12

4.2K 192 10
                                    

Gecenin ilerleyen saatlerinde, Schaster, adım bile atılamayacak hale gelmişti. Platformda dans edenler, masalarda gruplar halinde içki içenler ve sarhoş olup olay çıkaranların yanı sıra, Brandon ve Wendy en az insanın olduğu tarafta ki masalardan birine oturmuşlardı. Wendy içki kokeylinden bir yudum alırken Brandon izin isteyerek lavaboya gideceğini söyledi ve masadan kalktı. Wendy bu kadar insanın yorulmadan saatlerdir nasıl dans ettiğini düşünerek herkesi dikkatli bir şekilde inceliyordu. Barmenin önünde ki masada oturan çocukla göz göze gelince, kafasını önüne eğdi ve içkisini yudumlamaya devam etti. Kafasını kaldırdığında çocuk ona göz kırparak gülümsedi. Wendy, Brandon'ın bir an önce gelmesini ümit ediyordu. Bu duruma daha fazla katlanamayacağını düşünerek dikkatini başka şeylere yöneltmeye çalışırken, çocuk yanına geldi ve eliyle masaya tıklattı.

Hala gülüyordu. "Hey,"

Wendy cevap vermeyerek Brandon'ı aramaya devam etti.

"Dikkatini çekmek için ne yapabilirim?"

"Hiç.. Hiçbir şey. İlgilenmiyorum."

Wendy sonunda ona doğru döndü. Çocuk rahatsız edici bir şekilde hala gülüyordu.

"Bırak bu zor kız ayaklarını,"

"Öyle bir düşüncem yok. Lütfen yanımdan uzaklaşır mısın? Konuşmak istemiyorum."

"Ama ben-"

"Hey, Wen, arkadaşın mı?" Brandon'ın gelmesiyle çocuk konuşmayı keserek dikkatini Wendy'den Brandon'a verdi.

"Hayır, niyetim sadece 'arkadaş' olmak değil."

"Cidden bunu söyledin mi?"

Brandon'ın çocuğun üzerine yürüdüğünü fark edince Wendy ayağa kalkarak onun kolundan tuttu. "Brandon, gidebilir miyiz?"

Brandon çocuğa bakmaya devam ederek, "Evet. Gidelim." dedi.

Wendy ve Brandon insanları iterek ilerlemeye çalışırken DJ değişimi olduğu için müzik kesildi. Ve arkadan bağırma sesi duyuldu.

"Kaçıyor musun, sert çocuk?!"

Wendy arkasını döndüğünde, az önce ki çocuğun masanın üzerine çıkarak onlara doğru bağırdığını gördü. Birkaç saniye sonra Brandon yanında değildi. Çocuğu belinden iterek masadan yere düşürdü. Suratına yumruk atmaya başladığı sırada görevliler Brandon'ı çekmeye çalışıyordu. Brandon'ın iki elini de görevli tutmaya çalıştığı için çocuk birden hızlı davranarak Brandon'ın suratına yumruk attı. Wendy çığlık atarak Brandon'ın kanayan burnuna baktı. Onun yanına yaklaşmasına izin vermedikleri için yapabildiği tek şey kalabalığın arasından onları izlemekti.

Brandon yanında ki görevlileri itti ve bir kez daha yumruklarını çocuğun suratına vurmaya devam etti. Birden çocuğun üzerinden kalktı ve hızlı adımlarla Wendy'nin kolundan tutarak Schaster'dan çıktı. Arabaya koşarak gidiyorlardı çünkü çoktan polisi aramışlardı. Arabaya bindiklerinde Brandon arabayı dağ evine sürmeye başladı. Wendy arabanın camından yansımasını gördüğünde, ağladığını o zaman fark etti.

"Brandon, iyi misin?"

Brandon boşta kalan eliyle kanayan burnunu tuttu. Hiç iyi gözükmüyordu.

"Hastaneye gitmemiz gerek. Kırılmış olabilir."

"Hayır, kırılsa şu an acısını hissederdim. Ama sadece kanama var. Ve de ağlamayı kes, sana hiç yakışmıyor."

"Ne kadar korktuğumun farkında mısın Brandon?"

Brandon cevap vermeyerek yola bakmaya devam etti.

Wendy az önce yaşanan olaya hala inanamıyordu. Brandon'ın burnunun iyi olup olmadığını öğrenmek için eliyle bakmak istedi ama Brandon istemeyerek kafasını çevirdi.

Wendy sırtını Brandon'a dönerek dışarıyı izlemeye başladı. Brandon ona tanıştıklarından beri böyle davranıyordu. Yakınlaşmalarına izin vermiyordu, Wendy şu an onun için endişelenirken bile sorduğu sorulara ters cevaplar veriyordu. Wendy ona bağırmak istedi. Neden böyle bir tavır sergilediğini ve onun resmini neden çizdiğini sormak istedi. Ama tek bir şey söylemeden oturmaya devam etti.

SoulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin