case six

187 26 18
                                    

"Şuradan sağa döneceksin," diye tarif etti arabanın sürücü koltuğunda oturan adama. "marketin önünde inebilirim."

Adam onu gülümseyerek onayladığında Louis, son bir kez detaylıca gözlerini onun yüzünde gezdirdi. Esmer teni, hafif çıkmaya başlamış sakalları, daha yeni tıraşlanmış saçları ve tabii ki de kıvrımlı fakat dolgun dudakları... Tüm bunlar onu kahve bahanesiyle yukarı çağırıp gecenin sonunu yatakta bitirmek istemesini sağlayan şeylerdi.

Yanlış anlaşılmasın, onu objeleştirmiyordu. Tamam, aslında evet öyle yapıyordu. Bütün akşam boyunca çıktıkları randevunun sadece arabada öpüştükleri kısım Louis'ye bir şey hissettirebilmişti ve o da bilirsiniz ya... Louis, uzun süredir yalnızdı.

Louis düşündüklerinden utanmıyordu. Tüm akşam boyunca çok kötü şakalar duymuş ve adam ona sadece işi ve akrabaları hakkında bir şey anlatmıştı. Tabii ki de ikinci randevuya saklayacak bir şeyi yoktu.

"Bu gece çok güzeldi. Yeni açılan çok güzel bir kafe biliyorum, müsait olduğunda bana haber ver, olur mu?" 

Louis, adamın yüzüne birkaç saniyeliğine boş boş bakmıştı. Afallamasına, hatta biraz sinirlenmesine, sebep olan şey yapılan emrivaki miydi yoksa adamın özgüveni miydi, emin olamadı Louis.

 Bunu yapmacık bir gülümsemeyle fark ettirmemeye çalışıp "Tabii ki de." cevabını verdi.

İyi geceler dileyerek arabadan inecekken kolunda hissettiği elle duraksadı. Kafasını ona çevirdiğinde dudaklarının üzerinde onunkileri hissetti. Birkaç saniye olan olayı unutup öpücüğün tadını çıkarmaya odaklandı. Sahi en son ne zaman birisiyle öpüşmüştü? Dudaklarının üzerindeki baskı çekildiğinde, gözlerini araladı. İnkar edemezdi, çok güzel öpüşüyordu.

Fakat hepsi bu kadardı. İyi görünüyor ve iyi öpüşüyordu. İkinci randevunun gerçekleşeceğine emin olacak kadar egoluydu. Bu yüzden Louis, öpücüğü kısa tutup, iyi geceler dileyerek arabadan indi.

Arkasını döndüğünde araba çoktan hareket etmişti. Vay be, ne centilmendi ama.

Cebinden anahtarını çıkarıp, kapıya doğru ilerlerken duyduğu sesle yerinde sıçradı.

"Bu kim şimdi ya?" Louis arkasını dönüp sırtını kapıya yapıştırmıştı. Harry, onun 50 metre ötesinde çatık kaşlarıyla bakıyordu.

Louis küfrederek arkasını döndü ve apartmanın dış kapısını hızlıca açıp içeriye girdi. Arkasından kapıyı kapatmaması, Harry için davet sayılmıştı.

"Ne zamandır erkek arkadaşın var?" Harry'nin yüksek çıkan sesi apartman boşluğunda yankılanırken Louis hızlı adımlarla üçüncü kata ulaşmış ev kapısının anahtarını anahtarlıkta arıyordu.

İçeriye girdiğinde o kapıyı da arkasından kapamamıştı.

Üzerindeki ceketi ve tişörtü çıkarıp yatağının üzerine atarken izlendiğini biliyordu. Bu bilmek için arkasını dönmesine bile gerek yoktu. Kemerini açmaya doğru uzandıktan saniyeler sonra kolundan çekilip arkaya çevrilmişti.

"Bana cevap ver!" Louis, anlamsız bakışlarını ilk önce kolundaki elde ve sonra karşısındaki adamın yüzünde gezdirdi.

"Ne yapıyorsun, Harry?" Sakin ses tonuyla konuştuğunda Harry ilk önce gözlerini kapatmış ve sonrasında derin bir nefes almıştı.

Louis, kolunu çekip ondan birkaç adım uzaklaştı.

"Bak iş yüzünden dikkatli olmalısın. Bir sevgilinin olması bizi tehlikeye atar."

Louis pantolonundan kurtulup, sabah katlayıp yatağının üzerine bıraktığı pijamalarını üzerine geçirdi.

"Ben işi kabul ettiğimi hatırlamıyorum."

Louis onu orada bırakıp salonuna geçti. Dolabından bir tane bira çıkarıp, gerinerek günün yorgunluğunu taşıyan vücudunu gevşetmeye çalıştı. Harry'nin koridordaki duvara yaslanıp kendisini izlediğini hissediyordu. Arkasına döndüğünde onu tahmin ettiği yerde buldu.

"Bak bana uydurma bir hikaye anlatıp, bir oluşumdan bahsettin ama ben ne olduğunu bile anlamıyorum. Ben polisim ve zaten sokaklarda bir düzen kurmak için günlerimi, çoğunlukla gecelerimi geçiriyorum. Avukat arkadaşlarım var ve hepsi işini elinden gelenin en iyisiyle yapmaya çalışıyor..." Louis, nefeslenmek için birasından bir yudum aldı. "Ve sen, şimdi kalkmış bana diyorsun ki. Yaptığın işi gelip benimle yap, düzenini boz ve başını belaya sok."

Louis alayla gülerken elindeki birayı masaya bıraktı. Ona doğru birkaç adım attı. Harry'nin bakışları çok boştu.

"Ne için kendimi tehlikeye atacağım? Diplomamı mı? Maaşımı mı? Bütün hayatımı-" Louis her adımda ona yaklaşırken birden Harry tarafından kollarından tutulup duvara yaslanmıştı.

"Sence çalıştığın departmanın yüzde kaçı bizim için çalışıyor? Sence üniversitede seni mesleğine yetiştiren adam kaç yıldır bizimle beraber? Sen tek olduğunu mu sanıyorsun? Bir kere buraya geldim Louis. Sana fikrini soruyor olmam tamamiyle benim iyi niyetimden kaynaklı. Çoktan bu işin içindesin ve kendini buna hazırlasan iyi edersin."

Harry konuşurken, Louis'nin hem şaşkınlıktan hem alanına çok fazla girmiş olmasından dolayı yer yer onu dinleyememişti. Tahrik olduğunu hissettiğinde bunun sebebinin Harry olduğunu kabullenmek bile istemedi. Louis gözlerini onun yüzünde gezdirirken tek bir noktada durdurdu. Bembeyaz yüzünde parlayan pembe dudakları aralık bir şekilde uzanabileceği yerde duruyordu. Louis, uzanmamak için kendisini zor tutuyordu.

"Louis?"

Adını duyduğunda Louis zorla gözlerini onun dudaklarından, gözlerine çevirdi. Harry'nin bedeni kendisininkine yaslandığını hissettiğinde, derin bir nefes verdi.

"Harry."

Kollarını tutarak onu duvara yaslı tutan ellerden kurtulduğunu hissettiğinde ellerini, onun kollarından, omuzlarına ve oradan da saçlarına çıkarmıştı. Parmak ucunda yükselip alnını onun alnına yaslarken biraz önceki güçlü tutuşu belinde hissetti. Aldığı her nefeste parfümünün kokusunu alırken, vücut sıcaklığı onu yakabilecekmiş gibi geliyordu.

Kesik bir şekilde inlediğini duyduğunda, Louis delirecekmiş gibi hissediyordu. Sanki kalbi, onun dokunduğu yerde atıyormuş gibiydi. Bu yüzden Harry birden geri çekildiğinde ayaklarının üzerinde durmak çok zor geldi.

Gözlerini açtığında onu, kendisinden uzaklaşmış ve elleriyle saçlarını karıştırıyor halde buldu. Harry derin bir nefes verirken, Louis hissettiği boşlukla ağlayacak gibiydi.

"Yarın akşam işte mi olacaksın?"

Louis kendisine yöneltilen soruyla fark etti ne kadar afallamış olduğunu. "Sistem değişiyor bu hafta gece nöbeti yok."

"Tamam. Yarın incelemen için birkaç dosya getireceğim."

Kapının kapanma sesi ev içerisinde yankılanırken Louis ona cevap bile verememişti.


Ben bu hikayeyle ne yapıyorum hiçbir fikrim yok. Hiçbir planım yok ve tamamiyle kendi kendini yönlendiriyor ki üst seviyelerde olan kontrol manyaklığım bu hikayeyi ortadan kaldırmamı söylese de nereye gidecek diye merak içerisinde bekliyorum.

*Bu bölüm taslaklarda unutulmuş bir halde bulundu ve hiç editlenmedi. Lütfen hatalar için kusura bakmayınız. 

Not Staying Till The EndHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin