Sara'nın Ağzından
Omzuma dokunan elle bir an yerimden sıçarıp arkama döndüğümde daş ama sert çocuk Arthur'u gördüm her zamanki yüzündeki çarpık gülümsemesini takınarak seninle ufak bir gezintiye çıkacağız dedi ve elindeki mendili birden burnuma kapattı. Gözlerim yavaşça kapanırken Arthur beni kucağına alıp camdan çoktan atlamıştı.
Arthur'un Ağzından
Sara'yı kaçırmamın tabiki bir sebebi vardı bunlara gelmeden önce. Eski evimizdeki mahzenlere doğru yola çıktım. Oraya vardığımda kucağımdaki meteorumsu varlığı vampir hücresine kapamam gerekiyordu yerdeki eski halılardan küçük olanı kaldırıp altındaki kapağı açıp aşağıya inmeye başladım. Sara'yı mahzene koyduktan sonra kapıyı kitledim. Şimdi bu olaya gelirsek Sara'yı boşuna kaçırmamıştım. Herşey planlıydı aslında. Sara bunu bilmesede ailesini kaybetmemişti. Onun ailesi kökenli vampirlerdi ve bu vampirler dünya konseyinin başkanıydı. Babam ile bir plan yapmıştık. Luck'un onu dönüştüreceğini biliyorduk. Peki neden luck diyeceksiniz. O hepimizden deneyimli bir vampir dönüştürürken o kişinin kanını içip zehrini bırakması lazımdır. Fakat biz konseyce pek deneyimli değiliz dönüştürmeye kalksak kızı öldürebilirdik ve bu bizim kozumuzu ortadan kaldırır ve bizi tehlikeye atar sonumuzu yaratırdı.
Babam Luck'un nekadar deneyimli olduğunu bildiğinden bu işi kesinlikle kusursuz bir şekilde luck yapabilir dediği için bu işi o yaptı ve dediğide doğru çıktı. Kızın ailesinin yerini almak için kızın elimizde olması ve onlara karşı tehtid için kullanmamız için bunu yapmamız gerekiyordu. Vampir hücresine kapamamız yeni bir vampir olduğu için biraz daha güçlü olabilirdi bu ihtimali göz önüne alıp kaçmasını imkansızlaştırdım.
Sara'nın Ağzından
Gözlerimi açtığımda bir tür mahzendeydim tanrı aşkına benim ne işim vardı burda ?! Ayağa kalkarak kaçma planları kurmaya başladım. Şimdi şöyle bir düşünecek olursak her filmde vampirler güçlüdür diymi ? Bunu deneyebilirim. Ayağa kalktım ve elimi yumruk yapıp duvara sertçe geçirdim. Ne elimde bir sızı ne de duvarda bir yamulma vardı. Yere çömeldim biraz oturdum ve dinlendim. Sonra derin bir nefes alarak tekrar tüm gücümü toparlayıp duvara yumruğumu savurdum. Evet! galiba bu sefer başarmıştım. Duvar az da olsa içeri göçmüştü. Tekrardan duvara vurdum. Başaracağıma inanıyordum. Birkaçkere daha duvara sertçe vurdum. Duvar hafiften aralanmaya başlamıştı.
Arthur'un böbreğinden zaa xd
Depodan yukarı doğru çıkıyorken aşağıdan sesler geliyordu. Koşar adımlarla aşağıya doğru indim vampir hücresinden sesler geliyorud bu sesler nasıl ordan geliyordu lan has?! Kahretsin hücreye doğru ilerleyip anahtarı deliğine soktuğumda duvarda kocaman birdelik vardı ve içeride kızdan eser yoktu. Yeni doğan bukadar güçlü olamazdı ama şöyle bir detayı atlamıştım annesi kökenli bir vampirdi. Ne yapacağımı bilmiyordum. Nereye gittiğine dair hiçbir fikrim yoktu. Yapabileceğim tek şey babamın yanına gitmekti. Bana çok ama çok kızacaktı elindeki son şansı benim yüzümden kaybetmişti. Konseye doğru korkak adımlarla yola çıktım hızlı gitmeye hiç niyetim yoktu.
Luck'un Ağzından
Gün ağırmaya başlıyordu eve doğru harekete geçtim. birden bire bir hışırtı sesi geldi kulağıma bu bir vampir olmalıydı. Luck sen misin ? diye bir fısıltı duydum ve ardından ensemde sıcak bir nefes hissettim. Arkama yavaşça döndüğümde Sara ile burun buruna geldim. Bir an nefesim kesildi. Bir adım geriye çekildim ve gözlerimi saranın yanaklarına takıldı. Belliki utanmıştı öne eğik olan kafasını çenesinden tutup kaldırdığımda gözleri kırmızıydı bana fısıldıyarak ;
"Gözlerim yanıyor boğazımda da bir acı var. Bir korku beni kendine çekiyor Luck" Havayı soluduğumda bende bir kan kokusu almıştım bu koku ilerideki geyikten geliyordu galiba. Önüme döndüğümde Sara çoktan kaybolmuştu. Sanırım diğer geyiğin peşine düşmüştü geyiğin kokusunu izleyerek sarayı bulmaya çalışıyordum. Ve onu bulduğumda geyiğin leşini gömüyordu bana doğru gelerek ;
"Şimdi daha iyiyim" dedi ve birden durakladı geyiği gömdüğü yere doğru baktı ve
"Ben nasıl böyle birşey yapabildim?"
Sara'nın Ağzından
Arthur'un beni kapattığı hücreden kaçtıktan sonra ormanda kaybolmuştum. Ormanda ağaçların arasında dolaşırken ileride bir adam gördüm saçları aynı Luck'un saçlarına benziyordu. Eğer luck ise fısıldasam bile bir vampir olduğu için duyardı diymi? Çünki ben bütün hayvanların seslerini şuan işitebiliyorum bir solucanınkini bile ve bu beni delirtiyor! Fısıldayarak ;
"Luck sen misin?" dedim yavaşça etrafa bakınıyordu belli ki beni duymuştu vampir hızıyla arkasına giderek korkmasını umut ederek nefesimi boynuna üfledim. Birden arkasına döndü ve burun buruna geldik ! Tanrım bunu planlamamıştım ve ilk defa bir erkekle bukadar yakınlaşmıştım Luck bir adım geriye çekildi. Utancımdan başımı eğdim. Yanaklarımın kıp kırmızı kesildiğine yemin edebilirdim. Gözlerim ve boğazım yanıyordu. Burnuma beni kendine çeken bir koku geldi Luck'a fısıldayarak;
"Gözlerim yanıyor boğazımda da bir acı var. Bir korku beni kendine çekiyor Luck" Luck etrafa bakınırken kendime hakim olamayıp kokunun geldiği yere hızlıca koşmaya başladım. Bir geyikten geliyordu bu koku. Onu avlıya bilmem için yavaşça yaklaşıp atlamam gerekiyordu. Dediklerimi yaparak geyiğin üstüne atladım. Ve kendime hakim olamayıp ne zaman çıktığını bilmediğim dişlerimi geyiğe geçirip tüm kanını emdim.Geyiğin leşini gömmem gerektiğini düşümdüm ve bir çukur açıp leşini nefesimi tutup toprağa gömdüm. Böyle birşey yapabilceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. Bir hayvanın canına katletmek beni bir caniden farksız yapmazdı. Luck'a şaşıran gözlerle bana bakıyordu. Gömdüğüm yere bakarak Luck'a hafif bir ses ile ;
"Ben böyle birşeyi nasıl yaptım ?"
"Saçmalama Sara eninde sonunda yapacaktın zaten her insanın nasıl nefes almak , su içmek gibi ihtiyacı varsa biz vampirlerinde kana ihtiyacı var"
"A-ama" sözümü keserek;
"Bunu yapmak zorundaydın bunu tartışmamıza bile gerek yok. Ama şunu unutmaki buna alışsan iyi olur." derin bir nefes alarak sözüne devam etti ;
"Hayvanları sevebilirsin fakat insan öldürmektense hayvan öldürmek daha iyidir Sara" doğruydu kan benim temel ihtiyacımdı zorda olsa bunu kabullenmem ve bu duruma alışmam gerekirdi. Luck'a doğru ilerleyip ona sarılarak ;
"Teşekkür ederim luck iyiki varsın bana çok yardımcı oluyorsun." sarıldığımda kafam göüsünün üstündeydi bu yüzden kalp atışlarını rahatça duyabiliyordum fakat kalbi çok hızlı atıyordu. Kulağıma doğru yaklaşarak ;
"Onu bunu boş verdimde sen dışarıda ne arıyorsun?"
"Ş-şey Arthur beni kaçırdı. Uyandığımda bir hücredeydim. Hücrenin duvarları maviydi kapılarıları ise siyahtı çok ürkünç bir odaydı mavi olmasına rağmen içerisi çok karanlık ve boğucuydu cidden "
"Anlattığına göre snei bir vampir hücresine kapatmış, peki oradan nasıl kaçabildin?"
"Duvarı yumrukladım ve bir delik açılmasını sağladım"
"Şaka yapıyor olmalısın yeni doğan olsan bile o duvarı yıkamazsın bunu nasıl yapabildin?"
"Bilmem sadece duvarı yumrukladım" Şaşkın bir ifade ile bana bakıyordu.
"Bu imkansız ben 1022 yaşında olmama rağmen o duvarı yumruklasam sadece duvar az biraz içeri göçer ama parçalamak imkansız ben böyle birşey bile yapamıyorken senin yapabilmen imkansız. Bunu anca kökenli vampirler yapabilir." Bir an duraksadım ;
"Benim kökenli bir vampir olmam imkansız. Bikere ben yeni vampir oldum ve ailem ben doğduktan sonra bir trafik kazasında öldüler"
"Bu konuyu sonra konuşuruz şimdi eve gidelim"
Luck'un Ağzından
Bu durum fazlasıyla garip ve gizemliydi. Bu olayı araştırmam gerekiyordu. Ve ilk ipucum Arthurun neden sara'yı kaçırdığının sebebiydi.
-Beğendiyseniz votelerinizi eksik etmeyin seviliyorsunuz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Aşk
VampireMerhaba ben Sara. Annem ile babamı hiç görmedim bile bir dadım vardı taki oda ölene kadar. Dadım öldüğünde 12 yaşındaydım dadımın akrabalarının bulunduğu yer London'a taşındım 13 yaşında okula gidip bir bakkalda çıraklık yaptım. 16 yaşında yeterli p...