1

137 17 6
                                    

Louis Futon - Restless Sea (feat. Opia)

Keyifli okumalar.

***

Gözlerimi açtığımda Taeyong ve Daehyung'un telaşlı bakışlarıyla karşılaştım. Birkaç saniye odaksız bakışlarım etrafı taradı. Kendime geldiğimde uzanmış olduğum koltuktan kalkıp kafenin boydan camlarından karşı caddeye baktım. Yol bomboştu, gitmişti.

"Taehyung, neyin var senin?"

Jaebum'un sesiyle ona baktım."Ne? Yok bir şeyim biraz başım döndü sadece."

"Emin misin?"

Gülümsemeye çalıştım, "Evet Daehyung, iyiyim." Başıma saplanan ağrıyla, yüzümü buruşturarak elimi enseme attım. "Ne kadardır baygınım ben?"

"Yarım saat oldu. Eminsin değil mi iyi olduğuna, hastaneye gidelim mi?"

"Yok. Gerek yok. Saat geç olmuş Taeyong eve geçelim artık."

Taeyong biraz yüzüme bakıp iyi olduğuma emin olduktan sonra Daehyung'a döndü.

"Hyung biz gidiyoruz."

"Birlikte çıkalım geç oldu zaten."

Eve giderken yol boyu gördüğüm o yaratığı düşündüm. Hayal olmadığına emindim. Onu görmüştüm.

Taeyong'a söyleyip, söylememe konusunda emin değildim. Büyük ihtimal inanmazdı ya da hayal gördüğümü düşünürdü.

Eve vardığımızda daha fazla düşünmemeye karar verdim. Yarın hafta sonuydu. Büyük ihtimalle Taeyong ailesini ziyarete giderdi. Ne kadar düşünmemeye çalışsam da bugün yaşadığım olay aklımdan çıkmıyordu. Saatin geç olmasına aldırmadan mutfakta bir şeyler tıkınan arkadaşımın yanına gittim.

Sıkıntılı bir şekilde nefesimi verdim. "Yarın ailenin yanına gidecek misin?"

"Evet annem aradı, geçen hafta gitmediğim için bir düzine fırça attı. Yarın da gitmezsem bu sefer büyük azar yerim."

Dalgın halimi gördüğünde tekrar konuştu. "Taehyung bir şey mi oldu?"

"Bir şey olmadı. Neyse sen tıkınmana bak ben yatıyorum."

Daha fazla düşünmenin bir yararı olmadığı için hemen yatağıma uzandım. Her zaman olduğu gibi bu gece de düşünceler peşimi bırakmıyordu. Sürekli düşünceli olmamın sebebi de varlığımın nedeniydi. Neden yaşıyor olduğumu düşünüyordum. Ailem yoktu. Daha küçücük bebekken bir yetimhanenin kapısına kundağa sarılmış bir şekilde bırakılmıştım. Yetimhanenin 7/24 çalışan kameralarında bile kimin bıraktığı bulunamamıştı. Kimse de görmemişti. Yetimhaneden ayrılalı beş ay oluyordu. Yetimhaneden ayrılır ayrılmaz, yani üniversitenin ilk günü, şans eseri Taeyong ile karşılaşmıştım. Telaş içinde ev arkadaşı arıyordu. Tek başına geçinip kira parasını ödeyemiyordu. Ben de ona ev arkadaşı olabileceğimi söylemiştim. Taeyong'dan başka arkadaşım da yoktu zaten.

Gözüm boşluğa takılırken yine kafede gördüğüm yaratığın görüntüsü gözümün önüne geldi. Etkisinden uzun süre çıkamayacaktım. Uyumak üzere gözlerimi yumdum.

Uyuyana kadar ise beynimde tek bir cümle yankılandı.

"Sen buraya ait değilsin."

***

Uyandığımda öğlen olmuştu. Taeyong çoktan gitmişti. Kahvaltı yaptıktan sonra kafamı dağıtmak için biraz yürüyüş yapmaya karar verdim. Evimizin yakınında bir orman, ormanın içinde uzun bir yürüyüş yolu vardı. Rahat bir şeyler giyerek evden çıktım. Normalde kalabalık olan ormanda haftasonu olmasına rağmen kimse yoktu.

ArethaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin