-VİCDAN-
Bugün siyah bir karadelikte savrulan benliğim dün neyse bugün de aynısıdır,ben neysem oydum. Karadelik hakimiyetini sürdürdü,bir şey görmek imkansızdı. Arada çıkan beyaz çizgiler haricinde bir görüntü seçemiyordum,çizgiler çoğaldı,çoğaldı,kalınlaştı ve parlaklığı arttı ve karanlığa kılıçla darbe indirdi. Siyahlık önce kümeler harinde ışık süzdürdü sonra ikiye ayrıldı. Geriye sadece beyaz,saf ışık kaldı. Işık daha da yoğunlaştıkça bir an kör olacağımı sandım ama oysa acıyan gözlerim değil,yeni hissettiğim bacaklarımdı. Ne kadar zamandır bilinmez ama bir süre sonra büyük ve kahverengi bir kapı ilişti gözlerimin önüne,kapıyı hafifçe ittirdim ve içeri bir miktar turuncu ışık süzüldü. Merakım beni ele geçirdi; kahverengi kapıyı yavaşça açtım ve bir adımımı ileri attım.
''Ne söylediğini duydun mu?'' kulaklarımı dolduran yabancı ses birden zihnimde çözünüverdi,geçmiş ışık süzmeleriyle karşım çıkmıştı bu sefer. Kapıyı kapattım ve bir kaç kadının toplandığı masanın yanına ilerledim; Kızıl saçlı,güzeller güzeli bir kız oturuyordu orada,bütün dikkatini önünde ki oyuncaklara vermiş bebekleriyle oynuyordu. ''Gerçektende çok zeki.'' dedi türbanlı kadın yanındakini heyecanla iterek. Benim gözüm ise geçmişin kapanmamış davası kabarık kızıl saçlı kızdaydı.
''Maşallah,Maşallah!''
Sonra çocuğun plastik bebek üzerinde gezinen parmakları birden durdu,bütün bedeni kaskatı kesildi. Yüzünün sağ yanını örten kızıl saçları nedeniyle yüzünün aldığı şekli göremiyordum. Çocuğun yanına yaklaştım,ellerimi masanın yanına koydum ve saçlarının örttüğü yüzüne baktım; ve her şey yeniden yok oldu.
Bu anıyı çok iyi hatırlamama rağmen gözlerimin önünde beliren perde,rolleri iyi ezberlenmiş bir tiyatro izlenimi veriyordu. Ama şuan bile değişen tek şey yoğun hissettiğim bir duygunun yerini başka birine bırakmasıydı.
Korku.
Bir çocuğu karnında taşıyan anneyi çocuğa bağlayan göbek kordonu annenin yediklerinden,içtiklerinden çok duygularını da aktarır. Bir kadın korkuyorsa,kalbinden gelen duygu yüklü atışlar kordondan geçerek fetüsü besler,fetüs korkuyla beslenir. Bu yüzden, insanoğlunun doğasında korku vardır. İnsan doğduğu andan itibaren bir korku vardır yakasında.
Korku,benim açımdan en iyi böyle açıklanabilir.
Bekleme süreleri ölüm gibi geçip giderken her bir saniye tenime işlemiş,ucu sıcak ve sivri metalle kazınmış saat sayıları gibi etime gömülüyordu. Şuan ki bekleyşimin ruhani yönden en iyi böyle özetleyebilirdim.
''Bunu başarabilirsin,'' diye fısıldadığında kuru sesi kulaklarıma ilişmiş,nefesi tenimi gıdıklamıştı. Derin bir nefes aldım,herne kadar belli etmemeye çalışsamda gerginlik bütün vücudumu ve duygularımı esir almış,vücudum adeta kaskatı kesilmişti. Parmak uçlarımdan başlayıp saç diplerime kadar küçük karıncalar geziyormuş hissi vardı. Benden bir cevap alamayan babam sinirle bana yaklaştı. ''Yapman gereken tek şey lanet olası dereceye girmek.''
''Hırsın bir gün gözlerini kör edecek,'' dedim gözlerimi yüzüne çevirip sert bir sesle. ''Ve sen bunun farkına vardığında çok geç olacak çünkü tek ışık kaynağını da göremeyecek kadar kör olacaksın.'' Az önce kararlı bakan gözleri şimdi ejderha ateşilye yer değiştirmiş,adeta ateş saçıyordu. ''Benimle bu şekilde konuşmak gibi bir aptallık etme,'' dediğinde sesi oldukça sert çıkıyordu. ''Unutma kendi kaderini kendin belirleyen sendin.''
''Benden ne istiyorsunuz?'' diye sordum bu sözlerden kaçmak için. ''Aslında,görmek istediğiniz ne? '' derken ''İstediğiniz'' kısmına vurgu yaptım. Oturduğu yerde dikleşti,bana tepeden bakarken artık bir kaçışımın olmadığını,ellerim kollarım bağlı olduğunu hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DECODE
FantasyÇıkan seslerin ardından nota bitiminde bir ses daha ölüyorsa pianodan,o kişi o sesin avcısıdır. Avcı,bir hayvanın bedeniydi,bir bitkinin bedeniydi,bir insanın bedeniydi. Avcı,bir şeytanın bedeniydi. Avcı,bir hayvanın bedeniydi ve avcı bir bitkinin...