case four

225 32 8
                                    

02:35... 03:21... 05:47-

Louis üzerinde duran yorganı ayaklarıyla yere itekledikten sonra hızla yerinden kalktı. Salona geldiğinde Harry'yi kanepede kıvrılmış bir şekilde bulmuştu.

"Uyan!" Onu bacağından dürtükleyerek bağırdığında koltuğunda yatan çocuk sızlanarak gözlerini aralamıştı. "Kalk."

Harry, yerinde doğruldu ve kısık gözlerle onu izledi. "Günaydıın. Bir bardak kahve alabilir miyim, lütfen?"

Louis, kamerasını uygun yükseklikte ayarladıktan sonra kayıt tuşuna bastı.

"İsmin, soyismin." Ciddi bir tonda konuştuğunda karşısındaki adamın dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı. "Harry Edward Styles."

"Niye bu gece evime benden izinsiz girdin?"

"İzinsiz mi? Bana kur yaptın ve müstehcen sözler söyleyerek beni evine davet ettin. Polis üniforması giyip bana kelepçe taktın ve saatlerdir burada bu şekilde mahsur tutuluyorum. Hayır yani bir şeylere başlamış olsak sorun yok da-"

Görüntüyü durduktan sonra mavi gözlerini koltuğunda gülümseyerek ona bakan adama çevirdi. Derin bir nefes verdikten sonra ayağa kalkıp salonunda ileri geri yürümeye başladı. Doğru kararı vermeliydi. Telefonunu alıp, birimi aramalıydı ama neyle karşılacağını bile bilmiyordu. Üstelik koltuğunda oturan bu adam oldukça manipülatif birisiyken Louis'nin takip edildiğine dair en ufak bir kanıtı yoktu.

Harry'nin yüzünden alaycılığı tamamen sıyrılmış yerini ciddiyet almıştı. 

"Sadece seninle doğru düzgün konuşmak istiyorum. Sana bir teklifim var eğer kabul edersen beraber yapacağız ama kabul etmezsen de ben bu kapıdan çıkıp gideceğim ve bir daha asla karşına çıkmayacağım."

"Ben de senin peşini bırakacağım öyle mi?" Karşısındaki adam bu gayet normal bir şeymiş gibi kafasını salladığında Louis birkaç saniyelik kahkaha atmıştı. "Gerçekten inandığın şey bu mu? Bunu niye yapayım?"

"Bulunduğun birimden sıkıldığını biliyorum, herhangi bir terfi hakkı alamadığını da. Buna sahip olabilirsin."

Louis duraksadığında Harry'nin yüzünde oluşan tatmin olma ifadesi onu şüpheye düşürdü. "Bu bir şaka mı? Beni mi deniyorsunuz?"

Harry kahkaha atarak ayağa kalktı ve kollarını iki yana açarak kocaman gülümsedi. "Evet. Seni deniyorduk Louis Tomlinson, ben az ünlü bir oyuncuyum ve seni terfi vermeye uygun olup olmadığını anlamak için beni tuttular."

Onun, kelepçeden kurtulmuş ellerini gördüğünde Louis direkt belindeki silahını çekip ona doğrulttu. "Otur yerine."

"O kelepçeden kaç saat önce kurtuldum sence? Sen yatağında uyuklarken burada sakin sakin senin polisi aramanı mı bekliyordum? Gerçekten bu kadar aptal olduğunu gördükçe niye seni seçtiğimi sorguluyorum ama sanırım bunun için çok geç."

Louis birkaç kere derin bir nefes aldı. Gerilen sinirleri ve silahı ateşleme isteği paralel bir şekilde artıyordu. Kendisini kontrol altına almak için silahı indirdi. Bu hareketi karşı taraf için bir yenilgi mi sayılırdı bilmiyordu. Sadece çok yorgun hissediyordu. Uykusuz geçen 38. saatin sonunda daha fazla direnemiyordu. 

"Sana bir zarar vermeyeceğim." Harry yavaşça Louis'nin yanına ilerledi ve elindeki silahı tuttu. Eli, Louis'nin eliyle temas halindeydi ve bu teması kesmemesi kastiymiş gibiydi. Louis, içini ürperten dokunuşuyla beraber kafasını kaldırdı ve önünde, ona yukarıdan bakan, duran adamın gözlerine baktı. "Bana güvenmelisin. Konuşacağımız ve kararından sonra oluşabilecek ortaklığımız için önemli bu."

Harry, silahı tamamiyle kendi eline aldığında bunu olumlu bir cevap olarak almıştı. Arkasına dönüp Louis'nin salonuyla birleşik olan mutfağına doğru ilerledi ve silahı ikisinin de görebileceği bir yere bıraktı. Harry geri dönüp önceki yerine oturduğunda Louis buzdolabından iki tane bira çıkardı ve beş adımla mutfak masasının önüne geldi. Şişe açacağına uzandığında Harry'nin koltukta dikeldiğini ve elini izlediğini gördü.

Hızlıca biraları açıp, onun gibi eski oturduğu yere oturdu ve elindeki biraların tekini ona uzattı. "Eğer ortak olmayı ve güvenimi kazanmayı istiyorsan ilk önce sen güvenmelisin."


Paslanmışım ve buraya not eklemeyi de özlemişim. Bu bölüme bir yıldır ara ara dönüp cümleler ekliyordum ve sonunda yayımlayabilecek kadar bir şeyler birikti. Bu yüzden üslupla alakalı bir sorun sezerseniz bu tamamiyle zaman aşımının suçudur. Aaa ve de umarım hala burada olanlar vardır

Not Staying Till The EndHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin