Bölüm Bölüm Değil, Bütün Bir Kitap Olarak Yazılmaktadır

307 7 4
                                    

BÖLÜM 1

Gözlerimi açtığımda boğucu bir karanlıkla karşılaştım. Sanki eski yıllarda saray altlarında olan o karanlık, soğuk ve ürkütücü zindanları anımsattı bana. Oysa burası benim yıllardır yaşadığım evimdi. Kalbimin atışını her hücremde her zerremde hissediyordum. Artık benden sıkılmış da kemikleri kırıp kurtulmak istercesine atıyordu. İlk kez bu denli atıyordu kalbim ya da daha doğrusu annemin en sevdiği vazosunu çocukken kırdığımda bu şekilde atmıştı, herhalde. Bunların tek nedeni vardı korku, korkuyu tetikleyen de bir rüyaydı, sadece basit bir rüya. Tişörtümün sırılsıklam olduğunu fark ettim, böyle parklarda çim sulamak için kullanılan fıskiyelerin altına sırf eğlencesine dalan çocukların hali gibi ıslanmıştım. Nasıl bu kadar terlemiş olabilirdim ki? Bir beş kilo vermiş olmalıydım herhalde bu kadar terden sonra. Nefes alışverişim bile değişmişti, uzun maraton koşmuş sporculara dönmüştüm. Vücudum o denli yorgun ve bitkindi. Hemen yatağımın baş ucunda duran masamdaki lambayı açtım. Lambanın ışığı odaya öyle bir yayıldı ki, günlerce gün ışığı görmeyen birinin güneşin en şaşalı, en yakıcı zamanında güneşe bakan gözler gibi kısıldı gözlerim. Sanki bir an ışık kör etti beni ama bu his fazla uzun sürmedi. Gözlerim, ışıkla barışı imzalayarak açıldı. Aklım darmaduman olmuştu. Daha önce birçok rüya görmüştüm ama bu başkaydı. Bambaşka... Kendime gelemiyordum bir türlü, tabi biraz da uyku sersemliği vardı üzerimde. Yatağımın dibindeki koyu kahverengi orta boylarda dikdörtgen şekilde olan eskilerden kalma masamın üzerinde duran sigaramı gördüm ve hemen bir tane çıkarıp yaktım. Bu inanılmaz sessiz, boğucu gecede sigaranın o muhteşem yanış sesini duymak beni bir nebze rahatlattı. Sanki günlerdir içmiyormuşçasına bir özlemle derin ve tutkulu bir nefes aldım sigaramdan. Ne rüyaymış be dedim kendi kendime. Sesimi duymak bende farklı bir his yarattı, ilk kez konuşuyormuş gibi oldum bir an. Aklımda binlerce cevapsız sorular dönmeye başladı. Benimle alay ediyorlardı sanki. Kendime gelip kafamı toparlamam lazımdı. Diğer odaya geçmek için ayağı kalktığımda, içki masalarında bana bir şey olmaz deyip dünyaları içen ve ayağa kalktığında başı dönüp yüzüstü yere yapışanlar gibi başım döndü. Uyumadan öncesini hatırlamak istedim. Acaba içmiş miydim? Hayır, gayet sakin bir gecenin ardından dalmıştım uykuya. Zar zor kendimi diğer odaya attım. Evimde balkon olmadığı için bir kez daha sitem edesim geldi. Oysa, şu an en ihtiyacım olan şey, serin esen bir rüzgarın vücudumla dans edişini hissetmekti. Ne yapalım artık küçük penceremizin yanına bir sandalye atıp küçük esinti taneleri ile idare edeceğiz. Bu aşırı sessizlik beni daha da hırpalıyordu, zaten sessizliği hiç sevmezdim. Normal evlerde televizyon olması gereken yerde babamdan bana geçen aile yadigarı bir gramofonum vardı. Babamın çok sevdiği bu gramofonu bana verdiği günü hatırladım. Bu eve taşındığım ilk zamanlarda ev hediyesi olarak getirmişti gelirken, vedalaşması biraz uzun sürmüştü. Tabi ona iyi bakacağıma dair bir söz vermem gerekmişti ve sonunda benim evimin en değerli parçası olmuştu. Sessizliği bozmak için bundan daha iyi ne olabilirdi ki? Plaklarıma baktım, aralarında seçim yapmak fazla da zor olmadı. Usta ses Zeki Müren... Onun sesi bana hep huzur verirdi, bu seferde öyle olmasını dileyerek plağı güzelce silip taktım. Ve yılların eskitemediği o muhteşem ses kulaklarıma doldu ve beni bir anda hayata geri döndürdü.

Plak bitmişti, hemen yenisini koydum ve en sevdiğim koltuğa attım kendimi. Rüya yeniden aklımın her santimini ele geçirmişti. Bir rüya nasıl bu kadar etkili olabilirdi ki?

Düşünmekten kaçmaya çalışıyordum ama zaten bunu hangi birimiz yapabiliyoruz ki? En iyisi bir sigara daha yakmak ve rüyayı net şekilde hatırlayıp yorumlamak galiba. Alt tarafı rüya aslında ama benim için öyle değil. Hayat dediğimiz olay çok karmaşık gibi gözükür ama aslında o kadar da abartılı bir şey değildir. Hepimiz doğar, büyür, yaşlanır ve ölürüz. Bu geçen süre zarfında önemli olan şeyler, bu rüya gibi, küçük detaylardır. Misal, Mona Lisa tablosu. O tablo en ince detayına kadar titizlikle çizilmeseydi göze bu kadar hoş gelir miydi ya da bir tiyatro oyuncusunu başarılı yapan detayları iyi oynaması değil midir? İşte hayatta aynen böyle... Önemli olan resmin tamamı değil, hiçbir zaman da tamamı olmadı, asıl önemli olan küçük, önemsiz belki de saçma gözüken bu küçük detaylar. Detaylara önem verildiği an bütün zaten kendiliğinden güzelleşecektir. Bu sigarayı detaylara yakıyorum dedim içimden. Bu kadar talihsizlik de fazla ama sigaram kalmamış. Saat gecenin 3'ü. Bu saatte nerden bulacağım sigarayı? Şimdi komşudan da gidip üç dal sigara verebilir misiniz denmez ki. Düşün düşün düşün nerden bulabilirsin? Evet! Tabi ya benzin istasyonları saat kaç olursa olsun kapanmayan tek yer.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin