5. Bölüm

22 2 1
                                    

Bu hikayede bana çok yardımı bulunan Elsan_ arkadaşıma teşekkür ediyorum.


-Alaz
Bu kadar derdin içerisinde partiye gitmem de ayrı bir gariplikti ama gitmezsem Buğra'nın bana darılacağını biliyordum. Yakın arkadaşımdı sonuçta.
Şirkette bir kaç evrak incelemesi yaptım. Ömer ile pazar günü buluşacaktık. Yani yarın. Biraz da şu son olayı düşündüm. Ne yapacaktım hala bilmiyordum. Şu Ömer'le görüşmeden sonra biraz daha netleşir diye düşünerek fazla kafamı bozmadım. Çünkü partiye asık bir yüzle gitmek istemiyordum.
Şirkette biraz daha oyalandıktan sonra kendi evime gittim. Az giderdim kendi evime. Babam yalnız olduğu için onunla yaşardım. Kendi evime de çok nadir giderdim. Ama babamın yüzünü görmek istemiyordum. Evime gittim bu yüzden.
Otoparka inip arabama bindim. Verilen adrese doğru gitmeye başlayınca İstanbul caddelerinde arabamla yeri ağlatıyorduk.
Bir süre sonra güzel bir eve geldim. Arabamdan inip şöyle bir etrafa baktım. Pek biri görünmüyordu. Krem rengi olan eve doğru ilerledim. Adrese göre bu daireydi. Zile bastım. Biraz bekledikten sonra kapı otomatik olarak açıldı. Kapıyı ittirdim. Kimse yoktu. Koskoca ve lüks bir evde hizmetçi olmaması garibime gitti. Işıklarda açık değildi. Belki herkes bahçede olabilirler diyerek içeri doğru ilerledim. Bahçe kapısından girmek hiç aklıma gelmedi ki.
İçeriye doğru biraz daha ilerledikten sonra karşımdan soğuk hava gelmeye başladı. Demek ki bahçeye varmıştım. Adımımı attım ki ayağım galiba sehpaya ya da başka bir cisime takıldı ki birden yere düştüm. Rezillik diz boyuydu. Of allahım şu akşam bir bitse. Ama bir dakika. Düştüğüm yer bu kadar yumuşak olamazdı galiba. Altımda rahatsızca kıpırdandığına göre birinin üstüne düşmüştüm herhalde. Ama gerçekten bu aşırı şanssızlıktı. Gerçekten neden hep beni bulurdu ki böyle şeyler.
Bir 10-15 saniye daha o şekilde durduktan sonra ışıklar açıldı. İlk önce üstüne düştüğüm kişiye baktım.
  Bu kadar güzel bakan belirgin bir çift ela göz beklemiyorum. Kaşları hafif çatık olan bu güzel yüzlü kız kimdi böyle. Kiraz rengine benzer dudakları, ela gözleri, fazla değil ama yine de belirgin olan elmacık kemikleri ve oraya özenle yerleştirilmiş gibi duran burnuyla bir bütün olarak çok güzel görünüyordu bu kız.
    Ben onu incelerken birden soluma  baktım ki herkes bahçede ve bize bakıyor. O an nasıl bir durumda olduğumuzu anımsadım. Kıza döndüm. Kaşlarını iyice çatıp,
"Artık kalkacak mısınız acaba üstümden? Yoksa birazdan ezileceğim." dedi gerçekten nefes almakta zorluk çeken bir sesle. Hemen üstünden kalktım. Onunda kalkması için elimi uzattım yumuşak ve küçük eliyle büyük ve kaslı elimi tutup ayağa kalktı.
  Mahçup ve üzgün bir sesle
"Gerçekten özür dilerim. Gerçekten...Çok pardon." dedim.
  Ayağa kalkınca zayıf olduğunu ve gerçekten yüzü ve vücuduyla bir bütün halinde çok daha güzel olduğunu farkettim. İlk önce elbisesini düzeltti. Daha sonra yerden çantasını aldı ve bana döndü.
"Biraz daha dikkat etseniz daha iyi olabilirdi ama önemli değil. Işıklar kapalıydı zaten." dedi.
Yüzüme hafif bir gülümseme geldi ki herkesin hemen solumuzda bize baktığını görünce gülümsemem yüzümde soldu.
  Ben ne diyeceğimi bilmiyordum. İlk defa geliyordu böyle bir şey başıma. Zaten benim dememe gerek kalmadan ilk kız konuştu.
  "Arkadaşlar yanımdaki beyefendi yanlışlıkla üstüme düştüğünden şu yaşanılan on beş dakika tamamen yanlış anlaşılmadır. Galiba sizde Gamze'nin sevgilisi geldi sandınız ve bu yüzden ışıkları kapattınız. Gamzecim... ben gerçekten şahsım adına özür diliyorum. Gerçekten. Partini berbat ettik ama istemeden gerçekleşen bir olaydı." dedi. 
  O an benimde bir şeyler söylemem gerektiğini anlayınca bende kızın ki gibi bir kaç özür cümlesi söylemeye karar verdim.
"Arkadaşlar gerçekten bende bu yanlış anlaşılmadan dolayı özür diliyorum. Gamze sende lütfen affet bizi. Partin mahvoldu. Gerçi daha Buğra gelmedi ama..." dedim.
   Bir kaç fısıldalaşmanın ardından Gamze'nin sesini duyduk.
  "Tamam merak etmeyin. Sorun yok. Hem Alaz'ın da dediği gibi daha Buğra gelmedi. Ayrıca bu da böyle bir anı olarak kalır. Dert etmeyin siz." Dedi ve ardından tekrar devam etti.
  "Arkadaşlar siz eğlenmenize bakın. Buğra gelince tekrar ışıkları kapatacağız." dedi.
Ben sonra yanımdaki güzel yüzlü kıza döndüm.
"Ben tekrardan özür dilerim. Gerçekten. Bu arada... isminiz neydi? " dedim.
İlk önce bana baktı. Üstümü başımı ufak bir bakışla süzdükten sonra
"Önemli değil tekrardan. İsmim de Eliz. Sizin ne diyeceğim ama Gamze söyledi. Alaz..." dedi. İsmimi onun ağzından duyunca bir garip geldi.
Hafifçe gülümsedim. İsmi... kendi gibi güzeldi. Eliz....

-Eliz.
  Bu akşam da bir şey vardı ama neyse. Bir an önce bitse çok iyi olurdu. Koskoca adam üstüme düştü ya. Gerçekten bu nasıl bir şans.
Birde adam yakışıklı. Gerçekten...yakışıklı.
  Hafif sakalları, uzun boyu, belirgin yüz hatları, hele o çimen yeşili gözleri. Bunları on dakikada aklıma kazımak ister gibi tekrar tekrar baktım yüzüne.
  İkimizde Gamze'den özür diledik. Sağolsun Gamze yine iyi niyetli yaklaştı da önemli değil falan dedi. Böyle de anlamış oldum aslında Gamze'nin nasıl iyi biri olduğunu.
   Şu yakışıklı çocukta hala Yanımda dikeliyordu. İsmi neydi? Alaz. Ne kadar da güzeldi. Havalı bir isim diye düşündüm.
   Günlük rezil olma dozumu yaşamıştım. Eve gitmek istiyordum artık ama Gamze'ye ayıp olurdu. Hem sevgilisini de merak ediyordum. Onun da ismi Buğra' ydı. Alaz öyle söylemişti.
  Biraz daha kalmak en iyisiydi. Hediyemi verip ayrılırdım diye düşündüm.

Düşman aşklar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin