O kadar korkmuştum ki, elim ayağıma karışmıştı. Usulca kapı deliğinden baktım. Bir de ne göreyim, Oğuz. Birden yüzümde anlam veremediğim bir gülümseme oldu.
"aaaaağğ oğuz hoşgeldin" dedim
O da Gelümseyerek
"aaağğ bahar hoşbulduk" dedi
Bir an aklıma o mesaj geldi. Eğer oğuz un yanında fazla dolaşırsam ona da zarar verebilir.
"muhabbetine de doyum olmuyo he bahar" dedi gülerek bende
"eee hocam biraz yor-" derken sözümü kesti.
"anlaşıldı sen yorgunsun aslında ben buraya bir şey söylemeye gelmiştim ama neyse.. Ben gideyim" dedi
"peki hocam siz bilirsiniz o zaman yarın görüşürüz" dedim titrek bir ses tonuyla...
Ama oğuz gitmişti bile. Hemen kapıyı kapatıp kilitledim tekrar. Ya oğuz a bir şey yaparsa allah ım ne yapacağım sen bana yön göster. Birde aklıma bir plan geldi. Çok riskli ama yapmak zorundayım yoksa bu adan beni öldürecek. Eylül' ün doğum günü maf olacak üzülmüyorum değil ama n'aparsın işte kaderde ne varsa o oluyor.
ERTESİ GÜN SABAH
Erkenden kalktım ve koşuya çıktım. Belki de bu hayata son kes alıcı gözle bakacaksın. Oksijeni son kez içine çekiceksin, oğuz u son defa göreceksin belkide.... Bu dünyadan kopmak vardı Herşey den öte.... O kadar derin ve korkunç bir hiski bu. Anlatılamaz, tarifi olmayan bişey çünkü.EYLÜL' ÜN DOĞUM GÜNÜ
Evet ve beklenen an hemen hazırlanmaya koyuldum. Kıyafetleri dizdim yatağımın üzerine, koydum ellerimi belime, hangisini giysem??
Kırmızı mı? Yeşil mi? Siyah mı??
Yok ya siyah. Siyah kendine güvenen kadını temsil eder. Giyeceğim siyah, uzun, balık modelinde bir elbise... Neyse giyindim saçımı muhteşem abiye topuzu yaptırdım. Hafif bir makyaj ve koyu tonlarda bir ruj sürerek tamamladım. Tam o esnada oğuz aradı telefonu açtım"efendim oğuz" dedim.
"benimle doğum gününe gelir misiniz madam??" dedi oğuz.
"tabi gelirim hatta çıkıyorum sen evde misin?"
"Eve evdeyim kapının önünde bekliyorum seni"
"peki" dedim kapattım.
Neyse geldik doğum gününe. Girişte Oğuzla birlikte yürürken birden ayağım takıldı ve oğuz ' un kucağına düştüm.
Biraz bakıştık, hemen kalktım ayağa"oğuz benim lavoboya gitmem lazım"
dedim."tamam ben bekliyorum seni burada" dedi oğuz.
Hemen yukarı terasa çıktım nefes aldım son kez ve en çok yapmak istediğim ama cesaret edemediğim şeyi yapıyorum terasın kenarında kollarımı açarak yürüyordum rüzgarı hissederek, İstanbulu hissederek....
O anda oğuz aradı."Bahar nerede kaldın. Eylül geldi kutlamaya başlıyoruz şimdi." dedi.
"Oğuz ben gelmeyeceğim, bir daha asla seninle gelmicem " dedim, titrek bir ses tonuyla....
Oğuz ise korkak bir ses tonuyla"B-Bahar nerdesin hemen yanına gelicem, nerdesin??"
"çatıda!" dedim ve suratına kapadım.
OĞUZDAN
O an ki korku ile nasıl yukarı çıktığımı anlamadım. Sanki onunla aramda bir bağ var da ondan kopamayacak mışıl gibi hissediyorum. Çünkü bahar terasın tepesinde en uç kenarda öylece duruyor. Eğer 1mm bile kıpırdarsa aşağı düşebilir.
Korkak bir sesle" b-bahar bak bir dinle, ne yapıyorsun sen, in oradan aşağı bahar! emrediyorum ekibimde olan doktora emrediyorum, kendine gel!" dedim.
"Hocam, Ailesi ne derse onu yapan bir robot değilim ben. Benimde Duygularım var... Kalbim var mesela, kırılıyo. Ama siz benim neden burada olduğu mu bilmiyorsunuz. Sizi gördüm hocam Eylül le" dedi
"Bahar bak hepimizin kalbi var. Eğer sen ordan düşersen benim kalbim kırılacak " dedim. O da gözünden bir damla yaş süzülerek.
"Sorun ne biliyor musunuz hocam? Siz bana karşı hep soluksunuz, ama ona her zaman gülüyorsunuz!"
"Yaklaşmayın hocam" dedi. Yanına hızlıca gittim ve bende kollarımı açarak bekledim.
"Anca beraber kanca beraber Bahar!"
SELAM BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNDAYIZ. ÇOK HEYECANLI OLDU BİLİYORUM...