7

25 16 1
                                    

İnstegram : yusufryy

Öpmek istiyordum hemde çok
istiyordum. Çilek kokulu rujunu dudaklarım da hissediyordum. Ama bir anda içimdeki hareket belirdi ve kendimi yani yapmak istediklerimi reddettim istemsizce. Geri çekildim hocalarının gelmesiyle gitmek zorunda kaldım.
Seninle ugrasacak vaktim yoktu prenses.
  Biyoloji ye göre baba demem gereken kisi hakkında planlara daldım bir anda Mustafa Beyin dedikleri aklıma geldi ama ne yapabilirdi ki o bir polisti. Sakladım diyerek nerden bahsediyordu? Dersi bırakıp eve doğru gittim. Yolda neler yapabileceğimi düşünüyordum.
     Eve varmıştım kimsenin beni fark etmesini    istemiyordum. Sessizce Mustafa Beyin emniyette olduğunu bilerekten eve girdim. Holde yürürken parmak ucuyla basmaya çalışıyordum. Amaç sessiz olmaktı. Mustafa Beyin odasına doğru yürüyorum. Kapıya elimi atar atmaz açıldı sanki daha önce biri açmıştı. Belki de evden bişey alıp gitmişti hiç belli olmazdı. Kapıyı açar açmaz odaya girdim ve annem içerdeydi.
"ANNE?"
"Çağrı?"
"Anne senin Mustafa Beyin odasında ne işin var?"
"Ben şey.."
"Sen ne?"
"Anne senin tekerlekli sandalye ile bu hasta halinle bu odada ne işin var."
"Anlatabilirim."
"Bekliyorum."
"Gel odama gidelim."
"Yürü anne ah anne ah."
Annem ve Mustafa Bey ne alaka ya annemin o odada ne işi vardı.

Annemin odasına geçtik onu yatağına yatırıp konuşmasını bekledim.
   "Senin konuşacağın yok ben başlıyım anne senin orda ne işin vardı?"
    "Ben yani biz Mustafa Bey ile dün.."
    "Evet anne sen Mustafa Beyle dün...?"
    "Yanıma geldi Mustafa, sonrada bizim önceki evden bir kaç eşya getirmiş o eşyalarla birlikte evden çıkarken babanı görmüş."
"Nee o iti hani kendisi..."
"Dinleyecek misin?"
Kafamı salladım. (Evet anlamında.)
"Baban Mustafa Bey okusun diye ona bir not yazmış."
"Ne yazıyordu o notta."
"Bilmiyorum bende o notu arıyordum."

  Kafam karışık şekilde oradan ayrıldım. Annemi bıraktım. Mustafa Beyin odasına girmek için hazırdım. Kapı kolunu açtım ve karşımda Mustafa Bey ve üstünde bornoz.
   Yani annem odadaydı ve Mustafa Bey banyodaydı öyle mi? Ne yalan ama .

"Mustafa Bey siz burda miydiniz?"
"Evet banyodaydim."
Kafam aşırı karışmıştı.
"O itin sana verdiği notu alabilir miyim?"
"Kim o it? Ne notu?"
"Lütfen bilmemezlikten gelme."
"Yavrucugum ne notu?"
"Bizim eve gitmişsin üvey babamla karşılaşmıssın sana bir not vermiş."
"Ne notu ya yok öyle birşey biri seni kandırmış."
"....? Sen o adamı nereye sakladın bak söz vermiştin onu birlikte halt edecez."
"Hiç öyle bir söz vermedim. Ben sana onu ömür boyu hapse atacağıma söz verdim seni  suan derslerinle ilgilenmen gerek uğraşma böyle şeylerle."
"Bu benim meselem ve benim ailem istersen fazla karışma."
"Birincisi büyüklerinle saygılı konuş küçük beyefendi. İkincisi bu polisin işi asıl sen karışma. Üçüncüsü hani ben senin babandim."
Bütün söylediklerine cevabım vardı ama sonuncusu hariçti.


Okula gitmek için hazırlandım bütün notlarımı alıp evden çıktım etrafim yalancılar la doluydu okul+ev hepsi beni tuketti.
Bugün benim için büyük gündü haftalardır üvey babamı aradım öldürmek amacindaydim belki bu  sebeptendir bilmiyorum ama okulu fazla onemsemiyordum sonunda o notu buldum ve o notta bir adres vardi. Bugün oraya gidecektim.

Evden çıkıp taksiye bindim düşünüyorum da daha akpilini bile doğru düzgün dolduramayan ben şu an ne durumdayım tekrar yıkılmak artık fobim haline gelmisti.
Herşeyi sadece babama borçluyum babam Mustafa.

Taksiden indim ve sınıfa doğru gittim bana ders notlarimi kimden aldığını söyleyemeyen Melisa uzun süre okulda yoktu. Arkadaşlarına sorduğumda 'hasta' diyorlar .
Hemde hergun bana notlar arayan kız su an hasta ve ben burdayim.
Yağmur bastırmıştı ama hava gunesliydi hep düşündüren şeydi beni bu güneşli havada yağmur bana göre toprağın dilegiydi.

Okul çıkışı Melisa'nin arkadaşlarından birinden evinin adresini alıp eve doğru yürümeye basladim.

Biz değil miyiz mağdur olduğumuzda ağlayan, biz değil miyiz hep birine sığınan, biz değil miyiz ne olursa olsun birine güvenmek isteyen, ağladıgimizda kendimize ölümü düşündüren çok mu şey istiyorum sadece sığınacak bir kavanoz ve içinde senle ben.

Ufak bir ev dublex çok samimi ve etrafı çiçeklerle kaplı. Dudaklarından doyasıya öpmek istediğim o kızın kokusundandi bu çiçekler.
Kapıyı çaldım etraftaki herkes bana baktığını hissedene kadar. Sonunda çalmayı kestigimde kapı açıldı ve karşıma çıkan, saçı başı dağınık ve toplamaya çalışan, üstünde şeker kız candy li pijama, gözleri ağlamaklı olan Melisa yorgun gözüküyordu.
"Melisa....? Neyin var bu ne hal"
"..........?"
"Susma neyin var dedim!"
"Yok bişey senin burdan gitmen gerek lütfen git."
"Ne demek git senin için buraya kadar geldim beni koyuyor musun?"
"Senin icin"
"Beni kovarak nasıl benim için bişey yapmış olursun?"
"Anlamıyorsun. Git." Kapıyı kapatmaya yeltenince ayağımı kapı arasına sıkıştırdım.
"Senin amacın ne ?"
"Git sadece git."
"Hayır aç şu kapıyı!" şiddetle çıkışım herkesin bize bakmasına neden oldu.
İri sakallı orta boyda ak sakallı kasları çatık bir adam hizlica buraya geliyordu. Melisa onu görünce beni yakamdan tutup pata küte içeriye sokup kapıyı kitledi. Elimden tutup "gel benimle " diyerek arka kapıya yoneldi. Çoktan hazırlanmış valizini alıp arka kapıyı açtı ve koşmaya basladik. Evin kapısını bağıra bağıra çalan adam önde rezil olurken biz çoktan arka caddeye yetistik.
Nefes nefese kalan Melisa beni bir sokağa sokup sarıldı.
"Sana o kadar ihtiyacım olduğu bir anda geldin ki. Benim tek ihtiyacım sen missin . Topragim ve ihtiyacım olan suydu ve benim topragimin suyuydun beni mis kokuya büründürdüğün için teşekkür ederim."
Nefes nefese söylediği bu sözler saskinligimi götürüp yerini gülümseyen bir dudağa bürüdü.

Bir anda olayların şokuyla ayilip.
"Melisa ne oluyor?"
"Sadece sana sarılsam olmaz mı ?"
"Benim de tam istediğim bu iken nasıl hayır diyebilirim ki."
"......." "........."
Karşılıklı sessizlik ömür boyu sürsün isterken. Telefonum caldi.
"Alo ?"
"......."
"Alo? Kimsin? Şst aloo cevap versene lan?"
Tam kapatacakken
"Sesini duymak iyi geldi bana bu kadarı da yeterli" diyen sesi tanımaya calistim.
"Kimsin çıkaramadım?"
"Benim be Pınar tanımadın mı?"
"Aaaa Pınar ben seni unuttum ya nasılsın?"
"İyiyim unuttun demek."
"Tmm bidaha unutmam merak etme."
"Dua ettim uzun süre başına bişey gelmesin diye ama artık dilemeliyim galiba yanıma gelebilmen için."
"Hastaneye gelmek için bana bir şey olması gerekmiyor."
"Haklısın özledim seni ya boş bulundum aradım gelsene bana?"
"Şu an gelemem ya müsait değilim yarın ararım seni"
"Tmm canım hadi öptüm."
Öptüm derken ne bu samimiyet.

Şu an tek meşgulüm olan Melisa ya dönüp;
"Hadi bir taksi çevirelim" dedim.
"Nereye? Ben korkuyorum."
"Geri dönelim ister misin bize gidiyoruz ."
"Yok geri donemeyiz beni öldürür."
"Kimse sana bir şey yapamaz hadi gidelim."
Birlikte korkusuzca bana güvenen kızın elinden tutup taksi cevirdim.

Aşk benim için sadece bir yalandan ibaretti.
Karşılıklı çıkar ve karşılıklı güvensizlik birbirlerine söylenen yalanlar ve buna aşk denmesi
Çok saçma biliyorum. Bir kıza sahiplenmek onun elinde tutmak kalbinin yanında atmasi inanılmaz derecede mutluluk ve hissedemedigim bir titreme bunun adı tam da asktı ve korktuğum başıma geliyordu.

Instagram: yusufryy

Artık Wattpad teyim...
Sizleri seviyorum 😍😍😍

AŞK YOLU 2 🌹 PsikologHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin