bir

106 20 22
                                    

İki ay geçmişti. Koskoca iki ay yani 61 gün. Şöyle bir geriye baktığında çok da değildi aslında bir kaç hafta sadece. Aylar bu kadar çabuk geçerken seneler seninle oyun mu oynuyordu Aze?

✖️✖️✖️

Sabahın erken saatlerinde gene eğitim sistemine söverek yataktan kalkmıştı. Ne zaman bitecekti bu dert sıkıntı? Yaşıtları gibi değildi o öyle her sabah bir saat erkenden kalkıp saçını düzleştirmez, on saat üstü için uğraşmazdı.
Sade giyinmişti beyaz bir gömlek siyah bir pantolon. Hava bozuktu yanına birde hırka almıştı.
Saat 6.30'da evden çıkmıştı. Birden yağmur yağmaya başladı. Yağmurlu havada yürümek? Ah en sevdiği..
Erkendi daha pek kimse yoktu sokaklarda. Kendi adımlarının melodisine takılıp kendini yürümeye vermişti.
Okula gelince kapıdan geçmek sınıfa girmek hayatının en zorlu sınavlarından biriydi. Kapıdan girer girmez Alp ve Oğuzhan'ın bakışlarına maruz kalmıştı. Çoğu kızın yaşadığı zorbalığı yaşıyordu tanıdık gelecektir size, sözlü taciz. Yaptıkları yetmezmiş gibi kızı rahat da bırakmıyorlar.
Arkasından ince bir erkek sesi duymuştu :
- Oğuzhan beni seviyor musun??
Alp'ti bu klasik dengesizliğini burda da konuşturmuştu.
Aze bunlardan çok sıkılmıştı. Fazla stres yasaktı, kalbi için. Kendini hınçla okulun arka kapısından çıkan bahçeye atmıştı. Oturdu bir damla yaş akacakken birisi gelmişti, tanımıyordu :
- Oturabilir miyim?
Yüzüne bakınca tanımıştı okulda hep gördüğü çocuktu bu. Gözünden akamayan yaşları silerken ince bir sesle :
- Tabii.
Dedi. Çocuk cebinden bir sigara çıkarıp içmeye başlamıştı. Sigara? Doğru ya, çağımızın hastalığı.
Çocuk birden dile gelmişti :
- Ağlamamak için kendini sıkma. Merak etme tenha buralar kimse görmez.
Aze kafa sallayarak cevabını vermişti.
- Neden ağlıyorsun?
Aze'nin anlatmaya niyeti yoktu. Çocuk kafa sallayıp :
- Peki sen bilirsin, dedi. Eğer anlatmak istersen Halim ben, diyerek devam etti. Bitmiş sigarasını yere atmış gitmek için hazırlanırken Aze içinden birkaç birşey geçirmişti. Konuşmaya ihtiyacı vardı. İçinde tutması onu patlamaya yakın bir volkan haline getirmişti. Halim bir adım attığı anda Aze :
- Yoruldum. Sadece yoruldum. İnsanların iki yüzlü oluşundan yada fazla saf olmaktan. Sürekli ayağımın bir yere takılıyor olmasından.
Halim sözünü bölüp :
- Takma, ergenliktendir, dedi. Dalga mı geçiyor bu?
Aze içinden "Kime ne anlatıyorum ki" diye söylenmişti.
Tam kalkıp gidecekken ensesinden bir sıcaklık hissetmişti. Elini sıcak ensesine götürdüğü an kendini sisli beyaz bir ortamda bulmuştu. Halim bir adım atacakken ; Bir dakika, ne oldu lan?
Halim :
- Noldu lan!? Aze kalksana, Aze? (Kendine gelmesi için bir kaç tokat attıktan sonra ambulansı aramak aklına gelmişti)
Ama ambulansı arayıp ordan kaçmıştı. Onu öylece yerde bırakmıştı. Hocalar başındaydı ama o öylece yerdeydi. Ne olmuştu bilmiyordu. Ama artık kendini insan gibi hissetmiyordu. Onunla gidemezdi, Gonca ile arasını yeni düzeltmişti tekrar bozmazdı.

Peki Aze ? Ona dair bildiği tek şey adıydı "Aze Kurtuluş" okuldaki çıkan dedikodulardan sadece ismi kulağında kalmıştı. Ne neden ağladığını biliyordu ne de niye bayıldığını. Halim gerçekten bu kadar vicdansız mıydı??

✖️✖️✖️

Bölüm müziği ;

Sis - Sonsuzluğun Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin