GÖLGELER✖024

136 5 20
                                    


24 ¥ BEYAZ GÜL

Beynim gözlerimi kapatıyor.

Siyah beyazı karartıyor.

Bir ilahi.

İki beyaz, bir siyahi.



İdrak sıfırın altında,

Ama algı açıkta.



Kıyıya hüzünlü bir kuş vurdu,

Nedense renkler aniden soldu.

O gün dünya kaydı biri için,

Sen onu sevmemişsin.

Hüzünlü bir süreklilik, yaşam kalitesini oldukça düşürürdü. Her ne kadar yaşamın doğasında olan bir normallik gibi gözükse de, bu, biz insanların düzenini hafifçe kaydırıyor. Ne yazık ki bu küçük kaydırma, nice büyük fırtınaların kopmasına araç oluyor.

Böyle zamanlarda neler yaparsınız?

Önlem alır mısınız? Yoksa oldukça soğukkanlı davranıp, ihmalkar olmayı mı seçersiniz? Kimi zaman deli gibi üzülür kendimizi dünyaya kapatırdık. Bazı zamanlarda ise sadece boşverirdik. Lakin hangisini seçersek seçelim, bok gibi hissederdik. Çünkü bu zorlu hisleri çökertecek tek bir, daha güçlü, his yok.

Var olan gücümü öğrenirken ben de böyleydim. Ama Arin'i niyeyse hiç es geçemedim. Yeteneğim; doğa felaketleriydi. Havanın rotası benim hislerimle aynı çizgi içinde ilerliyordu. Bu korkunç bir şey. Senin kırgınlıklarının, mutluluklarının havaya yansıması çok kötü. İnsanlara bu kötülüğü yapmak acizlikten başka bir şey olamaz. Mesela sen mutlusun ama ben kendi bencilliğim yüzünden havayı yüzünü düşürecek hale getiriyorum.

Bu bana yapılan bir canilik!

Gölgeler her bir gün daha bana darbelerini savururken ayakta kalmak, her gün daha da zorlaşıyordu. Savaşın sonunda bitmek istemiyordum. Ben o ince çizgide dengede durmak istiyordum. Düşmek değil.

Ama şanslıydım ki, benim arkamda düşmememe yardım eden bir yardımcım vardı. İyilikler meleği, saf ve oldukça sadık bir dost; Arin Soykıran. Açıkça tabir etmek gerekirse benim için canı pahasına savaşan bir beyaz gölgeydi o.

Gölgeler alemindeki tek beyaz gölge, tek bana yardım ediyordu. Tuhaf değil mi?

"Kurtar beni, beyaz gölge." Dedim, yeterince tükenmiştim. Ellerim morlaşmaya başlamıştı. Aynı anda aralarda dolaşan siyahlıkları da görmüyor değildim. Küçük yıldızcıklar da eklenmeye başlayınca telaşlanmaya başladım. Dakikadan dakikaya nefes ritmim hızlanıyor ve zorlaşıyordu.

Arin'in ince sesini duydum sonra, "Bu kadar kırgın konuşma melez gölge, inanır gibi oluyorum." O şu an benden de aciz gibiydi. Düşünemiyordum. Yanıma gelmemekte ısrarcıydı. Onu bir kelimeyle bu kadar nasıl kırabilmiştim? O sandığımdan daha narin bir kuştu. O hüzünlü ülkesinde, küçük saflıklarıyla yaşıyordu. Ve ben onun bu süregelen tüm düzenini yerlebir etmiştim.

G Ö L G E L E R Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin