2

117 20 1
                                    


Miley Cyrus - I'll Always Remember You

Keyifli okumalar.

***

Profesör Abderus'un arkasından yürürken bakışlarım hayretle etrafı tarıyordu. Yürüdüğümüz, oldukça geniş, koridorun duvarlarında her boyutta ve şekilde tablolar vardı. Çizim değil de gerçek gibi duruyordu. Bir tablodaki çizilmiş olan kadınla göz göze geldiğimde tek gözünü kırptı. Olduğum yerde sıçrarken hemen gözlerimi karşıya çevirdim.

Aklımı kaçırmama az kalmıştı.

Koridorun bitiminde karşımızda duran kocaman kapının önünde durduk. Kapı kendiliğinden açıldığında içeri girdik.

Odayı gördüğümde ağzımdan ufak bir 'oha' nidası çıkmasına engel olamadım.

Odanın ortasında dönemeçli bir şekilde uzanan kitaplardan bir kule vardı. Upuzun duvarlar baştan sona kitaplarla kaplıydı. Hayatım boyunca gördüğüm tüm kitapları toplasam bu kadar etmezdi.

"Gel evlat."

Adamın sesiyle ona döndüm. Kitaptan kulenin arkasındaki çalışma masası gibi bir yere oturdu. Oldukça gösterişli bir masaydı. Karşısında ki sandalyeye oturdum.

"Eminim ki şuanda olanları aklın almıyordur." Kafamı salladım.

"Merak etme herşeyi öğreneceksin. Öncelikle annenle babandan bahsetmek istiyorum."

Adamın söylediği şeyle beynimden vurulmuşa döndüm. Onsekiz yıllık hayatımda hiç onları görmemiştim.

Acaba hangisine benzediğimi, yaşıyorlar mıydı, yaşamıyorlar mıydı, beni neden bir yetimhaneye bıraktıklarını düşünmekle sabahlamıştım çoğu zaman.

Merakla adama bakmaya başladım. Halimi görünce şefkatle gülümsedi.

"Baban Seojoon, Kokkinos klanının eski lideriydi. Annen Hyorin, Lefko klanındandı melek gibi bir kadındı. Hep etrafına karşı pozitifti, kötülüğün var olduğuna bile inanmayan biriydi."

Adam anlatırken boğazımda bir düğüm oluşmuştu.

"Herkes mutluydu," derken derin bir nefes aldı. Bundan hoşnut olmadığı belliydi. "Ta ki Seojoon'un yaptığı hataya kadar. Burda yaşayan her türün sınırları var Taehyung. Kim o sınırları ihlal ederse isterse iyi niyetli olsa bile savaşa kadar ilerler. Baban, derslerine çok önem veren biriydi. O sıralar Hyorin ve Seojoon son sınıflardı. Seojoon'un iksir dersi için yapması gereken bir iksir vardı. Görevinin son yılı olduğu için daha bir azimliydi. İksir için tüm malzemeleri bulmuştu fakat bir malzemesi eksikti. Bölgemizde çok nadir bulunan ashes otunu bulması gerekiyordu. Her yeri aramasına rağmen bulamamıştı. Fakat pes etmedi. Cadıların sınırını ihlal etti. Onsekiz yıl önce, sen doğduktan birkaç ay sonra cadılarla Aretha halkı arasında büyük bir savaş oldu. Çok kayıp verdik. Annen ve baban da onlardan biriydi. Canın tehlikedeydi. Cadılar senin peşindeydi. Eğer sen ölürsen barışı kabul edeceklerdi. Tek çareyle seni dünyaya göndermemiz gerekiyordu. Senin ruhun çok güçlüydü Taehyung. Bu liderliği senin de tatman gerekiyordu. Bunu seni ilk kucağıma aldığımda etrafına yaydığın güçlü auradan anlamıştım. Seni göndermemiz için o tarafa sadece Akev geçebilirdi. Seni oraya o götürdü. Güvenliğinden emin olduktan sonra onsekiz yaşına gelmeni bekledik. Yani okula başlama zamanını."

Karşımdaki adam soluksuz anlatırken mimik oynatmıyordum. Hiç tanımadığım görmediğim annemle babam hakkında bilgiler edinmiştim.

"Yani," bakışlarımı bilinçsizce etrafta gezdirdim. "Bugün benim..."

ArethaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin