Gidemezsin.
Beni öylece ortada bırakıp hiçbir şey olmamış gibi terk edemezsin.
Sen böyle bir bencilliği yapmazsın.
"Gidiyorum çünkü buna mecburum."
Sebebini sorduğumda,
Susuyorsun.
Susmak bir gerekçe değil.
Kucağıma birkaç kağıt parçası bıraktın.
Elime alıp inceledim, hala inanamıyorum.
Biraz sonra bu yaptıklarının hepsinin hastalığın yüzünden olduğunu anladım.
Ve bir doktor yazısıyla, ölümünün yakın bir zamanda olduğu yazıyordu kağıtlarda.
İnanmak istemedim.
Hepsinin bir şakadan ibaret olduğunu düşündüm.
Kahkahanı duyacağımı, her şeyin şaka olduğunu söyleyeceğini sandım.
Ama yanılmışım.
Gözlerimi kağıtlardan ayırıp sana diktiğimde, gözyaşı dökenin sadece ben olmadığını gördüm.
Sonumuz yine kötü olacaktı. Bundan kaçamayacaktık.
Kağıtları bırakıp sana tekrar sarıldım, sorun olmadığını söyledim.
Ama sen çoktan vazgeçmiştim hayatından.
Benden.
Bizden.
Geleceğimizden.
Seni durdurmak için bir şey yapamayacığımın farkındaydım.
Ama benim yanımda ölebilirdin.
Aşık olduğun insanın yanında ölebilirdin.
Benim için kaldırması zor olurdu ama, yine de katlanırdım, sırf senin için.
Defalarca söyledim sana bunu.
En sonunda daha fazla konuşmak istemediğini mırıldandın ve başını bacağıma koyup gözlerini kapattın.
Ve ben de seni izledim, bir film gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
separate rooms み' jaeyong
FanficAynı evde yaşadığımız halde varlığımı görmezden gelmen çok acıtıyor.