13

4K 202 8
                                    

Video: Wendy, Brandon, John ve Clariss.

Gördüğü tek şey karanlıktı. Siyah. Kendini boşlukta hissediyordu. Neden gözlerini açıp bu kabustan uyanamıyordu? Uykusu bu kadar derin değildi. Genelde rüyada olduğunu fark ettiği anda uyanırdı. Bu sefer neden uyanamıyordu? Muhtemelen geceyi yorgun geçirdiği için uykusu bu kadar ağırdı. Etrafta hareket etmeye başladı. Simsiyah bir oyuğun içinde gibiydi. Hareket ettiğinden emindi ama nereye gittiğini, ya da nerede olduğunu göremiyordu. Tanıdık bir sesi duymasıyla irkildi. Brandon'ın bağırması bütün her yeri sarmıştı. Kulaklarını kapatarak eğildi ve bu acı dolu haykırışı duymamaya çalıştı. Neden bu kadar acı çekiyordu? Rüyasında böyle bir şey gördüğünü, uyandığında ona anlatacaktı. Brandon'ın söylediklerini net olarak duyamıyordu. Kendi kendine mi konuşuyordu? Hayır. Boğuk gelen seslerin arasından bir kadın sesini ayrıştırdı. Konuştukları şeyi çok merak ediyordu. Elinin üzerinde hissettiği soğukla, ellerini göğsünde birleştirdi. Soğukluk bu sefer açık olan göbeğini yalayarak uzaklaştı. Neler oluyordu? Bu karanlığın arasından, rüzgar geldiğine göre, dışarıda olmalıydı.

Evet.

Muhtemelen gece dışarıdaydı. Düşünebildiği tek mantıklı şey buydu. Brandon'ın yanında duyulan kadın sesi yok olmuştu. Bu sefer net olarak, sadece onun sesi duyuluyordu.

"Wendy..."

Brandon cümlesini devam ettiremeden ses yine boğuklaştı ve Wendy kulak parçalayıcı bir çığlık duydu. Rüzgar şiddetlenmişti. Neler olduğunu anlayamadan kulaklarını kapatarak sesi duymamaya çalıştı. Brandon değildi. Bir kız ya da erkeğin çığlığıyla çıkacak bir ses değildi bu. Oldukça tizdi.

 

"S-sevgili W-w-endy.. Görüş-m-meyeli ne kadar da ç-çok b-b-üyümüşsün."

Fısıltılar kulağının dibindeydi. Çığlık attı ve hiçbir şey göremediği karanlıkta koşmaya başladı. Nereye gitse soğukluk onunla beraber bedenini kaplıyordu. Burada koşmak sonsuz bir boşlukta ilerlemek gibiydi. Nereye vardığını ya da nerede olduğunu göremiyordun. Saf bir siyahtı. Kusursuz.

Sakinleşmeye çalıştı. Ellerini başında birleştirdi ve babasını düşündü. Onu sakinleştiren ve huzurlu hissettiren tek kişi oydu. Bir fark olmayacağını bildiği halde gözlerini kapattı. Babasının şu an da yanında olması için her şeyi verebilirdi. Gözlerinden yaşlar dökülürken, elleriyle yaşları sildi ve gözlerini açtığında kendisini evde buldu. Babası; hasta olan çocuk ve Amelia ile beraber salonda oturuyorlardı. Babasının elinde telefon vardı. Bir şey bekliyor gibiydi. Amelia, artık bilinci yerinde olan ve ilk gördüğünden daha iyi olan çocuğa sarılmıştı. Wendy, kendisini neden görmediklerini merak ederek babasının yanına gitti. Yanında dikildiği halde onu göremiyordu. Neden? Bir rüya olduğu için miydi?

Babasının telefonuna kafasını eğdiğinde ekranda Wendy’nin rehberde ki profili olduğunu gördü. Babası arama tuşuna bastı ve telefonu kulağına götürdü. Numaraya ulaşılamadığını söyleyen telesektreterin sesi, dışarından da duyuluyordu. Amelia, Alexander’a döndü. O da çok üzgün görünüyordu.

“Brandon ile birlikteler, Alex. Kötü bir şey olmadı, olmayacak. O buna izin vermez.”

SoulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin