Sabahın güneş ışıklarıyla uyanmam ben.Babam geceden kalmayken güneşin doğmasına az kala kalkıp çalıştığım eski plak-dvd türü şeyler satan dükkana en uzun yoldan 45 dakikada gider, en erken dükkanı açan kişi olurum.
Ben Destiny.Bu benim alıştığım hayatım.Bu benim alıştığım bok çukuru.
Ha,bu arada size "bok" kelimesini çok fazla kullandığımı söylemiş miydim?
Çok fazla kullanırım.
....
Hay sikeyim böyle işin!!
Ne olduğunu söyleyeyim.
KO-VUL-DUM!!
Evet,yıllardır bana beni sevdiğinden -kızı gibi- bahseden adam,şu anda durumu kötü olduğu için beni kovdu! Hemde kapı dışarı etti.Oysaki üniversite paramı tamamlamama çok az kalmıştı.
Ben bunları düşünerek eve giderken birine çarptım.Kaşlarımı çatıp ona baktığımda onun tek yaptığı salak salak bana bakmak oldu.Zengin biri gibi gözüküyordu.Laf atıp sinir eder diye hiçbir şey demeden dönüp uzaklaştım.Eve gitmeyi hiç istemiyordum...
Dediğimin arkasındayım,eve gelmekten nefret ediyorum!
Şerefsiz biriktirdiğim parayı bulmuş ve gidip onları sürtüklerle yemiş.18 bin dolar...Evet babamdan bahsediyorum.
Hepsi gitti ve şu an beni odaya kapattı.Ona baba demekten bile iğreniyorum.Josh,onun adı bu.
J:Odada kalacaksın küçük sürtük.Ben seni bu yaşa kadar boşuna büyütmedim,şimdi iş zamanı.
Ne boktan bahsediyordu bu Tanrı cezası! Canıma tak etti artık yeter! Kapının kilidini tekrar açınca saldıracaktım ama kafasını bile içeri sokmadan odaya birşeyler fırlattı.Elbise ve makyaj malzemesiydi bunlar...
J:Giyinip hazırlanman için sana 30dakika veriyorum,eğer çıkmazsan bu sefer acımam!
Sende yürek mi var acaba? Nasıl olsa kendi odamdaydım,fırsat bu fırsat kaçmalıydım.Hemen başka şeyler için sakladığım paraların hepsini -1200 kadar- ve küçük sırt çantama da birkaç parça kıyafet tıktıkdan sonra eski ve tek katlı evden kaçıyordum.Sanırım bu benim özgürlüğümdü.Pencereden çıkarken 10 dakikam kaldığını gördüm.Hemen fırlayarak ana caddeye çıktım,böylece kaçması kolay olacaktı.Arkamdan bağırdığını duyunca paniğe kapıldım ve yola atladım.
Bir Range Rover tam önümde durunca şokla donup kaldım.Şoför tam arabadan indiğinde büyük bir ses koptu...
Omzum,omzum çok acıyordu ve sağıma bakınca bana ateş eden Josh'ı gördüm.Hala buraya doğru koşuyordu.Bana çarpacak olan arabadan inen kişiyse beni hemen arabanın içine attı ve gaza bastı.Ben hala bu saniyelik olayı atlatamamışken yanımdaki oğlana baktım.
Daha doğrusu bakakaldım...
Çünkü bu çocuğu tanıyordum,bugün çarpıştığım çocuktu bu.O beni görür görmez tanımış olacak ki yarama odaklandı.Mavi gözlerine şimdi yakından bakınca daha da güzel gözüktüler bana.O son gaz giderken ormanlık bir yere sürüyordu.
D:Nereye götürüyorsun beni?
?:Evime,orada güvende olacaksın.Kolun çok acıyor mu?
Sesindeki yumuşaklık ve güven hissi dalmamı sağlarken sorduğu soru aklıma geldi.Koluma baktığımda çok kanamıyordu ve sıyırmıştı.
D:Ah,sadece sıyırmış.
Ben tüm bunlara anlam veremezken hala adını bile bilmediğim bir oğlanın bana neden yardım ettiğini merak ediyor,bir yandan da ona şimdiye kadar kimseye güvenmediğim kadar güveniyordum.
?:Adın ne?
İlk başta kararsız kalsam da sonunda söyledim.
D:Destiny.Peki senin?
?:Louis.Louis Tomlinson...
Yeni hikayeme merhaba deyiinn :D Çok ekşınlı ve dramatik olacak biraz ama komik yerler koymazsam da olmaz :D Vote ve en çok da sevdiğim yorumlarınızı eksik etmeyin :3