Yokluk ve zahmetin sınırları arasında gidip gelen,zorlu kavrayış.
Yüzyıllardır süregelen tabulaşmış cazip iniş çıkışlarıyla dolu,cinsiyet fark etmeden zevki iliklerine kadar hissettiren duygu,çırpınış.
Hakkında bu kadar söylenti varken hâlâ bir bilinmeyi olan aşk.
Tutkunun peşinden koşmaktan vazgeçmeyen Doruk'un nazik dokunuşlarıyla zevki kendine haram gören Yeşim'in akıttığı her damla yaş kalbindeki aleve siniyordu.
Yeşim'in hissizliğini sezen Doruk'un taptığı tek şey tutku ve hazdı.
Doruk'un bu karmaşık döngüleri,keskin kıvrımları ve takıntılı ruhu;
aşkı öldürmeye yetiyordu.O gece ikisi de eksikliklerini tamamlamak için bedenlerini ortaya sunmuş,ruhlarındaki sınırsız boşluğu haz ve zevkle örtbas etmek,görmezden gelmek için buluşmuşlardı.
Gül rengi şaraptaki naifliği sertliğe ve hırçınlığa vuran Doruk,artık Yeşimi istemiyordu.
Onlar sadece ihtiyaçlarını karşılamak için birlikte olan,kalplerini hissetmeden sevişip ten oyalayan iki insandı.
Doruk şarabından bir yudum içti.İşaret parmağını Yeşimin boynundan aşağı doğru yavaşça indirdi.Parmak uçlarıyla nazikçe göğsünün az üstünde duran kolyeyi okşadı.Nefes alıp verişi artan Yeşim'in dudağından aldığı öpücükten sonra sırtını dayadığı koltuktan yavaşça kalktı.
Şaraptan çok içmiş olduğu dudakları,artık istemiyordu.
Onların öpüşmeleri sıradan,boş ve cazip olmayan türdendi.
Tüyleri havaya kaldırıp,kan akışını hızlandıran,arzulanan ve tarif edilmesinde güçlük çekilen haz dolu onca duygu,onların bedenlerini her seferinde istisnasız es geçiyordu.
Aralarında böyle bir çekim hiç olmamıştı.
Bakışlar,gülüşler,öpüşler ve sayılamayacak fazlalıkta dişi-erkek arasında yaşanabilecek her türlü eylemi içi boş,sade ve kuru yaşayan iki insandı onlar.
Ortada sunulan;
değerden çok,beden ve nefretti.
Bedenleri birbirini tam anlamıyla tamamlayamadığı gibi,nefretleri ve iliklerinde hazdan çok hissettikleri kin;onların ruhunu birbirine karşı doldururdu.Bu uçsuz döngüden sıkıldıkları için artık kavga etmekten bile acizlerdi.
Onlar birbirlerinin gözünde kavga edecek kadar bile değer taşımaz,üstüne birde hissizlikle sınanırlardı.
Yeşim üstünü giyinip tek kelime etmeden Doruk'un evinden ayrıldı.Doruk sabaha kadar içip güneşi doğurdu,göz kapaklarının üstüne binen ağırlığa teslim olup uyudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safiyane
Teen FictionSonsuzluktan süregelen acıya hapsolanların,şehvet ve zevkin sınırlarını zorlayan duygulara kapılanların,kiniyle kavrulup çırpınanların,kendi olmaktan demlenip,süzerek yaşayanların,bilerek yananların hikayesi.