BÖLÜM 1

1.1K 34 42
                                    

İlk hikayem ona göre değerlendirirseniz iyi olur ;) Beğendiyseniz Vote ve yorumlarsanız sevinirim.. Teşekkürler.

      Soğuk bir kış günüydü, dışarıda müthiş bir kar vardı ve en iyi yanı da okul tatildi. Bende en iyi arkadaşım Jack ile birlikte mahallemizin meşhur parkı olan Dıesel parkında, bir taraftan donuyor bir taraftan yürüyüş yapıyorduk. Jack ile tam tamına sekiz senedir arkadaşız. İnsanın halinden gerçekten çok iyi anlayan bir dost. Parka gezmeye devam ederken yorulup bir banka oturmaya karar verdik. Banka oturup bir taraftan okuldaki kötü notları nasıl düzelticeğimizi düşünürken bir taraftan da üç aylık yaz tatilini bekliyorduk. Bu seneki üç aylık tatil gerçekten çok muhteşem olacaktı. Jack'le ben nasıl sekiz senedir çok iyi arkadaşsak Jack'ın ailesiyle benim ailemde çok iyi arkadaştı. Üç ay tatilide her sene olduğu gibi yine beraber geçireceklerdi.. Ve bunun en iyi yanı okulların kapanmasına bir buçuk ay kalması idi. Bu bekleyiş Jack'la beni çok heyecanlandırıyordu. Çünkü bu yaz söylenti tarihi çok eskiye dayanan "Canavarlar Adası"'na gidecektik. İnternetten araştırdığım bilgilere göre çok müthiş bir yer olduğunu ve oralarda 1500'lü yıllarda gerçek zombiler, iki kafalı atlar, dev güçlü aslanlar vs canavarların yaşadığını okudum.Tabi bu söylentiyi Jack ile ilk duyduğumuzda biraz korkmuşltuk ancak şimdi insanların ilgisini çekmek için yazılan bir söylenti olduğunu düşünüyoruz. Ancak henüz tam olarak korkumuzu yenebilmiş değiliz. Bir taraftan çok heyecanlıyız, bir taraftan ise ürküyoruz.. Jack ile Canavarlar Adası tatiline dalmışken, iki tane bizim yaşımızdaki çocuğun yanımıza doğru geldiğini gördük. Otuz saniye kadar bir birimize bakındıktan sonra çocuklar bize gülümseyerek, "Maç yapmak ister misiniz?" diye sordu. Futboldan bahsediyordu. Çocuk bu soruyu sorunca ilk başta soğuk havanın ona pek iyi gelmediğini düşündüm. Ancak sonradan karlı havada maç yapmanın eğlenceli olabileceğini düşündüm ve Jack ile aynı anda birbirimize bakındık ve Jack bana "Böyle bir zeminde maç yapmaya ne dersin Andrew?" Diye sordu. Gülümseyerek kafamı evet şeklinde salladım ve doğruca maç yapmaya koyulduk. Maç bitmişti maçı ikiye iki oynasakta bu bizim için çok yorucu olmuştu. Donumuzdan paçamıza kadar ıslanmıştık. Ayakkabılarımızın içi adeta göl olmuştu ayaklarımız donuyordu. Adım attıkça su sesi geliyordu. Bitkin bir halde eve doğru yola koyulmuştuk.. Jack ile evimiz çok yakındı benim evimin hemen iki sokak aşağısındaydı. Bizim eve geldik. Jack bana dönerek gülümsedi ve; "Dostum bugün çok eğlendik" Dedi. Ve kendi evinin yolunu tuttu. Zile bastım. Annem kapıyı açtığında endişeli gözüküyordu beni bitkin ve yorgun görünce daha da çok endişelendi ve sormadığı soru kalmamıştı..

 -Nerde kaldın bu saate kadar?

-Kavga mı ettin?

-Ne içtin? Bir şey mi dokundu?

-Üstünün başının hali ne?

 Zaten yorgunluktan ölüyordum. Yere düştüğüm an bidaha kalkamaz, öylece uyurdum. Ve emin olun o anda o tiz ses annenizin veya ablanızıın ise, kelimler üst üste geliyor ise çıldırmamak mümkün değildir. Annem konusmaya devam ederken yeter diye bir çığlık attım ve evde bulunan herkesi ürküttüm. Bu olaya bende şaşırmıştım sonra sinirli şekilde devam ettim; "Hiç bir şey içmedim, kavga da etmedim." "Sadece Jack'le iki tane çocukla futbol maçı yaptık ve biraz ıslandım. Yorgunum. olay bundan ibaret." Diyerek  merdivenlerden yukarı odama doğru yöneldim. Üstümü çıkarıp, sıcak bir suda duş aldım. Duştan çıktıktan sonra üstümü giyip aşağıya annemin yanına mutfağa gittim. Anneme bağırdığım için üzgün hissediyordum. Ve özür dilemem gerektiğini biliyordum. Annemin yanağına bir öpücük kondurup "Annecim biraz yorgun ve bitkindim sana bağırdığım için özür dilerim" Dedim. Annemde gülümseyerek "Önemli değil oğlum dedi." Annemin'de kalbini aldıktan sonra odama çıktım çok yorgundum yatağıma yatıp kulaklığımla müzik dinlerken uyuya kaldım..

Sabah alarmım çaldı saat 07:00 gösteriyordu. Ben okul önlüklerimi giyerken annem yumurtamı pişiriyordu. Çok acıkmıştım, dün öğleden beri hiç bir şey yememiştim. Aynı bir kudurmuş ayı gibi yemeğe saldırmıştım. Annem o sırada gülümseyerek "Oğlum yavaş ye yemek kaçmıyo" Dedi. Annem'i duymamazlıktan gelip yemeği hızlıca yemeğe devam ettim. Yemeğimi bitirince sırt çantamı alıp okula doğru yürümeye başladım.. Bugün günlerden Çarşamba'ydı ve en nefret ettiğim ve notlarımın en düşük olduğu dersler bugündü. Matematik,İngilizce,Fen.. diğer iki ders ise beden eğitimiydi Çarşamba günü tek iyi olduğum ders. Okulun girişine geldiğimde Garfield ve Julia beni yanlarına çağırdı. Garfield ve Julia ikisi çok iyi dosttu. Aynı benim Jack ile olduğum gibi. Özellikleri birbirine benziyordu. İkisinin de dersleri çok iyi olmasa da iyi idi. Herneyse yanlarına gittim.. Ve bana "George Bush" okulunda okuyan kuzeninin arkadaşlarını çağırıp güzel bir parti vereceğini söyledi. Benide davet etti. Bu fikri ilk duyduğumda kulağa hoş geldi. Bugün Çarşamba'ydı ve dediğim gibi hiç sevmediğim dersler vardı. İçimdeki ses git git git diye bağırıyordu sanki.. Karar vermek benim için çok zordu. Aklımın bir tarafında eğlence, bir tarafında karne notlarım vardı ve emin olun o notlar pek iyi değildi. Uzun bir süre düşündükten sonra gitmemeye karar verdim.. Aklıma ailemin üç ay tatilde mutlu olmam için elinden gelen herşeyi yaptıkları geldi.. Canavarlar Mağarası gerçekten çok pahalı bir yerdi.. Onlara dönüp; "Olmaz, sizinle gelemem" Dedim. Onlar pek belli etmemeye çalışsada biraz mahcup olduklarını anlıyordum.  "Peki sen bilirsin" dediler. Derse girdim. İlk ders matematikdi hiç bir şey anlamıyordum kendimi derslere veremiyordum. Parti teklifini kabul etmediğim için pişmandım. Son derse geldiğimizde moralim biraz düzelmişti. Jack'ın sınıfı ile futbol maçı yapacaktık gerçekten iyi bir sınıftılar. Ama bizim sınıfımız da fena sayılmazdı.. Kadroyu kurduk maça başladık. Maç 1-1 sürüyordu. Ta ki benim sınıfımdaki Anderson'la Jack''ın sınıfındaki Andy kavga edene dek.

Canavarlar AdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin