Lise öğrencisi ders çalışmak yerine koltukta oturmuş mandalinasını iştahla yerken bir yandan da önündeki moda dergisine göz gezdiriyordu. Televizyonda açık olan 'Kimim Ben' adlı saçma bir yarışma programı açıktı.
Yarışmanın amacı insanlar seslerini herhangi bir ünlüye benzetip taktıkları maske arkasından taklit ediyordu.
"Kim Woo Bin!" Genç çocuk televizyona bakmadan cevap vermişti. Ardından televizyondaki cevapta genç bireye katılır gibi aynı cevabı vermişti.
"Yarın üniversite sınavın var şu yaptığına bak. Kıçı devirmiş yatmışsın!" Annesi kafasına vurduğu zaman jungkook kaşlarını çatıp koltuğun önüne çöken annesine bakmıştı.
"Yah! Çok çalıştım ben bir kere! Neden kafama vuruyorsun ya bilgilerimi senin yüzünden kaybedersem ?!" Annesi arkasına dönüp ciddi bir şekilde oğluna bakmıştı.
"Önünde moda dergisiyle mi çalışıyorsun ?" Bu lafın ardına jungkook hiçbirşey demeden elindeki yarım mandalina dilimini ağzına atıp susmayı tercih etmişti.
"Anca kendin yiyorsun! Bana da soy. Dizi izlerken yerim." Orta yaşlı kadın ayaklarını one uzatıp televizyondan tarihi bir dizi açmıştı.
"Yine mi tarihi dizi..." Jungkook sızlanıp annesine soyulmuş mandalina vermeye başlamıştı.
"Evet.. Aigoo~ izle izle.. Bak bu pres şu kıza aşık ama kız normal köylü olduğu için babası olan mendebur izin vermiyor kız şimdi hasta az ömrü kaldı tabii prens bilmiyor bu bölüm çok-.." Kadın lafını bitirmeden Jungkook odasına gitmişti bile.
____
"Herşeyini aldın mı ?" Jungkook bitkin bir şekilde annesine bakıp kısa bir 'evet' demişti. Orta yaşlı kadın o kadar telaşlıydı ki. Oğlu sınavı geçip güzel bir üniversiteye yerleşsin çok istiyordu.
"Çantana sevdiğin harfli çikolatalardan bir paket koydum. Kolay çözdüğün soru başına ödül niyetine ye." Jungkook çantasını açıp paketi görünce annesine gülüp sıkıca sarılmıştı.
"Elimden geleni yapacağım~!" Genç çocuk hafifçe koşturarak gözden kaybolmuştu.
-
Yalan.
Jungkook yaptığı herşeyi unutmuştu. Matematikte kötüydü. Dersleri tam bir döküntüydü. Sınava girse bile başarılı olamazdı. Sanki hava onu anlıyormuş gibi bir anda kararmış ve dökmeye başlamıştı.
Çantasında olan -muhtemelen annesi koymuş- Sarı şemsiyeyi çıkarıp en yakın durağa gitmiş ve okulunun en yakınından geçen otobüse kendini atmıştı. Çantasındaki kalın matematik kitabını çıkarıp aklında biraz olsun birşeyler kalması için çözdüğü sorulara göz atıyordu.
Etrafına bakmak için gözlerini gezdirdiği zaman kalabalık insanlardan birşey görmemiş ardından görüşüne giren ve arkada kalan okulunu görünce acele ile ayağa kalmıştı.
Öyle bir acele ile kalkmıştı ki kitabını ve çantasını yere düşürmüştü. Çantasının içinden düşen birkaç eşyayı toplayıp ayağa kalkmıştı. Ona uzatılan kitabını da alıp otobüsten inmişti.
Hâlâ yağmaya devam eden yağmur sayesinde şemsiyesini de otobüste unuttuğunu fark etmişti. Çantasını kafasına siper aldıktan sonra koşturarak okula yetişmeye çalışıyordu.
"Neden koşuyorum ki.. Zaten yapamayacağım.." kendi kendine konuşup hızını düşürmüştü. Içinden geçtiği çocuk parkında büyük bir su birikintisinde oynayan çocuğu gördüğü zaman gülümsemişti.
Sınav umrunda bile değildi. Sadece üzerindeki stresi atmak istiyordu. Birkaç dakika geçtikten sonra çocuk gitmişti.
Bu sefer jungkook ziyaret etmişti su birikintisini. Fazla büyüktü. Kafasını yukarı kaldırıp su damlalarının onu ıslatmasına izin verdi. Ardından duyduğu ritmik ve kaba davul sesiyle etrafına baktı. Kalabalık bir ses sanki birşey diyordu.
"Delirdim mi acaba ? Daha çok erken.." Yine kendi kendine konuşup su birikintisine bakmıştı. Ayağının ucunu suya soktuğu zaman şaşkınlıkla olduğu yerde kalmıştı.
Az önceki çocuğun atlayıp zıpladığı yer oldukça derindi. Bileğine kadar gelen sudan ayağını çekip diz çökmüştü. Kolunu uzattığı zaman fark ettiği derinlik ile ağzını şokla açmıştı. Tekrar ağır davul sesini duyduğu zaman suyun altında gördüğü insanlar ile hayrete düşmüştü.
"Mis gibi delirdim.." ayağa kalkıp birkaç kez yüzüne vurmuştu. "Az önce burda çocuk oynadı. Nasıl bu kadar derin olabilir.." etrafına bakıp derin bir nefes almıştı.
"Atla ve kendin gör.. Az önce çocuk yaptı. Sadece hayal görüyorsun. Orda insanların işi ne ?" Geri geri giderken konuşuyordu. Çantasını sıkıca tutup koymuştu.
Atladığı zaman derin bir suya düşmüş ve alta doğru çekilmeye başlamıştı..
-----------
-Diğer bölüm spolier-