- ama versenzde olur tabiii :D sizi engelleyen yok. ^_^

 ᶫᵒᵛᵉᵧₒᵤ-ツ

ALEXİS MORELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin