3. Bölüm

26 3 1
                                    

-Eliz.
Yine bir okul rutinini bitirip eve geldim. Yine ve her akşam olduğu gibi keyifli geçen aile yemeğinin ardından odama çıktım. Odamda boş boş takılmaktansa çizim yapmayı tercih ederek kağıt ve kalem setimi çıkardım.
  Çizimimin sonuna ulaşıyordum ki telefonum çaldı. Arayan Gamze'ydi.
   Gamze ile çok yakın arkadaş değildik ama yine de birbirimizi tanırdık. İyi de anlaşıyorduk. Nazikte bir kızdı.
  Çok geçmeden açtım telefonu. İnce ve naif sesiyle açınca bir an şarkı söyle nasıl olurdu diye düşündüm.
  "Alo Eliz , selam! Nasılsın ?" Dedi kibarca
Bende ona kibarca karşılık verip "iyiyim Gamze. Sen nasılsın?" Dedim.
"Teşekkürler Eliz. Bende iyiyim. Bak sana ne diyeceğim." Dedi
"Ne oldu? " dedim merakla. Gerçekten şimdi durduk yere niye arıyordu ki beni?
" bu hafta sonu erkek arkadaşımın doğum günü var. Benim ve onun arkadaşlarını davet ediyorum. Sen de katılmak ister misin? Katılırsan çok sevinirim." Dedi.
Düşündüm...Neden olmasındı ki? Hem bende sıkılıyordum son günlerde. Belki de Gamze ile biraz daha kaynaşır ve yakın arkadaş da olabilirdik. Sonuçta benim çok arkadaşım yoktu. Hatta hiç yoktu da denilebilir. Zaten bu kibar kızı reddetmek hiç de hoş olmazdı.
"Kulağa hoş geliyor. Bende bu aralar sıkılıyordum. Benim içinde iyi olur. Katılmayı isterim." Diyerek teklifini nazikçe kabul ettim.
"Tamam o zaman süper! Geliyorsun o halde. Ben sana yerini ve saatini mesaj olarak atarım. Teşekkürler teklifimi kabul ettiğin için. Partide görüşürüz." Dedi.
"Görüşürüz." Diyerek kapattım telefonu. Şimdi sadece izin almak kalıyordu geriye.
Telefonumu bir yere bıraktım. Merdivenlerden aşağı hızlıca inerek salona ulaştım. Babam ikili koltuğa oturmuş televizyon izliyordu.
Yanına kendimi atıp kollarımı boynuna doladım. Yanağından her zaman ki gibi sulu sulu öptüm.
"Babacım, bir şey söyleyeceğim." Dedim sesimi en tatlı bir şekilde çıkartarak.
"Hmm... İzin istenilecek galiba." Dedi tahmin ederek.
"Babacım evet. Arkadaşım beni bir davete çağırdı. Bu hafta olacak. Gidebilir miyim acaba? Diye soracaktım." Dedim yine sevecenlikle.
"Bilmem sence gidebilir mi annesi?" Dedi bakışlarını benden alıp anneme çevirerek.
Annem bir bana bir babama baktı. Sonra yüzüne sıcak gülümsemesini takıp,
"Gitsin bakalım." Dedi
Babamda ona eşlik edip
"Tamam tamam izin verdim bende." Dedi.
Kalkıp ikisini de öptükten sonra teşekkür ederek odama çıktım. Yarın da kıyafetimi ayarladığımda tamamdır diyerek kendimi yatağa bıraktım.

-Alaz
Ne yapacağımı bilemiyordum. Hala dünün şokundaydım. Ne yapacaktım. Hadi onu geçtim bunca zaman... Nasıl gizledi benden hala aklım almıyor. Bunları düşünürken babamdan biraz daha nefret etmeye başladım.
Bugün şirkete gidip babamın annemi nerede tuttuğunu, mezarını nasıl ayarladığını falan öğrenmem lazımdı.
Kahvaltımı hemen yapıp şirkete doğru yola koyuldum.
Şirkete vardığımda sağ kolum olan Ömer'i odama çağırttım. Bu şirkette en güvendiğim kişi o idi. Ondan başkası hemen babama haber uçururdu zaten.
Çok geçmeden geldi. Masanın önünde durdu.
"Buyurun Alaz Bey bir sorun yoktur umarım." Dedi endişeli bir tavırla.
"Aslında var Ömer. Ama senle alakalı değil merak etme. Senden bir şey isteyeceğim." Dedim. Onunla ilgili olmadığını duyunca biraz rahatladı sanki.
"Buyurun Alaz Bey. Konu nedir?" Dedi bu sefer merakla.
"Babam... Onun son iki ya da üç yılda neler yaptığını, nerelere gittiğini, gizli işlerini... Hepsini araştırmanı istiyorum." Dedim.
Biraz düşündü ne yapabileceğini. Ölçtü tarttı kafasında büyük bir ihtimal.
"Hmm... Tamam Alaz Bey. Ne yapabileceğime bir bakayım. Fakat biraz zaman verin bana. Birde... Harun Bey'in gizli işlerine ne kadar ulaşabilirim bilmiyorum." Dedi.
Elbetteki zordu babamın gizli işlerini öğrenmek.
"Sen yapabildiğinin en ilerisine git. Dört gün sonra tekrar görüşürüz." Dedim.
"Tamam Alaz Bey. Başka bir şey yoksa ben çıkıyorum." Dedi.
"Tamam Ömer çıkabilirsin." Dedim. 
   O çıktıktan sonra içeri sekreterim Ela girdi. Ela yine sevecenlikle ve heyecanlı bir şekilde içeri girdi. Severdim bu kızı. İçinde çocuksu bir yer vardı. Ve o yer ölmemişti. Bir şeyleri anlatırken hep heyecanlı anlatırdı. İki sene önce girmişti şirkete. Onunla ilgili tek bir şikayet bile duymamıştım.
  İçeri apar topar girdi
  "Alaz Bey hafta sonu bir partiye davetlisiniz. Buğra Bey'in. Katılacaksanız takımınızı hazırlattıracağım." Dedi.
  O an aklıma geldi Buğra'nın partisi. Tamamen aklımdan çıkmıştı. Katılmasam çok ayıp olurdu. Mecbur katılmak zorundaydım. Kaç senelik arkadaşımdı sonuçta. Hem çok kalmadan eve gelirdim.
"Ben onu unutmuşum Ela ya. Ama sen yine hazırlat takımımı. Gideceğim. Bir de hediye için saat sipariş et." Dedim.
Defterine bir şeyleri not alıp tekrardan bana döndü.
"Tamam Alaz Bey başka bir isteğiniz yoksa ben işimin başına döneyim." Dedi.
Elimi buyur der gibi salladım. Tam çıkacakken bir şey hatırlamış gibi ban döndü.
"Haa Alaz Bey unutuyordum. Bugün bir toplantınız yok. Dün de evrakları imzalanacak evrakları imzaladınız. Çıkabilirsiniz yani efendim." Dedi.
"Tamam Ela teşekkürler." Dedim.

-Eliz
Okul bugün çok yavaş geçmişti sanki. Zar zor bitirmiştim. Okuldan çıkıp doğum günü için hediye almaya gittim. Akşam üstüne doğru eve geldim.
Eve geldiğimde annem yoktu. Arayıp nerede olduğunu sordum. Markete gitmiş. Hazır o yokken bir kaç elbiseye bakayım diye düşünerek odama çıktım. Dolabımı açtığımda gerçekten çok kıyafetimin olduğunu gördüm ve resmen dolaba daldım...
Bir buçuk saatin sonunda ayakkabı ve elbisem hazırdı. Bu arada annem çoktan gelmiş yemekleri hazırlamıştı. Hızlıca yemeğimi yedim. Babamgille biraz sohbet ettikten sonra odama çıktım. Yarın parti olduğundan erken yatmaya karar verdim. Yarın geç gelirdim çünkü. Yatağıma girip uykunun güzel kolarına bıraktım kendimi...

Düşman aşklar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin