Josh A - PainKeyifli okumalar.
***
"Taehyung, çok masumsun."
Seokjin'in söylediğiyle ona ters ters baktım.
"Sizce de yetmedi mi? Yetti bence."
Hoseok yanağımı sıktığında hemen kendimi geri çektim. "Kızmış masum çocuk. Tamam tamam daha dalga geçmeyeceğiz. Ama ben seni uyarmıştım Mavroslular oynarken her türlü hileye kalkışırlar diye."
Sadece gözlerimi devirmekle yetindim. Dünkü oynadığımız regioda maalesef ki yenilmiştik. Gerçekten oynarken hiç bir hileden kaçınmıyorlardı. Şu an bile oyun sırasında nasıl olur da Jimin'e kandığımı anlayamıyordum.
Şimdi ise bugünkü dersler bitmiş bahçede oturuyorduk. O sırada elinden eksik olmayan sandviçiyle olduğumuz yere gelen Donghyun'u gördüm.
"Selam beyler, bensiz nasıl bahçede oturursunuz?"
Her kelimesinde yanakları sallanıyordu. Gerçekten çok tatlıydı. Kimse cevap vermediğinde o da takmadan yemeğine devam etti.
"Eee dünkü maç nasıldı? İzleyemedim ben."
"Kaybettik."
Donghyun son lokmasını yerken cevap verdi ."Tüh be." Konuşması bittikten sonra ceketinin iç cebinden başka bir sandviç çıkardı. Üzülmüş görünümü vermeye çalışsa da umrunda olmadığı belliydi.
Hoseok gözleri kocaman olmuş bir halde, "Oha, yavaş Donghyun. Bir nefes al gözünü seveyim. İyice şişmanlayacaksın."
Donghyun onu asla takmadan ağzındaki lokmayla cevap verdi. "Şişman mı? O ne, yeniliyor mu?"
Hoseok konuşmanın anlamsız olacağını kavrayarak sadece başını iki yana sallamakla yetindi.
"Selam."
Namjoon yanımıza geldiğinde Seokjin, inanılmaz bir güçle Hoseok'u oturduğumuz banktan itti.
Boş bıraktığı yere birkaç kere vurup, Namjoon'a şirin şirin gülümseyerek;"Selam, yerini ayırmıştım. Otursana." Namjoon sevgilisine güzel bir gülümsemeyle bakıp yanına oturdu. Seokjin anında Namjoon'un göğsüne tünemişti. Hoseok ise gözlerini devirmiş düştüğü yerden kımıldamayıp rahat bir pozisyonda oturmaya devam etmişti.
"Duydunuz mu? Okulda parti düzenleniyormuş."
"Hayır, duymadık kim düzenliyor." Hoseok sorduğunda Namjoon cevapladı."Profesör düzenliyormuş. Geçen dönemin başında da yapmıştı. Kaynaşma amaçlı sanırım."
"Ne zamanmış bu parti?"
"Dört gün sonra, toplantı salonunda olacak. Tüm okul davetli. Ha bu arada parti maskeli olacakmış. Ona göre hazırlanın."
Parti hakkında konuşmaya devam ederken, gözüm biraz uzağımızda bizim gibi banka oturmuş bana bakan Jimin'e takıldı. Ona baktığımı görünce dudağını pis bir gülümseme kapladı. Kaşlarımı çattığımda göz kırptı ve kafasını yanındaki Jungkook'a çevirdi.
Ben de Taehyung isem bunu ona ödetecektim.
***
Gözlerim son demlerinde uykuya direnirken, yarın ki partiyi düşünüyordum. Burada geçen sekiz günüm inanılmaz olsa da korktuğumun aksine çok daha güzel geçmişti. Gerçekten profesörün dediği gibi buradaki dostluklar güçlüydü. Bu yaşıma kadar yaşamadığım arkadaşlığı sekiz güne sığdırmıştım. Aretha'ya gelmek başta gözüme çok korkutucu görünse de evimde gibi hissediyordum ve artık dünyaya dönme fikri çok uzak geliyordu. Sanırım elime bunun fırsatı geçse bile dönmek istemezdim.