Rose, olması gerekenden iki saat erken kalktı o gün. Çok heyecanlıydı çünkü yarın doğduğundan beri beklediği gün gelecekti. Hogwarts mektubu geleli 3 gün olmuştu ama hala alışverişe gitmemişlerdi. "Hiçbir olay olmadığı halde, babam seherbazlıkla uğraşıp duruyor. Annem de bakanlıkta. Bir alışverişe gidemedik. Oysaki bu şu ana kadar yaşayacağım en önemli gün olacak ama." diye söylendi. Neyse, sonuçta bugün alışverişe gideceklerdi. Güzelliğini o kadar umursamasa da kıvırcık saçlarını o günlük fönlemeye karar verdi. Sonra çok beğendiği kıyafetlerinden bir takımını giydi. Harika olmuştu. Annesi yaparken gördüğü büyülerden birini denedi. Dünden birkaç tabak kalmıştı. Onları yıkadı (Tabi ki büyüyle). Sevindi. O sırada annesi uyandı. Uykulu bir şekilde:
"Rose, sen ne zamandan beri bunu yapabiliyorsu?. Hem biz yaparız. Sen bırak tatlım."
"Onları boşver anne, bugün alışverişe gidiyoruz değil mi?"
"Ah, tabi ki gidiyoruz."
"Teşekkürler anne. Seni çok seviyorum." diye Hermione'nin üzerine atladı resmen.
"Tamam Rose. Bir dakika saçlarını fönlemişsin sen, neler oluyor bakalım hanımefendi?" diyerek imalı bir bakış attı Rose'a.
"Buna izin verirsin herhalde, bir günlüğüne tabi."
"Peki. Şimdi gidip yüzümü yıkamam gerek."
Ron ve Hugo aynı anda kalktı. Hugo:
"Ne bu gürültü. Son kullanma tarihi geçmiş olmasa evi ölüm yiyenler bastı sanacağım."
"Haha çok komik. Güzellik uykundan uyandırdığım için özür dilerim 'Uyuyan Güzel'." Uyuyan Güzel sözlerine vurgu yaptı.
"Bir ay uyumasam da senden çirkin olamam."
"Hugo, kaşınma."
"Kaşınırsam ne olur? Sen mi kaşırsın?"
Ron da yüzünü yıkamaya gitti. Rose fırsatı değerlendirdi:
"Colovaria!" Bu büyüyü yaptıktan sonra Hugo'nun hafif dalgalı kızıl (turuncu) saçları yeşile dönüştü ve bir plates topu büyüklüğüne geldi. Rose gülmekten yerlere yatıyordu. Hugo o kadar kızdı ki yüzü kıpkırmızı oldu. Saçları yeşil, yüzü kırmızı bir görüntüyle çok komik gözüküyordu. O sırada Ron ve Hermione odaya girdi. Hermione hiçbir şey söylemeden Hugo'nun saçlarını eski haline dönüştürdü ve:
"Neler oluyor burada!" Hugo atıldı:
"Anne, ablama hiçbir şey yapmadığım halde bana bunu yaptı."
"Rose, ya ben bu büyüyü düzeltmeyi bilmiyor olsaydım kardeşin hep bu saçlarla kalırdı. Bunu düşündün mü?"
"Yapma anne sen bir seherbazdın. Eskiden o kadar şey yapmışsın. Ayrıca sen babam değilsin." Rose gülmeye devam ediyordu.
"Öhöm, öhöm" diye yapmacık bir şekilde öksürdü Ron.
"Ups, baba yani o anlamda söylememiştim yanlış anlama." diye durumu düzeltmeye çalıştı Rose. Hermione devam etti.
"İyi bir cezayı hak ediyorsun. Şükret yarın Hogwarts'a gidiyorsun. Yoksa elimden kurtulamazdın hanımefendi."
"Özür dilerim, Hugo." Hugo'nun keyfi yerine geldi.
"Hah şöyle akıllı ol!"
"Kaşınıyor ama."
"Tamam çocuklar hadi herkes kahvaltıya sonra da hazırlanın bugün alışveriş günü." Hermione konuşmayı sonlandırmıştı. Herkes kahvaltı yaptı, hazırlandı ve uçuş tozuyla Diagon Yolu'na gittiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCOROSE HİKAYESİ
FanfictionOlayların ardından yıllar geçti. 19 yıl veya daha fazlası belki. Düşman aileler dost oldu, Sonunda savaş sona erdi. 19 yıl sonra Hogwarts'ta neler oluyor? Yeni aşk maceraları, yeni insanlar, ve yepyeni bir hikaye. Peki bunlar olurken Malfoy ve Weasl...