3.bölüm:Don't mind

156 13 8
                                    

yeni bölüm ve yeni heyecanlar . şimdiye kadar ikbalakkus dışında kimse yorum atmadı , hikaye yazmakta o kadar iyi değilim bu yüzden eleştiri ve yorumlarınızı bekliyorum ve de votelerinizi .umarım yeni bölümü beğenirsiniz .bölümde İngilizce bir  söz kullandım bu sözün anlamını bilmeyenler için söylüyorum " Don't mind = aldırma/ boş ver " iyi okumalar :)

Katı kuralların oluşturduğu duvarları yıkmak kolaydır. Çünkü katı kural uygulanan kişi ne kadar çok öfkelendirirsen gücü o kadar artar . Güneşini kapatan duvarları yıkar , bir daha kurulmamak üzere yıkar.

***

                Annabeth 3 haftadır Hell ıslahevindeydi. Orada bulunan kabadayı kızlardan bıkmıştı. Her gününü ranzanın üst kısmında kitap okuyarak geçiriyordu. Kahvaltıyı erken kalkamadığından çoğu zaman kaçırırdı . Öğle ve akşam yemeğine geç kalırsa yemeğe alınmıyordu . Ve günleri genelde tek öğünle geçiriyordu.

                Bunların dışında her gün onu , Edward Black’i görüyordu . Bu aralar tek tanıdık gülen yüz ona aitti. Her gün saat 20:00’da ranzanın üst kısmında beliriyor Annabeth’e gülüyor, “Don’t mind” demesiyle geldiği gibi ortadan kayboluyordu.

                Şu aralar aklına sürekli bilmecesi geliyordu. –Kafesteki bir kuş- gibi hissediyordu kendini.

                Saat 19:57’ydi ve Edward’ın gelmesine 3 dakika kalmıştı . Annabeth bağdaş kurmuş bir şekilde onun gelmesini bekliyordu . Nedense artık don’t mind onu heyecanlandırıyordu. İçinde bir şeylerin uyanmasına neden oluyordu bu ses.

                Nihayet saat 20:00 oldu ve Edward yatağında belirdi. İnce ve nazik sesiyle tekrar  “Don’t mind” dedi . Annabeth elini uzatarak hayal ürünü olduğunu düşündüğü bu çocuğa dokunmaya çalıştı.

                Ellerini dokunduğu bembeyaz ten buz gibi soğuktu. Annabeth ellerinin onun ellerine değdiğini fark etti. Edward’ın teninde kamufle olan ellerinin yavaşça çekti ve sessizce “Don’t mind” dedi. Edward sanki toz taneciklerinin havaya karıştığı gibi yok oldu.

                Titreyen ellerini göğsüne bastırdı. Kalbi sanki yerinden fırlayacakmış gibi delicesine çarpıyordu. Sanki korkmuş zihnine bir güvence veriyordu.

                Üzerine yorganını çekerek uyumaya çalıştı. Kendini rahatlatmak için “don’t mind” diye fısıldamaya başladı. Yaklaşık gece bire kadar don’t mind diye fısıldadı durdu. Böylece sanki yanında Edward varmış gibi hissediyordu. Ki bilmiyordu Edward da onun yanına uzanmış don’t mind diye fısıldıyor.

                Kalp atışları birbirlerinden habersiz bir ahenk yakalamıştı.

                Annabeth onu duymasa da aynı anda don’t mind deyip durdular.  

don’t mind ,don’t mind, don’t mind, don’t mind ,don’t mind ,don’t mind, don’t mind, don’t mind, don’t mind, don’t mind ,don’t mind………..

cold darkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin