1. Bölüm (tanıtım)

72 7 4
                                    

Merhaba! Umarım hikayemi beğenirsiniz. Biraz zor buldum kurguyu ama yine de oldu. Bu benim ilk kitabım hatalarım varsa affedin, şimdiden onlar için özür diliyorum.


-Eliz
  Eliz Ertunç. 22 yaşında ve Ertunç ailesinin ilk ve tek çocuklarıyım. Annem emekli ana okulu öğretmeni, babam ise muhasebeci. Bu arada moda tasarımı okuyorum. Aslında ortaokulda falan doktor, öğretmen gibi mesleklerden birini tercih edecektim ama gerçekten hayal edildiği gibi kolay olmuyor bir de benim gibi çok sıkıya gelemiyorsanız gerçekten çok zor. Herkesin olduğu gibi sıradan bir hayatım var.

   Mutfaktan mis gibi kokular geliyordu. Hmm... Annem yine patatesli omlet yapmış ne de güzel kokuyor... Gelen kokuyu duyduktan sonra kalktım tuvalete elimi yüzümü yıkamaya gidecekken boy aynamdaki görüntüme baktım. Ne kadar da komikti. Şu bizim okuldaki kızlar geldi aklıma. Hani şu mini etekli, saçları başları her zaman yapılı, hiç makyajsız görmediğim kızlar. Acaba sabah ilk kalktıklarında onlarda böyle mi görünüyorlar.
   Bu düşüncelerden ayrılıp tuvalete gittim elimi yüzümü hızlıca yıkayıp aşağı mutfağa gittim.
   Annem yine tutturmuştu ağzına bir şarkı ekmekleri dilimliyordu. Yanına gittim. Arkadından beline sarılıp, yumuşacık yanaklarından sulu sulu öptüm.
"Günaydınn!" 
"Günaydın kızım geç otur hemen. Baban erken çıktı bugün. Sende çabucak yapıver kahvaltını." dedi ben çoktan sofrada kaybolmuşken.
   Annemle geçen sabah kahvaltısının ardından odama çıkıp okul için hazırlandım. Aşağı inip annemle vedalaştıktan sonra evden çıktım. İşte her zamanki rutinim başlamıştı bile... Günlerim bu şekilde hızlıca geçip gidiyordu.
   Akşam okuldan sonra birinci sınıf çocuklar gibi ayaklarımı sürüyerek, yorgun argın eve geldim.
   İçeri girdiğimde annemin yemek hazırladığını, babamın da haberleri izlediğini gördüm. Babam beni görünce hemen ayaklandı. Sabah da beni görememiş olmasının vermiş olduğu özlemle yanıma geldi
"Benim kızım da geldi işte" diyerek boynuma atladı. Çocuklar gibiydik onunla o beni çok severdi bende onu.
" Babacım bende seni çok özledim ama biraz daha böyle sarılırsan özleyeceğin bir kızın kalmayacak." Dedim gülerek.
   Annem içeri gelince bize bakıp "kızım nerden kaldın? Babana birazdan gelir demekten yoruldum vallahi." Dedi o da benim gibi gülerek.
  Birbirimizden ayrılmıştık bu arada babamla. Annem öyle diyince babama gülücük atıp " bende onu çok özledim. Ellerimi yıkayayım da sofraya geçelim." Dedim lavaboya ilerleyerek. Annem arkamdan " tamam kızım" demekle yetindi.

  Keyifli bir akşam yemeğinin ardından kendimi odama attım. Biraz telefonda oyalandıktan sonra uykumun geldiğini fark ettim ve yatağıma girdim.

- Alaz
   Alaz Kılınç. 25 yaşındayım. Diş hekimliği okumak en büyük hayalimdi... Oldu da kazandım. Ama babam yüzünden ikinci senesinde bırakmak zorunda da kaldım. Babam iş adamıydı ama yaşının verdiği yorgunlukla evden kontrol altına alıyordu bazı işleri. Şirket adı altında yürüttüğü kirli işlerin başına geçtim bende. Benim deyişimle böyle. Babama göre kendi şirketimizde olması gerektiği gibi müdürdüm tabiki de beni yönetici yapmadı. Çünkü benden sakladığı kirli işleri daha ayrıntılı öğrenmemi istemiyordu. Kendimi bildim bileli hiç babımın sözünden çıkmadım. Bu müdür olayı da biraz tehditle oldu aslında. İstemediğim bir hayatı da yaşıyorum diyebiliriz. Annem... Annem ben lisedeyken öldü... Annemin eksikliğini her zaman hissettim. Ama yinede kendimi hep yatıştırdım.

  İstemediğim bir hayatı yaşayan ben şirketten çıkıp eve geldim. O akşam biraz yorgundum. Babamla beraber geçen sıkıcı ve konuşmadan geçen yemeğin ardından odama çıktım. Odamda kitap okurken, en yaşlı hizmetçimiz Kadriye teyze geldi.
    52 yaşındaki Melek yüzlü kadın küçüklüğümden beri hep beni çok severdi. Annem gibiydi. Annemin yokluğunda hep o baktı bana. Hasta olduğumda o güzel çorbasından yapardı. Ne kadar da iyiydi. Onun çocuğu olmadığından beni çocuğu gibi görüyordu belkide.
   "Kurabiye yaptım çimen gözlüm. En sevdiğinden. Al bakalım ye biraz." Dedi tepsiyi bana uzatarak. Hemen kalkıp aldım tepsiyi elinden ve çalışma masasının üstüne bıraktım. Gözlerim yeşil olduğundan çimen gözlüm derdi bana.
   "Teşekkür ederim Kadriye teyzem. Bak nasıl oldu odaya kokusu. Mis gibi.." Dedim yüzüne şevkatle bakarak. O da bana aynı sıcak bakışlarıyla " hadi sen ye. Ben çıkayım. Daha gidicem ilaçlarımı içeceğim." Dedi. Bende "tamam sultanın tamam. Sen git hadi geciktirme saatini" dedim. Bana tekrar sıcaklıkla bakarak odanın kapısı açıp gitti. Bende kurabiyelerimi yiyip yatağıma girdim.

Düşman aşklar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin