15 Mayıs 2003
Genç adam, kadının yanağına bir öpücük bırakırken, elindeki kutuyu aldı. "Çok mutlu olacağız."
Kadının yüzündeki korku ifadesi yerini umutlu bir ifadeye bıraktı.
"Bunu hallettiğimizde geriye sadece sen ve ben kalacağız."
Kadın, onu onaylar bir şekilde kafasını salladı ve genç adamın hızla arkasını dönüp bahçe içerisinde ilerlemesini izledi. Adam kapıdan çıkmadan önce son kez geriye dönüp elini salladığında, kadının içini anlamını bilmediği bir huzursuzluk kapladı.
Bu, adamı son görüşü değildi ama onunla son konuşmasıydı.
27 Ağustos 2017- Holiday Inn Leicester
Louis kendisine bir bardak daha kahve aldıktan sonra yanına gitmeden önce televizyon konsolunun üzerini inceledi. Birkaç fotoğraf ve bolca kitap vardı. Fotoğrafların hemen hepsinde bir kalabalık insan grubu ve ortada büyük bir gülümsemeyle hemen seçilen Harry vardı.
Louis kafasını çevirip içeride dosyalarla boğuşan adama baktı. Gittiği her yerde parlamak zorundaymış gibiydi. Saçları, yüzü ve fiziği... elindeki dosyanın sayfalarını çevirirken kıvrılan parmakları, okurken yavaşça hareket eden dudakları, aynı zamanda geçen akşam kendi dudaklarının çok yakınında olan dudaklardı. Louis daha fazla orada durup onu incelememek için ilerleyip, çaprazında bulunan koltuğa oturdu.
O akşam Harry dairesini terk etmiş ve söylediğinin aksine ondan ancak üç gün sonrasında haber alabilmişti. İş çıkışı yemek yemek için durduğu bir restorantta, karşısına oturduğunda buna şaşırmadığını fark etmişti. Onun ortadan kaybolmasına ve sonrasında rastgele bir yerde karşısına çıkmasına alışmıştı.
Üzerindeki beyaz gömleği ve yeşil bol pantolonuyla burada tek dikkat çeken oydu. Louis hiçbir şey demeden önündeki bifteği kesti ve ağzına attı. Orada sessizlik içerisinde birbirlerini izlemelerini bölen şey kahve dağıtan garson kız olmuştu. Harry kibarca gülümseyip, teşekkür etti ve kahvesinden bir yudum bile almadan masanın diğer tarafına doğru itti.
"Sence de restoranlarda verilen kahvelerde çok garip bir tat yok mu?" Harry sanki o tadı almış gibi yüzünü buruşturdu. "Metalik bir tat ve sanki boğazında bir yumru bırakıyormuş gibi."
"İstemediğini söylemek bu kadar zor değildi." dedi Louis sessiz bir şekilde.
Harry duymazlıktan gelip kafasını dışarıya doğru çevirdi. Louis yemeğini yerken sessizlik içerisinde orada oturmuşlardı. Restorandan çıkarken Harry ona sarılmış ve cebine üstünde adres yazılı olan bir kağıt bırakmıştı.
Ertesi gün, izinde olmasını fırsat bilip evinin altındaki fırından sıcak çörekler alıp cebine bırakılan adrese gitmişti. Karşılaşacağını düşündüğü apartman dairesi bulduğu şey olmayınca birkaç kere elindeki adresi kontrol etmişti. Dönen kapıdan girip resepsiyona doğru ilerledi.
"Hoş geldiniz bayım, size nasıl yardımcı olabilirim?"
Louis şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışıp karşısındaki kadına gülümsedi. "Harry Styles'in oda numarasını öğrenmek istiyordum."
Kadın gülümseyişini sabit tutup ekranından bir şeylere baktı. Sonrasında siyah mermerin üzerine bırakılan kart anahtarla Louis kaşlarını kaldırmıştı.
Asansöre bindiğinde, içerisinde çörekler olan kağıt poşeti avucunun içerisinde biriktirdi. Cebine adres tutuşturmak yerine ona hangi otelde kaldığını söyleyebilir veya en azından konum yollayabilirdi, değil mi? 'Niye bu çocuğun her şeyi eski usül olmak zorunda ki?' diye düşündü Louis.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Staying Till The End
FanfictionLouis bir polis ve Harry kendi karmasını kendi yaratıyor.