ZOMBİLER İLE İLK KARŞILAŞMA

95 10 0
                                    

Telefonu kapattım onun korku dolu ses tonuna daha fazla dayanamadım. Hemen Hasan'ı bulmalıyım diye geçiriyorum ki içimden Hasan yanı başımda duruyormuş. 

  -Evet kuzen yengem nerdeymiş nereye gidiyoruz
- Bakırköy'de bir alışveriş merkezinde
- Tamam ben Yeşim' e bakayım gidelim.
- Helikopterle mi gideceğiz
- Yok yürüyerek artık yolda gördüğün yaratıklara da el sallarsın hadi piste gitte geliyoruz biz.

Ayşegül, çocukluk arkadaşım. Aynı mahallede aynı oyunları oynar dururduk. Ta ki babasının tayini Kayresi' ye çıkıncaya kadar....

Yıllar sonra yine aynı mahallede, aynı sokakta buluştuk. Birden karşımda beliri verdi. Bana bakarak ve gördüğüm en tatlı koca bir tebessümü yüzüne yayarak 'hiç değişmemişsin' dedi. Ben aptal aptal karşımdaki güzelliği seyrediyor bunun kim olduğunu, beni nereden tanıdığını falan düşünüyordum ve devam etti kalbimin ritmini değiştiren o tatlı sesiyle konuşmaya 'ben Ayşegül ne çabuk unuttun yüzümü hayırsız' dedi. 'Aa Ayşegül ne çok değişmişsin' diyebildim güçlükle. 

Sık sık görüşmeye başladık ikimizde birbirimize itiraf edemiyorduk ama aşıktık. Bizim evde yemek yediğimiz birgün Semra teyzem 'birbirinize çok yakışıyorsunuz' dedi. Sonrasında beraber katıldığımız bir yakınımızın  düğününden dönerken bir birimize bakarak aynı anda 'seni seviyorum' deyiverdik. Sonrasında her şey çok güzel geçti o talihsiz olay yaşanıncaya  dek.

'Ne daldın yine kuzen' dedi Hasan bende ' hiç Reşit de mi geliyor' dedim.
'Evet bizde geliyoruz ben ve kılıçlarım' dedi Reşit elindeki dört adet kılıçı göstererek.

Yeşim helikopteri çalıştırırken Reşit devam ediyordu konuşmaya  'benim dedemin babası ünlü bir kılıç ustasıymış onun emanetlerine sahip çıkıyoruz bizde' dedi.

Yaklaşık bir saat sonra İstanbul semalarındaydık. Uğruna şiirler yazılan, yüzlerce şarkılarda anılan İstanbul şimdi zombilerin mekanı haline gelmişti. İstanbul caddelerinde zombiler dışında tek bir canlı mahlukat kalmamıştı.
 
Yeşim ' Millet geldik alışveriş merkezinin tepesine ineceğim sıkı tutunun' dedi.  Silahlarımızdaki mermi biterse diye her birimiz birer tane kılıç aldık.  Aşağıya baktım binanın dışında binlerce zombi vardı. Yavaş adımlarla ilerliyor birbirimizi koruyorduk. Hava henüz aydınlanmamıştı. İçeri girmek için bir kapı olmalıydı onu arıyorduk.  Ve sonunda gördük kapıyı içeri girdik herkes bizi bekliyordu.  Üç çocuk, iki yetişkin erkek ve dört genç kız. 

-Ayşegül bana on kişiyiz demiştin 
- Evet Hüseyin on kişiyiz biri hastalandı içerde yatıyor çok ateşi var.
- Herkese merhaba ismim Yeşim. Pilotum hastayı görebilir miyim.

Ellili yaşlarda olan bir adam:

- Ben yardımcı olayım pilot hanım hasta benim oğlum
- Tamam beyfendi isminiz nedir
- İsmim Kadir
- Kadir bey  çocuğunuz ısırıldı mı
- Evet ama küçük bir ısırık
- Kadir bey bu salgın hakkında pek bişey bilmiyoruz ama talimat gereği ısırılanları alamıyoruz
- Sizden yardım isteyen olmadı gidin buradan
- Ayşegül alt katlara baktınız mı
- Hayır Hasan abi ama bu kat güvenli
- Nasıl, anlamadım
- Hasan bey ismim Ali bu binada bir dükkanım var dördüncü katta. Dördüncü kat ile beşinci kat arasında büyük bir kapı var. Salgın başladığı haberlerini duyduğumda dükkanı yeni açmıştım ve o yaratıkların bu binaya doğru geldiğini gördüm. Hemen yukarı çıktım ve aradaki o büyük kapıyı kapattım.
- Peki Kadir beyin oğlu ısırılmış o nasıl girdi buraya
- Elif hanım, Kadir bey ve oğlu Cenk asansörle çıktı yukarı.

 Kadir bey oğlunun yanına çökmüş ağlıyordu.  Ne acı bir durum. Bir evlatı bir baba nasıl arkasında bırakabilir ki.  'Tamam Kadir bey sizde gelin' dedi Hasan çünkü onun da yüreği dayanmamışdı bu duruma.
     
Sabah olmasını bekliyorduk cam kenarına bağdaş kurdum boş boş dışarıya bakıyordum. Ayşegül geldi yanıma hiç bişey demeden yattı dizime. Gözlerimin içine bakıyordu. Öyle tatlı bakıyordu ki.
   
Ona haksızlık etmiş onu üzmüştüm. O gece ortak arkadaşımız Zeynep'in büyük bir salonda düğünü vardı. Ayşegül görevde olduğu için gelemiyordu. Bana 'sakın içki içme bana söz ver içki içmeyeceksin' dedi. 'Tamam aşkım içmeyeceğim' dedim.
     
Zeynep telefonunu düğün kamerasına senkronize etmiş düğüne gelemeyen arkadaşları için soysal medyadan canlı yayın yapıyordu. Arkadaşım Hacer' i gördüm tek başına oturuyordu. Erkek arkadaşını bekliyormuş. Yanına oturdum bana içki doldurdu tam o esnada kamera bizi çekiyordu el salladım. Ona içkiyi bırakdım içmeyeceğim gelince erkek arkadaşın içer kalsın dedim. Beş on dakika kadar Hacer' e eşlik ettim sonra erkek arkadaşı geldi onunla tanıştık. Bişey dikkatimi çekti aynı takımı  giymişiz. Hacer' in de dikkatini çekmiş olmalı ki 'pişti olmuşsunuz' dedi.  Biraz daha oturup müsaade isteyerek kalktım. Zeynep ve damada hayırlı olsun dedim ve düğünden ayrıldım çünkü Ayşegül olmadan hiç bir şeyin tadını bulamıyordum. 
   
Eve geldim ayrılalı üç beş saat olmasına rağmen çok özlemiştim Ayşegül' ü. Görevde olduğu ve müsait mi değil mi bilmediğim için arayamıyordum. Telefonum çaldı Allah'ım kalbim duracaktı. Arayan Ayşegül

İNSANLIĞIN SONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin