Boş sokakta yağmur damlalarının bıraktığı küçük noktacıkları izleyerek ilerliyordum.Yağmur damlaları sayesinde elimdeki bıçakta kalan kanlar yol boyunca süzülerek benimle beraber bir çizgi çekiyordu.Yine bir kavgaya girmiştim.Hadsiz biri giydiğim kıyafete yorum yaparken beni ''fahişe'' diye adlandırmıştı.Sinir hastası biri olarak kendime engel olamamış ve sokağın ortasında adamı tam kalbinin hizasından bıçaklamıştım.
Cebimde titreşen telefonu çıkartıp ekrana göz gezdirdim.Alaz'ın aradağını görünce aramayı sonlandırdım ve telefonu tamamen kapatıp cebime geri koydum.Son olaylardan sonra onu affetmemi beklemesi içten bir kahkaha atmayı istememe sebep oluyordu.Öyle de yaptım.Boş sokağı dolduran kahkaham beni neşelendirmişti.Uzun zamandır nötr bir ifade takınmaktan gülmeyi unutacak hale gelmiştim.Tabii bu kahkahayı kimsenini yanında atamazdım.Alışık değildim öyle şeylere.Kendimi bildim bileli somurtkan biriydim zaten.Çok nadir gülerdim.
Evin kapısına geldiğimde zile bastım.Kapıyı her zamanki gibi Buğlem açmıştı.Ona boş bir bakış atıp içeriye girdim.Odama doğru ilerlerken üzerimdeki deri ceketi kapının yanında duran askılığa fırlattım.Odam girip kapımı kapattığım gibi üstümdekileri çıkartıp;siyah,kısa kollu tişörtümü,gri taytımı ve siyah spor ayakkabılarımı giydim.Giyindikten sonra kapıyı açıp koridora çıktım.Bodruma doğru giderken,saçımı topuz yaptım.Bodrum kapısını açıp merdivenleri yavaşça indim.Bodrumun bir bölümü spor aletleriyle kaplıydı.Diğer bölümünde ise silahlar vardı,fakat onları görebilmek için önce gizlenmiş oldukları duvarı açmalıydım.Duvarı açıp,yanımdan hiç ayırmadığım bıçağı bezle silip,duvardaki yerine koydum.Duvara bir şey eksik mi diye şöyle bir göz attım.Her şey yepyeniydi.Geçen gün Ceren ile her şeyi yenilemiştik.Duvarı kapatıp spor aletlerinin olduğu kısma doğru bakıp,hangisiyle sinirimi ve stresimi atabileceğimi düşünmeye başladım.Sonunda boks torbasında karar kıldığımda ona yöneldim.Bi rşeyleri yumruklamak iyi gelebilirdi.
Bir yumruk daha,bir tane daha ve bir tane daha.Art arda attığım yumruklarda ;hatalarım,acılarım ve yalnızlıklarım geliyordu aklıma.Onlar aklıma geldikçe boks torbasına daha sert yumruklar atıyordum.
Kapıda birinin beni izlediğini hissettim.Dönüp baktığımda delici bakışlarla karşılaştım.Koyu yeşil gözlerini kırpmadan bana bakıyordu.Alaz,telefonlarını açmadığım için beni ziyarete gelmişti demek ki.Ona sinirli bir bakış attım ve kapıya yöneldim.Merdivenin ilk basamağına adım atacakken bileğimden yakaladığı gibi duvara yasladı beni.Kaşlarımı çattım ve bileğimi kendime çekmeye çalıştım,''Bırak bileğimi!'' diye bağırdım.Sırıttı ve yüzüme yaklaştırdı pürüzsüz yüzünü,''Eskiden olsa hoşuna giderdi.'' dedi ve daha ne kadar sırıtabilirse o kadar sırıttı.Bende onun gibi sırıttım ve onu hızlıca ittim.İtişimle iki adım geri gitmişti.''Eskiler,eskide kaldı.'' dedikten sonra hızlıca merdivenlerden yukarı çıktım.Onun saçmalıklarını dinleyecek hiç boş vaktim yoktu.Olsa da zaten bunları ona harcamazdım.Yukarı çıktığımda bizimkilerin yanına gittim.Onlara hesap sormam gerekliydi.
''Hanginiz Alaz'ı içeri aldı?'' Hepsinin kafası hızlıca bana döndü.Gözlerinde gördüğüm şaşkın ifade beni daha çok sinirlendiriyordu.''Kuzen,sakin ol.Alaz'i hiçbirimiz içeri almadık.'' Ceren konuştuğunda kaşlarımı çattım.''Ne demek hiçbiriniz içeri almadınız? O zaman bu çocuk nasıl içeri girdi?'' dedim hem sinir hemde şaşkınlık dolu sesimle.''En son yedek anahtarı vardı.Belki onunla içeri girmiştir?'' Buğlem'in sözlerini kafamda biraz tarttıktan sonra ona hak vermiştim.Başımı onaylar biçimde salladım.
Bu çocuk hiç mi pes etmezdi.Onunla uğraşmaktan artık sıkılmıştım.Bir süreliğine katlanılabilirdi,fakat artık sınırını aşmaya başlamıştı.Buna bir dur demezsem daha neler yapabileceğini düşünmek bile istemiyordum.