2 MAYIS 1986
En son manevi annemi anlatıyordum. Evet manevi annemin adı Emily. O çok tatlı bir kadın ve gerçekten beni kendi kızının yerine koyuyor.Onun da bir ailesi yok , eşi iki sene önce ölmüş ve kızını da yeni kaybetti.Neyse şuanda Ukrayna'da yaşıyoruz. Çernobil'i terk etmek zorunda kaldık.En kötüsü de anne ve babamın mezarı yok çünkü en son uyandığımda onları sormuştum ve bana onların cesetlerini gördüklerini söylediler.Mezarları diye sorduğumda ise bilmediklerini söylediler.Büyük bir ihtimalle onların bedenleri yıkık dökük evimizin içinde çürüyecekti.Bunu düşünmek bile istemiyordum.Özellikle en son sımsıkı tuttukları elimi bıraktıkları o an.Keşke onlara son bir kez bile sarılıp onları öpebilseydim ama sadece ellerini tutabilmekle yetinmiştim ve şuanda onların o güzel yüreklerinin atmadığı için çok üzülüyordum.Hep aynı rüya .Son zamanlarda gördüğüm tek rüya anne ve babamı gördüğüm o son sahne.Ölümün soğukluğunun ve sessizliğinin onlara geçtiği o iki ama bana iki yüzyıl gibi gelen o korkunç saniyeler. Bazen düşünüyorum da hayatım gerçekten çok kötü geçmeye başlamıştı. Ben ne yaptığım için Tanrı beni böyle cezalandırıyordu bilmiyordum.Bu arada yavaş yavaş saçlarım ve kirpiklerim dökülmeye başladı.Kendimi çok halsiz hissediyorum.Tedavime Ukrayna'da devam ediyoruz. Bu günlük de bu kadardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ ŞEHİRDEN BİR GÜNLÜK
Fiksi UmumŞuan kırk beş yaşında olan Anastasya'nın on dört yaşında yaşamış olduğu Çernobil nükleer patlaması ve günlüğün kesitler.