Göz Göze👀

16 1 0
                                    

Eveett😊 Arkadaşlar hikayenin ilk bölümüdür. Lütfen okuduktan sonra yorumlarınızı eksik etmeyin. Çok teşekkürler. Iyi okumalar...
Kalktım. Saat 07.00. Bugün okulun ilk günü. Yeni öğrenciler,yeni veliler,yeni bir yıl... Yataktan kalktığım gibi doğruldum. Serkan yoktu. Kesin yine benden önce uyanmış,kahvaltı hazırlamıştı. Ama o hep böyleydi.5 yıldır hiç değişmemiş,bana olan sevgisi hiç bitmemiş,eksilmemişti. Oysa ben hiç bir zaman ona karşı bir şey hissetmemiştim. Saçma sapan ve aciliyet bir durumda oluşan bir evlilikti bu benim için. Serkan bunu bildiği halde beni hala çok seviyordu. Önemli günlerimizi hiç unutmamış,benim onu sevmememe rağmen hiç pes etmemişti. Sevmekten yorulmamıştı. Gerçi ben de öyleydim ama Serkan bana ben başkasına...
Kısa süre sonra kırmızı v yaka, dümdüz inen,diz hizasında olan elbisemi giyip, deri ceketimi ve siyah düz sneakerslarımı geçirdim ayağıma. Aşağı indiğimde omlet kokusu geliyordu burnuma. Tahmin ettiğim gibi sofra pırlanta gibi parlıyordu. Pekmezinden,kuş sütüne kadar her şey vardı. Etrafta Serkan'a bakarken Serkan "günaydın" diyerek elinde simitlerle kapıdan içeri girdi. Ben de karşılık verdim ona.
-Ee hadi otur kahvaltıya omlet senin için bitecek o.
-Çok teşekkürler Serkan ama ben geç kalacağım. Aksama telafi ederiz ama merak etme. Diyerek söz hakkı vermeden yanağına masum bir öpücük kondurdum ve kapıdan koşar adımlarla çıktım. Ona büyük bir haksızlık yaptığımın ben de farkındaydım. O benim için bu kadar koşustururken ben geçmişimden ayrılamadığım için ona geri dönüt vermiyordum. Onun yüzüne baktıkça ona nasıl kötülük yaptığını görüyordum. Belki de bu yüzdendir hayatımın çoğunun okulda geçirme isteğim. Ona baktıkça,aynı havayı solukdukça kendimin ne kadar kötü birisi olduğumu görüyorumdur. Ama kim anlar ki beni 😏
Kendi içimde böyle bir çatışma yaşarken arabama bindim. Çantamı yan koltuğa koydum ve direksiyonu kırıp yola çıktım. Yaklaşık 20 dakika sonra okuldaydım. Arabamı her zamanki yerine koydum. Inince okulun önündeki kalabalık gözümü almıştı. Bacak kadar çocuklar, onlardan daha endişeli ebeveynler ve koşuşturmacada olan biz öğretmenler...
Önümdeki insanlardan izin alarak okulun içine doğru yürüdüm. Uzun zamandır görmediğim meslektaşlarım,görevlileri teker teker selâmladım. Çantamı yeni sınıfıma yani 3-B ye bırakarak sınıfın boşluğuna baktım. Bomboştu. Içeriye gelip de "hocam sıraya giriyoruz"diyen Arzu sayesinde irkildim ve "ha tamam geliyorum" deyip sınıftan çıktım. Öğrenciler sıraya girmiş ilk günün heyecanıyla konuşuyorlardı. Kürsüye çıkıp "öhöm" sesiyle müdür yardımcımız bütün gürültüyü susturdu. Ben de sınıfımın önünde dururken gözüme bir çocuk çarptı. Babası olmalıydı yanındaki adam ve çocuğu alnından öptü. Ne güzel böyle aileleri olan çocukları görmek. Çocukla babası vedalaştı ve çocuk önüne döndü. Evet çocuk benim sınıfımdaydı. Sarı saçlı, mavi gözlü bir çocuktu. Gerçekten böyle çocuklar gördükçe çocuğum olsun istemiyor değilim. Çocuğa baktıktan sonra kafam yukarıya yani babasına çarptı. Gözüm ilk başta algılayamasa da oydu. Gözlerimi kapattım,derin nefes aldım ve gözlerimi geri açtım. Evet! Oydu. Yıllar sonra karşıma çocuğuyla çıkmıştı,üstüne üstlük çocuğu benim sınıfımdaydı. O kim miydi ? O benim geçmişim, şu anki hayatımın mahvoluş sebebi,yaşamının en acı gerçeğiydi. Evet,o! ATEŞ. Baktım gözlerimi kaçırmak istedim, kaçıramadım. Kafam o anda durdu. Hayat durmuştu ben ve geçmişim, Ateş geçti gözümün önünden. Film şeridi gibi. Nefes alamıyordum. Boğazım düğümlendi,yutkunamadım. Kalbim git gide yavaşlıyordu ki onu da kafasının yukarıya çıkıp onca insanın içerisinden benimle göz teması kurmasıyla kalbim durdu. Biyolojik acıdan duran kalbim, psikolojik olarak atmaya başladı. Yıllar sonra kalbim yine küt küt çarptı. Tek sorun vardı:aynı kişi için çarpması. Bi anda kendimi toplayıp okula doğru koştum. Nefes nefese kalmıştım sanki köpek kovalamıştı. Kendimi lavaboya attım ve kapıyı kilitledim. Zaman durmuş, aklımda hala o bana bakan gözler vardı. Dışarıdan müdür beyin konuşmasının bittiğini, çocukların yavaş yavaş içeriye girdiğini gelen seslerden anladım. Zamanla diğer arkadaşlarım da gelecekti lavaboya. O yüzden kendimi kendim için değil, öğrencilerim için toparladım ve derin ama en derinden bir nefes aldım. Kalbimin çarpıntısını düzene sokmak duasıyla kapının kilidini açtım ve sınıfa doğru koridorda yürümeye başladım. Koridorun sonunda sınıfımın önünde durdum ve içeriye girmek için saçımı kontrol ettim. Bir parçasını kulak ardı ederek sınıfa girdim ve babasıyla aynı bakışlara sahip olan o beğendiğim çocuğu gördüm. Işte kalbim küçük bir çarpıntı daha yaşadı ve ağzımı
açamadığım için ellerimi oturun şeklinde aşağı doğru yönlendirmekle yetindim.

Döndükten Sonra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin