Gizli Hayran

70 3 1
                                    

Arkadaşlar bu aralar sınav haftasındayım yazma imkanım çok olmuyor. Okuyan sayısı artmış fakat hala istediğim gibi değil. Vote ve yorum da neredeyse yok. Böyle olunca hak verirsiniz ki yazma hevesim de kalmıyor. Iyi okumalar :)

Her zamanki saatimde çıkmış otobüse binmiştim. O günden sonra otobüse bindiğim anda gözlerim Poyraz'ı arar olmuştu. Birkaç gündür denk gelmiyorduk. En azından sevinecek bir şeyim de vardı. Onun olduğu ortamda kasım kasım kasılıyordum.

Bugün matematik sınavım vardı ve ben kitabı açıp bakmamıştım. En iyi yaptığım şey dört işlemdi.

Sınavım ikinci ders olduğundan ilk ders çalışırım düşüncesiyle sınıfa girdim. Gözlerim tek bir noktaya odaklanıp kalmıştı.

Sıramın üzerinde bir demet papatya duruyordu ve ben papatyaları çok severdim. Bunu kim niye bırakmıştı ?

Ilerleyip papatyaları kucağıma aldım. Üzerinde sarı küçük bir zarf duruyordu. Demeti sıraya bırakıp zarfı açtım. "NE KADAR YAKIN, BIR O KADAR UZAKSIN BANA."

Donup kaldım. Resmen gizli bir hayranım vardı. Çok tuhaf hissediyordum. Ben sıramdaki esrarengiz çiçek ve notla uğraşırken sınıfımızın ergen topluluğu çoktan "Oooooğğğ"lamaya başlamıştı. Şimdi işin yoksa onlara derdini anlat.

Ayça geldi ve klasik sorgulamasını yaptı.

- Kızım bu çiçekler nerden çıktı ?

- Senden gizli sevgili yaptım da bu jesti de o yapmış sağolsun.

- Dalga geçme benimle doğru dürüst anlat şu meseleyi hemen.

- Ne bileyim kızım sabah geldim sıramdaydı çiçekler bi de bu notu bırakmış, diyerek notu gösterdim.

- Inanmıyorum, sence kim bu ?

- Emin ol bilsem şuan sana laf anlatmakla uğraşmak yerine gidip o çocukla uğraşıyor olurdum.

- Sana da bişey denmiyor ya, napıyorsan yap kantine iniyorum ben, dedi ve biraz alıngan bir tavırla sınıftan çıktı.

Derste matematik çalışmak gibi hayallerim vardı benim, oysa şimdi oturmuş gizli hayranımı düşünüyordum. Acaba Poyraz mı diye düşünmekten kendimi alamıyordum.

Ben kimdim ki onun için, benle konuşmayıp sesini bile esirgeyen insan bir de bana çiçek mi alacaktı, üstüne üstlük bir de notla bunu sırama mı koyacaktı ? Yine boş hayallere kapıldım.

Zil çalınca sınav yerime, bir alt kattaki sınıfa indim. Sınıfa girip duvar kenarı en arka köşeyi gözüme kestirdim. Madem çalışmadım en azından kendime imkan yaratmalıydım.

Sıranın üzerine birkaç formül karalarken yanımda bir karartı belirdi. Dönüp bakınca kimi gördüm dersiniz ? Tabiki de Poyraz. Çocuğun işi gücü yok bir de gelip yanıma oturdu. Şu sıralar tesadüflere inanmaya başladım.

Hoca kağıdımı verince kendimi öküz gibi hissettim. Yirmi dakika boyunca kağıtla bakıştık. Arada bir çaktırmadan yanıma bakıyordum. Fırsatları değerlendirmek gerekti.

Yüz hatlarını yukarıdan aşağıya ezberlerken bir an bana döndü. " Yüzüme baktığın kadar kağıdına baksan zeki kızsın aslında." deyip pis pis sırıttı.

Bir saniye bir saniye az önce Poyraz benimle mi konuştu ? Yok canım kendi kendine konuştu bence. Bana mı dedi yoksa ?Mantıklı düşününce bu çocuk duvarla konuşacak kadar salak değil. Duvarla konuşmadıysa... Allahım sana geliyorum.

Son beş dakika kağıda birkaç işlem karalayıp verdim.

Hala şoktaydım ve daha fazla rezil olmamak için sınıftan çıkana kadar kendimi kastım. Çıktığım anda tuvalete doğru depar attım. Aynada resmen bir domates duruyordu, bu benim yüzüm olamazdı.

Kırmızıdan pembeye dönünce sınıfa çıktım. Şu Poyraz meselesini artık birileriyle paylaşmalıydım. Bunun için en doğru kişi Ayça'ydı.

- Ayça çıkışta bizdesin sana anlatmam gerekenler var.

- Ne güzel ya sen kır beni sonra bir de emir ver.

- Of Ayça uzatmayalım, önemli diyorum geliyo musun, gelmiyo musun ?

- Akşam işim var ama fazla kalamam.

- Bitanesin sen !

Otobüse Ayçayla beraber binip dörtlü koltukların düz olanına oturduk. Poyraz yine yoktu. Duraktan hareket edeceğimiz sırada otobüs aniden durdu ve Poyraz bindi. Oturduğumuz tarafa doğru geldi. Ve korktuğum oldu: Karşıma oturdu.

Yüzümdeki yanma giderek artıyordu. Göz göze geldik. Ve bana gülümsedi. GÜLÜMSEDI LAN GÜLÜMSEDI. Baya güldü yani. Gülünce hiç görmediğim gamzesini keşfetme fırsatı buldum.

Ayça çoktan kulaklığını takıp transa geçmişti. Ben de nereye bakmam gerektiğine karar verememiş, otobüsü inceliyordum. Şoföre gidip ben bunları ezberledim motoru aç da bir de ona göz atayım diyecek hale geldim.

Poyraz da kulaklığını takmıştı. Kulaklığımı evde unutmanın salaklığıyla dışarıyı seyrediyordum. Aklım bugün olanlardaydı.

Sırama konan bir demet papatya, gizemli bir not, bir hayran, sınavda yanıma oturan bir Poyraz, Poyrazın benle konuşması, bir adet de Poyraz gülümsemesi ve kapanış.

Ki sen; benim tek yönlü sokağımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin