==Güneş ==
Gencin gitmesiyle yürümeye başladım gözyaşlarımı durduramıyorum. İsmimi duyunca aniden arkama döndüm o vardı , koşmaya başladım 'bu sefer izin vermicem vermicem' daha hızlı koşmaya başladım.
Nefesim kesilsede durmicam koşuyorum ama hala oto parkın içindeyim bir an burdan çıkmam lazım.
'AAA!!'
Saçımın çekilmesiyle yere düştüm ama hala saçım çekiliyor çeken kişiyi tahmin gerekiyor kim yapabilir ki ondan başka. Kurtulmaya çalışıyorum olmuyor canım yanıyor.
'Seni kaltak nasıl kaçarsın'
Ağzından tükürürcesine. Kafamı sallasamda dahi bırakmıyor .
'Dua et Araf Bey bekliyor yoksa elimden bu kadarıyla kurtulmazsın seni kaltak.'
Saçımı daha çok çekmeye başladı .
' Kalk!'
Diye bağırdı kalkamayınca bu sefer saçımı daha çok çekerek kaldırdı. Zorla asansöre bindirdi yine lanet olsun 23. kata bastı kapi kapanınca.
Kendi kendine mırıldanıyordu ona yakın olduğum için az da olsa bir kaç lafı duydum.
''Araf Bey gibi biri seni niye gelini olarak aldı hala anlamadım. Para..''
Dediği sırada kapı açıldı indiği sırada bana baktı kolumdan çekiştirip aynı lavaboya götürdü.
Kapı açıldı indiği sırada bana baktı kolumdan çekiştirip aynı lavaboya götürdü kapıyı açtı lavaboda kimse yoktu beni ittirdi.
"Hemen şu igrenç olan yüzündeki. Makyajı temizle lanet olası varlık"
Ve çantasindaki makyajı malzemelerinide bırakıp kapının önünde bekledi.
Aynada akan makyajıma baktım az yaptığım halde göz altlarım kara aynada kendime biraz baktıktan sonra onun beni cimciklemesiyle kendime getirmeye çalışıyor fakat bilmiyor ki ruhum daha da kötü oluyor.
Aynalardan genelde uzak dururum çünkü vücudumun her yerinde darp izleri var morluklar.
Makyaj çantasını açıp akan makyajimı sildim. Sildikten sonra aynadan gözümü çektim kendime baktığım an gözlerimdeki karanlık fırtınaları görmek istemiyorum.
Gözümü çektiğimi o gördü hemen beni kolumdan tuttuğu gibi çekti.
"Hade hızlı sonunda senden kurtulacam kalktak."
Hala çekmeye başladı ayaklarım istemesede ona uydurmak zorunda kalıyor. Bir kapının önünde durduk bir bayan yanımıza geldi kısa bir etek biraz daha kısa olsaydı bari hele o beyaz gömleği bir kaç daha dümeni açsaydın giymemiş olurdun.
Galiba sekreter olacak . Allah'ım ben ne diyorum derdim yok gibi başkasına laf atıyorum.
" buyrun birşey mi istediniz?"
alayla gözüme baka baka ben sana cevabını verirdim ama şuan seninle uğraşacak vaktim yok seni sarı çiyan.
"Araf Bey bizi bekliyor."
Dedi ve üstünede kıza omuz atıp
"Çekil !"
Diyip yürüdü. İlk defa onunla aynı fikirde oldum şaşırmadım desem yalan olur onunla hiçbir zaman bir kararda fikirlerimiz uyuşmadı.
O yürümeye başlayınca bende arkasından yürüdüm son kez sarı çiyana baktım sinirle bize baktı ve masasına geçip oturdu.
Kapıya geldiğimizde kapıyı tıkladı ama ses gelmedi daha doğrusu içerden gürültü var sesler yükselmeye başlıyordu o kapıyı açtığı an bir gencin tokat yedi ama gözlerimi tokat yiyen kişiden alamadım çünkü oto parkta gordüğüm kişi.
Onun gözlerinde önce şaşırmışlık sonra sinirli bir hal aldı hemen kafasını tokat atan kişiye çevirdi Araf Bey olacak sanırım.
"Benim bununla ecleneceğimi sakın söyleme asla ben bir sürtükle evlenmem."
Ve lafını esirgemediği gibu bana alayla baktı tabi benim gözlerimde ateş fışkırıyor ve ıslanmaya başladı ne ıslandı mı hayır hayır ıslanamaz ben ağlayamam güçlü durmam gerek elimi gözlerime götürdüm ıslandı evet ağlamışım lanet olsun ki yine ağladım.
O yani annem olan kişi kulağıma yaklaştı alayla
" bir bakışta sürtük olduğunu nasıl anladı. "
Ve hafif sırıtmaya başladı. Biz boyle konuşurken daha doğrusuo konuşur ben istemeden olsa dinlerim o sırada Araf Bey bağırıyordu,
" evet onunla evleneceksin ister sürtük ister sürtük olmasın."
Dedi ama ben sürtük değilim ki dedim tabi bunu ben bile duymazken onlar nasıl duysun , gözyaşlarım hala akıyor.
===BURGAC===
Babamın neden böyle birşey istediğini hala anlamadım
' ister sürtük olsun ister olmasın ' ne yani evleneceğim sürtük olsada önemli değil mi bu nasıl bir evlilik olacak babama tam cevab vereceğim sırada gözüm ona kaydı neden ağlıyor ki sürtük olduğu halde ben gibi biriyle evlenecen gülmen gerekir onun bu haline daha çok sinirli oluyorum.
Gördüğüm saatten beri ağlıyor cidden canımı sıkmaya başladı. İç sesimle daldığım sırada kolumun çekildiğini gördüm çeken kişiye baktığımda babamdı. Beni odadan dışarıya çıkartı.
" baba ben onunla evlenmem tamam illede evleneceksem ben bulayım "
Dedim ama babamın suratında kendinden emin bir tavrı demek ki sözlerim işe yaramadı.
" bak oğlum "
Sesi çok sakin sanki az önce bana bağıran tokat atan kişi değil.
" bu zaten normal bir evlilik olmucak sadece evlen sonra sen neysen devam et, özgürlüğün mü kızların mı neyse ne devam edersin sadece bu kızla evlenmek zorundasın. "
Bu kızda ne var ki bununla evlenmek zorunda oluyorum .
" baba neden bu kız neden başkası değilde bu "
Dedim ama hala sinirliyim .
" onu bilmene gerek yok. "
Tam cevab vereceğim sırada
" içeriye geç imzanı at sonra ne yapiyorsan yap haa yapmicam diyorsan da seni mirasımdan men ederim ."
Öfkeli sözlerini yine kustu.
" nasıl seni mirasımdan men ederim yapamazsın bunu"
Bana alayla bakarak
" görecez" dedi ve odasına doğru gitti ben ise hala orda durup dikildim.
Yapamaz bunu beni beş kuruş bırakamaz ve ben onunla evelenemem.
" babaaa!!"
Seslendim ama beni takmadan gitti. Hızlı adımlarımla ona yetişmeye çalıştım odaya girdiğimde kız evet kız diyorum çünkü ismini dahi bilmediğim biriyle evlenecem cidden saçmalık bu .
" gel otur Güneş 'in yanına nikah başlicak ."
Ben ise babama yalvaran gözlerle bakarken o ise bana kızgın bakışlarını hiç bir zaman eksik etmez. Kızın yani ismini yeni öğrendiğim Gunes'in yanındaki boş sandalyede oturdum cidden ona yaklaşırken bile midem bulanıyor ve ben ise evlenecek miyim aa hayır lanet olsun.
Nihak memuru başlarken sözünü kestim.
" baba nikah hemen böyle olmaz ki tarihini alman lazım resmi iş bu hem bu sürt-" derken babamın kızgın bakışları hissettiğimde lafımı düzelttim " yani Güneş in 18 yaşını geçmiş mi bak bu daha çocuk "
Tabi demez olaydım babam yanlış birşey yapar mı yahut eksik birşey .
" 18 yaşını üç gün önce geçti bakıyorumda çok meraklısın evlenmeye. "
Hafif alaylı bir tebessüm etti. İçimden lanet ettim ben mi hevesliyim .
" baba oyle deg-"
Dediğim sırada babam memura başlaması için başını sağladı be ise cümlemi tamamlamadan başımı önüme döndüm yumruklarımı sıktım lanet bu nikah bitsin yoksa cidden elimden bir kaza çıkacak.
Ben düşüncelere daldığımda memur bey Güneş e bakıp
" cevabını duymadım kızım biraz yüksek sesle"
Diyor du ben ise ona baktığımda başını eğmiş tırnaklarını avucun içine batırıyordu eğer biraz daha batırsa kan akar bence ben ona yardım etmem lazım ona biraz daha yaklaştım kimse sesimi duymasın diye hafif bir ses tonumla
" eğer imzanı atarsan hayatınî cehenneme çeviririm ben hayır diyemem ama sen yapacaksın duydun mu beni sürtük. "
Siniri bir ses tonumla Güneş ise başını kaldırıp bana baktı hafif alaylı mı desem yaksa acıma yada yalvarma mı desem anlamadım çünkü onun gözleride anlamadığım bir bakış vardı. O sırada yeni fark ettiğim bir kadın konuştu herhalde annesi olacak.
" şey memur bey bu kalt-"
Cümleni bitirmeden kocası onu dürtmesiyle lafını tekrardan başladı.
" yani Güneş konuşmuyor hiç konuşmuyor "
Dediği sırada gözlerim istemsizce Güneş in gözlerinin içine baktı oda bana bakıyormuş herhalde tepkimi ölçmek için mi babama dönüp
" baba dilsiz biriyle mi evlenecem cidden aklını kaçırmış olmalısın"
Ayağa kalktım hızla , hızımla sandalye yere düştü. Babama baktığım an ise rahat bir şekilde yerinde oturuyordu.
" Otur yerine!!"
Ben ise hala yumruklarımı sıkıp babama olmaz bakışları atıyordum. Babam anlamış olacak ki tekrardan konuştu.
" konuştuklarımı yapacağımı biliyorsyn Burgac!"
Ona bakmayı kesip burnumdan soludugum gibu masaya yumruk attim herkes şaşkın gözlerle bakarken Güneş ağzını kapattığı gibu ağlamaya başladı elini de sıkıyordu galiba yumruğum eline çarptı. Şimdi acımıştır lanet olsun yada hayır o sürtük herşeyi hak ediyor. Babamı karşıma alacak ne yaptıysa artık. Sinirle sandalyemi düzelttiğim gibi yerime oturdum.
Bu sürtüğün ağlayişina sinir oluyorum durmadan ağlamasına . Kendime hakim olamadan yumruğum çarpan elini aldım mor olduğunu gördüm demek ki narin bir vücudu var o sinirle masanın altında sıktım acımış olmalı ki yüzünü buruşturdu dudaklarını ısırıyordu ve ona sessiz ses tonumla
" ağlamayı kes !" Dedim ve elini biraz daha sıktıktan sonra bıraktım.
Evet doğru bir sürü kızla yattım belki ondan daha beteri ama bunda midem kaldırmıyor iç sesimle konuşurken birinin benim ismimi söylemesiyle kendime geldim memur bey bana cevabı mı soruyordu. Bi babama baktım bi de lanet olası sürtüğe tekrardan babama baktım son defa hala kararı aynı sert bir şekilde
" lanet olsun ki evet" dedim.
İmzalarda atıldıktan sonra babam ve onun ailesi tebrik etmelere başladılar ben ise bir saniye bile durmak istemediğim için hızla odadan çıktım.
Telefonumu cebimden çıkarttıp Rüzgarı aradım.' Bu niye cevab vermiyor. Hangi fahişenin altındaysan ög- ' dediğim sırada telefonum çaldı. Arayan kişi Rüzgardı .
" oğlum niye açmıyon telefonunu "
Cevap vermesini beklemeden
"Şuan hangi kızlaysan ve her ne yapiyorsan bırak bara gel hemen" cevap vermesini beklemeden kapattım . Normalde cevap vermesini beklerim ama şuan kendimde değilim. Zaten tek dostum ,kardeşim o onu küçüklüğümden beri taniyorum o da beni. Böyle konuştuğum zamanlarıda biliyor ki çok sinirli olduğumu ben böyle dalarken kendimi oto parkta buldum arabama yaklaştığım zaman o sürtüğü ilk gördüğüm zaman aklıma geldi. Lanet olsun ki onun bir an masum biri olduğunu sandım meğer sürtüğün daniskasıymış araba atladığım gibu bara sürdüm buraya yakın olduğu için 10 dakika da geldim bide çok hız kullandığım için erken oldu. Arabadan indim beni gördükleri gibi başlarıyla selam verdiler bende anahtarımı onlara fırlattım kendimi de bara attım hemen.
Çünkü bu gece sarhoş olmak istiyorum normalde asla sarhoş olmam ,olmak da istemem ama bugünü anlık da olsa unutmak istiyorum. Bara girdiğimde her zamanki yerimizde Rüzgar vardı ve tabi ki kızlar hemen Rüzgarın olduğu masaya geçtim tabi Rüzgar Bey kızlardan geldiğimi bile fark etmedi bende sinirle bir kızın kolundan tuttuğum gibi diğerleride beni gördüğü gibi hemen masadan kalktılar.
Rüzgar bana dönüp
" hayırdir oğlum bu ne sinir" diyip haififtende tebessüm ediyor bakalım diyeceklerimden sonra da gülecen mi
" evlendim! !" Dedim burnumdan soluyarak. Rüzgarın önündeki bardağını aldığım gibi bir dikişte içtim. O sırada içķilerimiz geldi burası bana ait olduğu için sormadan içkilerimi getirirler. Ben içkiyi bardağıma döktüğüm gibu yine içtim. Rüzgara baktığımda şok olmuş ve bir cümle dahi söylemiyor onu dürttüğümde
" oğlum ne evlenmesi ne ara oldu ,kimle nasıl kız güzel mi bari"
" nefes al az önce babam beni tehdit ederek tanımadığım biriyle""
dedim bardaktaki içkiyi içtikten sonra
" ve sürtük biriyle "
" sürtük mü? ?"
Ben hem ickimi içiyorum hemde bütün olan biteni anlattım. Rüzgar ve yine her zaman ki Rüzgar olaya hep iyi taraftan bakıyor kız güzel, belki seversin , baban yanlış birşey yapmaz vardır birşeyler dedi de dedi , ve Rüzgarın beni tanıyorsa eğer onu sevmiceğimi hiç bir kiza aşık olmuyacağımı bildiği için o cümlesinden pişman olması gerek.===Yazardan ==
Burgac odadan çıktıktan sonra memur bey tebrik ettikten sonra çıktı. Arzu Hanım Güneşi kolundan çekti kulağına
" kayınpederin elini öpsene "
diye sert bir şekilde konuştu. Konuşmasından sonra onu itti Güneş de çaresizlikle Araf Bey'in yani kayınpederin elini öpmek için uzandığında Araf Bey elini başta vermedi fakat o da istemsizcede olsa elini uzattı. Güneş bunu anlamış olacak ki kendini zor tuttu ağlamamak için, elini tuttuktan sonra öpüp alnına koydu. Araf Bey de hemen elini çekti masanın üzerindeki telefonu aldı bir kaç dümeye bastıktan sonra kulağının yanına koydu bi 5 saniye sonra karşı taraf açtı.
"Hasanı odama çağır."
dedi ve hemen kapattı. O sırada da Arzu Hanım ve Doğan Bey kendi aralarında gülüyorlardı sebebi de Gunes'ten kutuldukları için Güneş ise haline ağlmaktan başka birşey yapamaz ki artık evlendi mecburen kaderine razı gelecek. Araf Bey , Arzu Hanım ve Doğan Bey aralarında birşeyler konuşuyorlar. Güneş ise ruhen çöktü, ayakta durmakta zorlandığı için koltuğa bıraktı kendini ve yine her zaman ki gibi gözlerinden yaşlar süzülüyor. Bunlar kendileriyle konuşurken kapı sesi geldi.
"Gel" demesiyle kapı açıldı. Uzun boylu , iri yapılı esmer bir genç girdi.
" Hasan Gunes'i al Burgac'in evine götür. "
"Tabi efendim "
diyip Güneşe doğru yürüdü
"Buyrun hanım efendi "
Dedi ama Güneş in kalkacak hali yok ki ağlamaktan üzülmekten hali kalmadı zor bela kendinde güç bulduğunda ayağa kalktı ama bir an dengesini kaynedince Hasan onu kolundan tutup yürümesine yardım etti.
Diğerleri ise umrunda değillerdi. Güneş odadan çıktıklarında
Araf Bey iş haloldu da anlamadığım birşey var neden zorla istedin evlenmesini yani Burgac Bey oğlum daha iyilerini hak ediyor neden Güneş "
" Doğan sen bu işe karışma yıllardır sana para veriyorum şu iş içinde paranı al kaybol"
Doğan Bey ve Arzu Hanım parayı alıp odadan çıktılar.Sizce Araf Bey ile Güneşin ailesiyle aralarında ne geçti de yıllardır Araf Bey e para veriyor ve neden en son yanına aldı . ????
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acılarla Doğan Aşk
ChickLitSevgiyi hiç tatmayan, aşk nedir bilmeyen. Sevgili , dost , arkadaş kelimelerini dahi anlam veremeyen , konuşamayan ben "GÜNEŞ ". Aşk mı para mı diye sorarsanız parayı seçerim. Aşka inanmam hele ki bir kıza guvenmeyi asla! Asla oyle bir hata yapm...