GİRİŞ

590 33 5
                                    

Muhtemelen hepimizin başına gelmiştir: Metroda, tuvalette, duşta ya da işte aniden kafada bir ampul yanar; bir imge, bir resim, bir olay belirir ve mutlaka kâğıda dökülmesi, hatta bir roman haline gelmesi gerekir. Sanki dişlerin arasında kalan bir yemek parçası ya da dudakta çıkan bir uçuk, belki de kabuk bağlamakta olan bir yara gibi insanı sürekli rahatsız eder, dürter durur. Ta ki yazmak için masaya oturana kadar...

Yapılan en genel hata, oluşan bu hissin hemen ardından bilgisayarda boş bir Word sayfası açıp karşısına geçmek ve romanın bir anda ortaya çıkacağını ummaktır. Halbuki:

- Kitap elle yazılmaz, kitap beyinde yazılır, eller sadece onu sayfaya döker.

- Kitap yazmak duygu olduğu kadar, mantık, plan ve eylem işidir.

Eğer bu iki düstura inanmıyorsanız kafanız bu kadar parlak fikirlerle doluyken o Word sayfasının bir türlü dolmamasının sebebi bu durumdur.

Bu atölyede başkaları tarafından okunmaya değer bir romanın nasıl yazılabileceğini anlatacağım. Yazılabileceğini diyorum çünkü bunun tek bir metodu olmadığını düşünüyorum. Rowling farklı, Stephen King farklı, Wilbur Smith daha da farklı bir teknik kullanıyor olabilir. Ancak aralarında mutlaka ortak noktalar olacaktır.

Shall we begin?

Shall we begin?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
YARATICI YAZARLIK ATÖLYESİ - BİR ROMAN NASIL YAZILIR?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin