8. Bölüm - Sanırım bu hikaye buraya kadardı

1.6K 188 111
                                    

** Şarkının sözlerine bakın derim, bu bölümü hatta sonrakini de baya bir özetliyor fnjvn

En sondaki notumu da okuyun lütfen çünkü bu ficteki Chanyeol karakteriyle ve parayı çalıp çalmamasıyla ilgili çok önemli bir şeyi açıkladım. Bilmeniz gereken bir detay bu.

Bir de lütfen yorum yapın, buna ihtiyacım var. Ficin sevilmediğini düşündüğüm şu noktada yorumlarınız tek motive kaynağım :( **

Mutfakta tezgaha yaslanmış bir şekilde dururken çoktan etin altını kapatmış ve dudağımı ısırarak tedirginlikle polisin gelmesini bekliyordum. Bir yandan bacağımı gergin bir şekilde sallarken diğer bir yandan da içten içe kararımı sorgulamaya başlamıştım. Çünkü ona ne kadar sinirlenmiş olursam olayım içimden bir ses hala daha bunu yapmamam gerektiğini savunuyordu. Hala içimde ona güvenmemi isteyen lanet olası bir yan vardı ki ben bu durumdan nefret etmiştim.

O kadar büyük bir karmaşadaydım ki adeta zihnim 2'ye bölünmüş gibiydi. Bir yandan deli gibi onunla konuşmak ve bu durumu sorgulamak isterken diğer yandan bunun hiçbir işe yaramayacağını ve onun yine beni kandırmaktan başka şey yapmayacağını düşünüyordum. Dahası zihnimdeki tüm bu bölünmüşlüğe rağmen kalbimde hala yoğunlukla söz sahibi olan ve ona güvenmeye devam etmemi söyleyen kısım, çoktan polisi aradığım için pişman olmuştu bile.

Çünkü ne kadar itiraz edersem edeyim içten içe onunla 48 saate yakın bir süre geçirdiğim için bu durumu polis olmadan tatlıya bağlayabilmeyi istiyordum. Onunla konuşup bana çantamı vermesini ve benim de karşılığında polise hiçbir şey söylemeden onu rahat bırakacağımı dile getirmek var olan seçeneklerimden en baskın olanıydı. Sonucu her ne olursa olsun artık onunla bir geçmişim var sayılırdı ve bana iyi kötü birçok şey yapmıştı. Bir hiç uğruna da olsa yaptıkları o anda benim için özel şeylerdi.

Hayatımı kurtarmış, yapmak zorunda bile değilken benimle öpüşmüş ve dahası her konuda gözü kapalı bir şekilde cömert olmuştu. Ben daha onun nasıl biri olduğunu bile bilmezken -kendisine çaresizce kötü hissettiğimi söylediğimde- o bana destek amaçlı ufak bir sarılma bile armağan etmişti.

Düşününce Jongin konusunda üzüldüğümde bile zihnimde onu aşmamı sağlayan, bana yardım eden birine karşı biraz fazla mı kaba oldum diye sorgulamadan edemiyordum. Üstelik canım şimdi bile bu kadar acırken polisin onu gözümün önünde alıp götürdüğünü gördüğümde çok daha kötü hissedeceğimden de emindim.

Chanyeol hala salonda otururken polislerin artık gelmek üzere olduklarını biliyordum. Verdikleri çoktan dolmak üzereydi. Bu yüzden de yavaşça mutfaktan çıkıp telefonuyla uğraşan koca adamı izledim bir süre.

Şu anda her şeyin yanlış gelmesi normal miydi? Ya da böyle olmaması gerektiğini hissetmem? Kararımdan pişman oluyordum.

Hayal kırıklığım beni kendi içimdeki can yakan duyguların dibine doğru sürüklerken derin bir nefes alıp saçlarımı karıştırdım. Çünkü biliyordum ki eğer bir süre daha ona bakmaya devam edersem ağlamam an meselesi olacaktı.

Ama benim için ağlamaktan daha kötüsü ağlamak istememin sebebinin ne olduğundan emin olamamamdı. Güvenimi sarstığı için mi ağlayacaktım, kandırıldığım için mi? Yoksa beni bu kadar etkilemişken hayal kırıklığına uğratması yüzünden mi? Hatta bir ihtimal –çok büyük bir ihtimal- onu bir daha göremeyecek olmaktan dolayı mı? Cevap neydi emin değildim ama hepsinden bir parça vardı. En çok da kendisine bu kadar alışmışken, onunla arkadaş olma planları yaparken yarı yolda kalmış olmaktı.

"Baekhyun? Daha iyi misin?" Chanyeol'ün başını çevirip beni gördüğünde sorduğu soru üzerine başımı aşağı yukarı salladım. "Senin neyin var böyle? Tansiyonun falan düşmüş olabilir mi? İstersen doktora gidelim. Yüzün çok solgun duruyor." Ayağa kalkıp yanıma gelmesi yetmez gibi bir de ilgiyle elini önce alnıma sonra da yanağıma koyduğunda resmen olduğum yerde titremiştim.

CLEPTOMANIA // CHANBAEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin