- ikinci Bölüm

638 58 20
                                    

"Ah.. Başım.. Belim.." yüzünü buruşturup ayağa kalkmıştı Genç çocuk. Gözlerini kısıp etrafına bakmıştı. Burası da neresiydi böyle.

Fazla .. Çok fazla tarihi bir yerdi karşısında nerdeyse 100 kişilik tarihi kıyafet giymiş ordu vardı ve gördüğü bina çok ama çok eskide olan tarih kitaplarında gördüğü hanedanlıklardaki saraylara benziyordu.

Herkes ona bakıyordu. Düşmeden önce duyduğu davul sesi tam dibinde çalıyordu. Bulunduğu yere baktığı zaman büyük bir çanakta olduğunu görmüştü. Sırılsıklam olmuştu.. Tepesinde bulunan güneş cayır cayır yakıyordu.

"Gosan High school'a nasıl giderim ?" Kendini set çekiminde sanıyordu. Kral gibi görünen adamın yanındaki yaveri krala birşeyler demiş ve yüksek sesle konuşmuştu.

"Bizden değil! Hain!.. Üzerindeki şu tuhaf şeylere bakın." Hiddetle ona yeniden dinen başları görünce kaşlarını yukarı kaldırıp küçük bir "pardon?" Demişti. Zavallı çocuk ne olduğunu anlamamıştı bile.

Kral gibi görünen adam bir adım öne çıkıp çanaktaki çocuğa bakmıştı. Öyle sert bakıyordu ki.

"Yağmur duası ediyoruz. Sense içinde ateş yakacağımız çanağın içinden çıkıyorsun. Büyücü müsün ?" Jungkook gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Hangi kanalda yayınlanacak bu ?" Hiç umursamıyordu. Gülüp etrafına bakıyordu. O anda boynuna dayanan kılıç ile büyük bir kahkaha attı. Kral onun bu vurdumduymaz hallerinden hoşlanmamış olacak ki gür sesiyle emir vermişti.

"Büyücü.. Kellesini alın." Kalın ses bütün hanedanlığı inletmişti.

"Güzel organizasyon fakat ben bunları yemem. Tamam şu sıralar tarihi diziler tuttu ama ben oyuncu filan değilim. Bu şakayı da yemem. Amca şu kılıcı çeker misin ? Gerçek olmasa bile geriyor hani.." Kılıcı parmakları ile ittiğinde, acıyan ve kanayan parmaklarına bakmıştı. Etrafına göz attığı zaman hiçbir kameranın olmadığını görmüştü. Gerçeği anladığında aniden ellerini savunma için yukarı kaldırıp kaşlarını çatmıştı.

"Evet büyücüyüm. Ğuuuuuuvvv~~ Yaklaşmayın.." elindeki telefondan müzik açıp etrafındaki insanları korkutmayı başarmıştı.

"Hemen arkanızı dönün yoksa büyü yaparım! Wuuuğooooaaa~~" işe yaramış olacak ki Kralın emri ile herkes arkasını dönmüştü. Jungkook ise kendini bulduğu büyük çanaktan dışarı atmış ve kaçmak için yer aramıştı.

Telaşla bilmediği yerde koşturuyor ve saklanacak yer arıyordu. Eğer gerçekten geçmişe geldiyse bu adamlar onu ters yatırıp düz severlerdi. Büyük tarihi binaya bağlı olan küçük sürgülü kapıyı açıp kendini içeri atmıştı. Bir sürü hadım kıyafeti vardı.

"Bunlar ne be böyle.." yüzünü ekşitip pembe ve mavi hanboklara bakmıştı. Ya bunlardan birini giyecekti yada ters yatılıp düz sevilecekti.

-

Giydiği hadım elbisesi ve suratına keçeli kalemle çizdiği sakal bıyıkla olduğu halinden daha dikkat çekiyordu. Çantasını saklamak için göbeğinin olduğu yere koymuş ve gözleri üstünde toplamayı başarmıştı. Yanından geçen bütün askerler ona tuhaf tuhaf bakıyordu.

"Bu o büyücü yakalayın!" Ve bir anda kendini kralın ayağının dibinde bulmuştu.

"Kılıcı hazırlayın!" Birşey yapmazsa ölecekti. Hızlıca birşeyler düşünüp durun der gibi ellerini havaya kaldırmıştı.

Kaçarken kuruyan dere yataklarını ve suyu çok pahalıya satan tüccarları görmüştü. Gerçekten yağmur bekliyorlardı.

"Ne var ?" Kral kalın sesiyle sormuştu. Jungkook ise telaşla "ne zaman yağmur yağdı" demişti. Uzun zaman olmalıydı.

"4 senedir yağmur yağmıyor bu topraklara." Sesi hüzünlüydü genç kralın. Jungkook aklına gelen fikirle gülümsedi.

"Efendim.. Eğer ne zaman yağmur yağacak size söylesem canımı bağışlar mısınız ?"

Odadaki herkes susmuştu. Kral kaşlarını çatıp yerdeki komik görünüşlü oğlana bakmıştı.

"Evet ama.." demişti. Ses tonu şüpheciydi. "Yanılırsan ölürsün." Birkaç kişi itiraz etmişti. O sırada jungkook karnında bulunan sırt çantasını çıkarıp içinden telefonunu almıştı. Ekranı açıp hava durumuna bakmıştı. Kocaman gülüp ayağa kalkmıştı.

"Bu gece yağacak Efendim." O kadar emindi ki. Telefonu hiç yanılmazdı. Canısı su geçirmez telefonusu..

Kral kaşlarını kaldırıp alayla gülmüştü.

"Buraya 4 senedir yağmur yağmıyor.. yapmadığımız şey kalmadı. Şimdi senin o eline alıp baktığın zımbırtıya güvenip bu gece bu topraklara yağmur yağacağını söylemen cesurca. O zaman geceye kadar güzelce otur ve yemeklerimizden ye. Zira biz burda cesur davranışlar sergileyen insanları son saatlerinde mutlu etmeyi hedefleriz .."

Jungkook korksa da belli etmemişti. Bu gece o yağmur yağmazsa ölecekti.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 12, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Splash Splash Love -VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin