Sabah kalkar kalkmaz deniz kenarına gittim.Boş bir bankta tek başına oturuyordu üstünde bordo bir tişört vardı.Allahım ne kadar tatlıydı öyle. Sessizce yanına oturdum.Gelişimi fark etmesine rağmen bişey demedi.Uzun bir sessizliğin ardından günaydın dedi.Bende karşılık verdim.
-Biliyor musun derin bugün benim için çok önemli bir gün.Sonunda beklediğim gün geldi o kadar zaman sonra beklediğim gün geldi. Bugün benimde doğum günümdü.Bir an biliyor mu acaba diye heyecanlanmıştım.
-Biliyor musun rüzgar benim içinde öyle. Bir an paniklemiş bir ifadeyle bana baktı.
-Hmmm neden ki?
-Bugün benim doğum günüm hatta arkadaşlarla biraz ilerdeki pastanede kutlayacağız gelmek ister misin?
-Ne kadar güzel tabii ki de gelmek isterim.Ama yanımda birini getirmeme izin verirsen doğum günü kızı. O gelsin de yanında kimi getirirse getirsin.
-Tabii
-saat 6 gibi geliriz orda oluruz.Benim şimdi hazırlanmam lazım çok işim var akşama görüşürüz
-Görüşürüz.
O kadar heyecanlı bir gün olacak ki benim için akşama kadar nasıl dayanacağım.O yanımdan ayrılır ayrılmaz sahilin daha sessiz olan bir köşesine gittim.Denize türlü türlü taşlar attım renk renk ama en çok turkuaz renginde olan taşlardan attım.Turkuaz rengini oldum olalı çok severim.Benim için huzur veren bir renk her renkten daha güzel daha özel benim için. Sahilin bu sessiz köşesinde biraz oturduktan sonra eve gittim.Hazırlanmam gereken bir doğum günü partim vardı.Annemde bana birşeyler hazırlamıştı.Mutfak mis gibi kek kokuyordu biraz daha koklayınca bunun limonlu olduğunu fark ettim.Annemin yanağına bir öpücük kondurarak hemen odama çıktım.Duş aldım dolabımın önüne geçtim bu akşam güzel olmam gerekirdi.Turkuaz elbisemi giydim altına beyaz converselerimi geçirdim üstümede kot ceketimi aldım.Burada çok iyi anlaştığım arkadaşım Dolunay çoktan gelmişti.Beni görür görmez tatlı bir gülümseme attı.
-Hadi bakalım doğum günü kızı hazırsan çıkalım. Anneme güle güle diyerek evden ayrıldık.Yolda çeşitli espriler yapan dolunay beni gülmekten öldürüyordu.Pastaneye gittiğimizde Alp,Aslı,Deniz,Ege hepsi ordaydı.Biz tam bir masanın etrafına dizilmiş birbirimize birşeyler anlatıyorken pastanenin kapısı açıldı.Rüzgar gelmişti pastane sırf onun kokusuyla dolmuştu bir anda masadakilerde bana bakıyordu onlara rüzgarın geleceğini söylememiştim.
-Selam millet! dedi. Sesi ne kadar sakindi bende olduğum yerde kalp krizi geçirmiştim resmen.Masaya oturdu onunla hepimiz sohbet etmeye başladık çok mutlu gözüküyordu.Biraz sohbet ettikten sonra pastayı kestik afiyetle yedik.Sıra hediyelere gelmişti.Herkes hediyelerini verdi.Rüzgar da şirin tatlı bir kutu vermişti bana.Kutuyu sallayınca içinde bişeylerin olduğunu fark ettim.Ben kutuyu açmaya çalışırken rüzgar kaybolmuştu.Kutuyu açtığımda çok sevdiğim çakıl taşlı yoldan bana turkuaz rengindeki taşları toplamıştı.Ben şaşkın şaşkın kutuya bakarken kapı açıldı rüzgar ve yanında çok güzel bir kız ikisi birden bana doğru yürümeye başladı.
-Tanıştırayım sevgilim barbara.Kendisi manken hani sana bugün demiştim ya benim için çok önemli bir gün diye iste Barbara gelecek diye önemli bir gündü senden ona bahsetmistim kendisi seninle tanismak çok istedi bende kiramadim getirdim.
Bana sevgilisini getirmişti gözlerim bur anda doldu pastanedeki herkes bize bakıyordu.Bi ara dolunayla göz göze geldim onunda suratı asılmısti.Gözyaslarima hakim olamiyordum artik yavaş yavaş süzülmeye başladılar hizlica kapiya yoneldim.Disarisi deniz kokuyordu burasi içeriden daha iyiydi hava biraz kararmisti bir anda nereye gidecegimi kestiremedim.Hizli adimlarla pastaneden uzaklastim kimseyi görmek istemiyordum eve gitmeye halim yoktu.Sadece aglıyordum.