1

18 0 0
                                    

İstanbul.
Belki 1 ay önce olsa en büyük hayalini yaşıyor olacaktı Elçin.Oysa şimdi sadece keder,hüzün ve umutsuzluk vardı.Babasını kaybedeli 63 gün olmuştu.Hoş! O 63 gün 63 yıldan farksızdı Elçin'in gözünde.

İzmir'de ticaretle uğraşıyordu Ufuk Bey.Maddi durumları bir haylî iyiydi.Arkadaşı Eren Bey gelmişti Adana'dan.Onu karşılamak üzere arabasına bindi.Her zaman taktığı emniyet kemerini bu sefer takmadı.Belkide bu kararı verdiği en kötü karar olmuştu 41yıllık hayatı boyunca.Yol 10 dakikasını almayacaktı.Nasıl olduğunu bilemeden kendisini ters şeritte buldu.Direksiyonu kırayım derken araba uçuruma yuvarlandı.Elini uzattığı açık pencereden kendisi savruldu.

Elçin bunları düşündükçe içinde tarifi imkansız bir acı hissediyor gözleri doluyordu.

Babası kaza yaptıktan sonra annesi Leyla Hanımın memleketi olan İstanbul'a taşınmışlardı.

Küçük yaştan beri hayalini kurardı Elçin İstanbul'un.Üniversiteyi hep bu şehirde okumak isterdi.

Gözlerinden yıldırım hızında bir yaş süzüldü.

Babasına çok düşkün bir kızdı.Sırf bu yüzden 5 yaşına  kadar 1 saat erken çıkardı evden Ufuk Bey.Mızmızlanırdı sürekli.Ağzından babada baba lafı eksik olmazdı.Leyla Hanım bile kıskanıyordu
onların bu denli ilişkisini.11 yaşına kadar babasının masallarını dinleyerek uyumuştu hep.

En büyük travmayı Elçin yaşıyordu bariz.Leyla Hanım bunu bildiğinden yalnız bırakıyordu kızını.

Kulaklarını 4 kez ardarda çalan kapı sesi doldurduğunda bileğiyle gözlerinin yaşını sildi.Kendiside biliyordu gözlerinin kıpkırmızı olduğunu.Tokmak sağa burkuldu ve kapı açıldı.Gelen Leyla Hanımdı.
"Nasılsın kızım?"
Kızından cevap gelmeyince devam etti.
"2 lokma bir şey ye kurban olduğum.Biliyorum çok üzgünsün ama böyle yaparak kendini cezalandırıyorsun."
Elçin kendini bildi bileli kurban olduğum diye sevmişti annesi onu.Kendiside bal gibi biliyordu aç olduğunu ama midesi bile istemiyordu yemeği.Bütün organları acıyla sızlıyordu.Özellikle kalbi ona ihanet ediyordu.Annesini başıyla onayladıktan sonra Leyla Hanım kapının önüne geldi.Arkasını döndü
"Baban seni böyle görmeye dayanamazdı kurban olduğum."dedi ve çıktı.

Kapıdan çıktığında yüreği paramparça olmuştu kadıncağızın.Elçinin babasına ne denli düşkün olduğunu en iyi o bilirdi.İş çıkışında hiçbir zaman usanmadan yanağına öpücüğünü bırakırdı babasının.Bugünden bugüne kavga etmişliği hiç yoktu baba kızın.Kapıyı kapatıp mutfağa gitti.Titreyen elleriyle sürahiden bir bardak su aldı ve ağzına götürdü.Yıllardır su içmemiş gibi içti suyu.Boğazından bir yanma tadı geldi.Aşağı inen kızını gördüğünde olabileceği kadar gülümsedi.

Annesi çıkalı yaklaşık 2 dakika olmuştu.Daha fazla beklemeden kapıyı açtı.İstanbul'daki evleri 2 katlıydı.Elçin'in odası yukarıdaydı.Korkuluklara tutunarak her basamağa iki kere basarak aşağı indi.Kendisini ayakta tutacak bir güç yoktu zayıf bedeninde.Aşağı inip annesine baktı.Olabildiğince gülümsemeye çalıştığı her halinden belli olan kadın da yorulmuştu.Göz torbaları "Ben Burdayım!"diye bağırıyordu resmen.

"Gel kızım."


1 SAAT SONRA
Yemek biteli 1 saat  olmuştu.Elçin hala yemekte konuşulanları hazmetmeye çalışıyordu.O da biliyordu okula gitmesi gerektiğini ama bu kadar erken değildi.

"Dışarda devam eden bir hayat var kurban olduğum.Senin bir okulun var.Seni haftaya en yakın okula kayıt ettireceğim."demişti annesi ona.

Olanları düşünmek istemiyordu.Sadece yalnız kalmak istiyordu.Okula gitmek istemiyordu.Gitse ne olacaktı?Bu haliyle ders mi dinleyebilecekti?

Bunları düşünürken çok yorgun olan gözleri usulca kapandı ve kendini uykunun huzurlu kollarına bıraktı.


Nefes nefese kalktı.Yanına başında duran suyu içti ama hala kendine gelemedi.Kabus görmüştü.İstemsizce ağladı.Ağlaması geçtiğinde lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı.Yatağına geri geldi.Telefonunun gözlerini yakmasına neden olan parlaklığına aldırış etmeden saate baktı.

3.32

Sabah olmasına az bir zaman kalmıştı ama hala yorgun olan bir bedeni vardı ve kendisini uyumaya zorladı.Zorlu geçen bir uykuya girme sürecinin  ardından yarım saat sonra kendisini uykuya teslim etti.

1 HAFTA SONRA

Gözlerini açmak istemediği bir sabaha merhaba demişti Elçin.Okula kayıt günü gelmişti bugün.Annesini ikna etme çabaları boşa çıkmıştı.Elini yüzünü yıkadıktan sonra annesinin yanına gitti.Kalbi sızlıyordu Elçin'in.Babasına ihanet etmiş hissediyordu kendisini.
"Günaydın kızım"

Leyla Hanım'da biliyordu okul için erken olduğunu.Ama kızının evdeki hali onu daha da beter hale getiriyordu.Okula gitmeliydi bariz.En azından kafasını dağıtacak bir şeyler bulmalıydı.

Bir şeyler yedikten sonra yaklaşık 15 dakikasını vermiş olduğu yol hâlâ bitmemişti.Elçin kafasını cama yaslamış dışarıyı seyrediyordu.Bir yanı ona ne yapıyorsun? diyor diğer tarafı ise okul nasıl bir yer?diye merak ediyordu.

Okulun kapısının önünde 1 dakikadır bekliyorlar anne kız okulun dışını inceliyorlardu.Anadolu Lisesi'ydi geldikleri okul.Elçin koleje gitmeyi hiç istememiş annesi de anlayışla karşılamıştı.Okula kayıt işlemlerini haftasonu bitirmişlerdi.Sınıfı,öğretmenleri,arkadaşları hepsi hazırdı.
"Hazır mısın?"
Elçin cevap vermedi.Başıyla onayladı.Anne-kız 3 katlı bir okula gelmişlerdi.3.katta en sonda sağ tarafta müdürün odası vardı.Bunu duvarda yazılı olan Ufuk Başaran ismini gördüklerinde anlamıştı anne-kız.
Elçin'in gözleri doldu yazıyı gördüğünde.Babası'nın ismiydi.O an o kadar çok içi paramparça oldu ki...Kaçıp gitmek istedi okuldan.Eve gidip başını yastığa koymak saatlerce gözyaşı akıtmak istiyordu.İçeriye girdikten kısa bir süre sonra Ufuk Bey,Elçin'e sınıfını gösterdi.11/C sınıfının önüne geldiklerinde son durak olduğunu fark etmişti Elçin.Leyla Hanım biraz arkasındaydı ikisinin.Müdür kapıyı çok sert bir şekilde açtı.
"Tarık Hoca buradaymış.Gir kızım.
Hocam iyi dersler.Bu Elçin.Artık bu sınıfta okuyacak."
Elçin'e eliyle girmesini işaret etti.Elçin annesine kısa bir bakış attı ve yanına aldığı bir defter ve kalemle sınıfa girdi.Müdür kapıyı kapadı ve yaklaşık 20-25 kişilik bir sınıfta bütün gözler ona döndü.
"Otur kızım."
İsminin Tarık olduğunu öğrendiği hoca ona bakarak.
"Çınar'ın yanı boş."
Eliyle düz kahverengi saçları ve aynı tonda gözleri olan çocuğu gösterdi.Çınar,Elçin'in yanına geleceğini öğrendiğinde çantasıyla beraber yana kaydı.Elçin sessizce Uğur Bey'in gitmesini istediği yere gitti ve oturdu.Yanındaki isminin Çınar olduğunu öğrendiği çocuk çekingen bir ifadeyle ona bakıyordu.

Çınar çekinerek elini uzattı.
"Çınar DALBAŞ."Elçin çocuğun tepkisine şaşırsada olabileceği en kısık ses tonuyla,
"Elçin ÖZDAL."
Dersin geri kalanını tahtaya boş boş bakarak geçirdi.Zil çaldığında birçok kişi dışarı çıkmıştı Ezgi'yi umursamayarak.İçinde paramparça umutlarıyla kafasını sıraya koyarken telefonu titredi.Of çekercesine aldı telefonu eline.Elini kilidi açmak için kaydırdığında yüzünde hafif bir tebessüm oluştu.Gönderen kişi İzmirdeki en yakın arkadaşı olan Bahar'dı.Arkadaştan da öteydi onların sevgisi.Mesaj'a cevap vermek için avucunun içine telefonu alarak yazmaya başladı.
Bahar-Nasılsın?
Elçin-Okuldayım.Sen nasılsın?
Bahar-Yokluğunun verdiği hüzünle yaşayabildiğim kadar iyi yaşıyorum.
Elçin-Zil çaldı.Akşam arayacağım seni :)
Bahar-:)
Yanına gelip sevecen bir suratla derin çukurlu kızı yeni fark etmişti.





Tamam.Sanırım ilk bölüm için baya yazdım.Umarım beğenirsiniz.❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 13, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İSTANBULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin