part two

301 34 1
                                    

"Neden ortalığa sıçıyorsun Miyav?!" Baekhyun bir yandan kedisine sitem ediyor, diğer yandan da çarşaflarındaki kakayı temizliyordu. "Tam da ilahın evime geleceği zamanı bulmuşsun!"

Evet, ilah Park Chanyeol.

En sonunda çarşaflarını değiştirmeye karar verdi. Kaka lekesi çıkmıyordu.

Bakugan baskılı çarşaflarının yerini beyaz çarşafları alınca rahatla iç çekti. Chanyeol hala gelmemişti.

Tam Miyav'ın mamasını koyuyordu ki kapısı çaldı. Heyecandan kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Gelmişti işte. Park Chanyeol onun evine gelmişti!

Koşarak kapıya gitti ve saçlarını düzelttikten sonra kapıyı açtı ama karşısındaki Chanyeol değildi.

"Kyungsoo?"

Kyungsoo, Baekhyun'un sesindeki hayal kırıklığını duyunca sırıttı. "Ne o? Başkasını mı bekliyordun?"

Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi ve montunu çıkarıp Baekhyun'a verdi. "Yoksa seninkiyle sevişme planı mı yapmıştınız?"

Bu aslında Kyungsoo için önemsiz bir laftı fakat Baekhyun'u öksürük krizine sokmuştu. Chanyeol ile yaptıklarının sadece bir buluşma olmamasını istiyordu.

Ve bu buluşmada kesinlikle Kyungsoo'nun yeri yoktu.

Salona geçtiklerinde Kyungsoo koltuğa yayıldı ve yanına gelen Miyav'ı kucağına aldı.

"Chanyeol bana gelecek Kyungsoo. Gitmek için on saniyen var."

"Aynı Chanyeol'den mi bahsediyoruz? Hani şu ilah olan?"

İlah demesi sinirini bozsa da bir şey demedi Baekhyun. "Evet, ilah olan. Haydi o koca kıçını kaldır da git."

Kyungsoo koltuğa inatla daha da yayıldı. Baekhyun'u zor bir gece bekliyordu.

"Kötü bir şey yapmamışımdır değil mi?" Baekhyun, Chanyeol için ayırdığı bir diğer bira şişesini kafasına dikerken sarhoş sesiyle konuştu.

Kyungsoo ve Baekhyun tüm gece beklemişlerdi ama Chanyeol gelmemişti. Üstelik gelmeyeceğine dair bir mesaj bile atmamıştı.

O gelmediği için de onlara Kyungsoo'nun sevgilisi Jongin eşlik ediyordu.

"Kendine gel Baekhyun! Sen kötü bir şey yapamayacak kadar mükemmelsin. O öküz seni kaybetti!" Kyungsoo sarhoş olunca tam bir salak oluyordu, evet.

Sarhoşluğun etkisi kendini iyiden iyiye göstermeye başlamış, Baekhyun'u ağlama krizi tutmuştu. Onun bu haline üzülen Kyungsoo arkadaşını saçma cümlelerle teselli ediyordu ve Jongin de onların bu hallerini video çekiyordu.

Tüm geceleri aynı şekilde devam etti.

Ertesi sabah üçü de farklı yerlerde uyandı. Baekhyun küvetin içinde, Kyungsoo mutfak tezgahının üstünde, Jongin de Miyav'ın kum kabının yanındaydı. Üçü de oraya nasıl gittiklerini bilmiyorlardı.

Jongin ve Kyungsoo kahvaltıdan sonra Baekhyun'a veda etmiş ve gitmişlerdi. Baekhyun da yapacak en iyi şeyin dizi izlemek olduğuna karar verip bilgisayarıyla takıldı.

Tam Barney Stinson espri yapıyordu ki telefonu çalmaya başladı.

Park Chanyeol?!

Telefonu açmak ve açmamak arasında kaldıysa da karşı tarafa tripli gözükmemek için telefonu açtı.

"Merhaba Baekhyun!" Chanyeol'ün sesi yorgundu ancak neşesi telefondan bile anlaşılabiliyordu.

"Merhaba Chanyeol. Nasılsın?"

"Biraz yorgunum. Annem hasta olduğu için tüm akşam ona baktım. Bu yüzden yanına gelemedim."

Baekhyun'un buna diyecek bir şeyi yok gibiydi. Chanyeol'ün de onu konuşturmaya niyeti yoktu zaten.

"Tam bir aptalım! Sana söz verip gelemediğim için çok özür dilerim. Beni gördüğün ilk anda dayak atabilirsin."

"Senin suçun değildi. Kendine böyle davranmana gerek yok."

Chanyeol'ün kıkırtısı kulaklarını doldururken huzurla gözlerini kapadı Baekhyun. Gerçekten de iflah olmaz bir platonikti.

"Eğer müsaitsen şu an yanına gelmek isterim."

Sözleri Baekhyun'u harekete geçirmeye yetmişti. Hızla yerinden kalktı ve evin toplu olup olmadığına bakarken bir yandan da Chanyeol'e cevap vermeye çalıştı.

Ama beceremedi.

Birkaç 'evet' ve 'aynen öyle' kelimelerinden sonra heyecandan telefonu Chanyeol'ün yüzüne kapadı.

Yaptığını telafi etmek ve Chanyeol'ü davet etmek için mesaj attı ve mutfağa koşturdu. Yapması gereken lezzetli ikramlar ve güzelce karşılaması gereken bir Park Chanyeol vardı.

__

Tam bir saat sonra Chanyeol Baekhyun'un kapısını çaldı. Elinde büyük bir poşet vardı ve içinden şişe sesleri geliyordu. Baekhyun bunların bira olduğunu tahmin etti.

Onu mutfağa çağırıp biraları açtı ve hazırladığı atıştırmalıkları beraber yemeye koyuldular. Aynı zamanda da sohbet ediyorlardı.

Miyav masanın bacağına kendini sürterek gelince Chanyeol büyük bir hevesle onu kucağına aldı. Kedi kendisini ona sevdiriyor, mutlu mırıltılar çıkarıyordu.

"Kedin çok tatlıymış." Chanyeol gülerek Baekhyun'a dönünce Baekhyun'un tek yapabildiği kızarmaktı.

Bu onun platonik kalbi için hiç iyi değildi.

"Aynı senin gibi." Chanyeol sözlerini devam ettirince biraz daha kızardı.

Gerçekten de kalbi böyle şeylere hiç dayanamıyordu.

santa is coming for us//chanbaek oneshotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin