Linkin Park - Castle of GlassKeyifli okumalar.
***
Tüm okul regio alanında toplanmıştı. Geçen iki gün boyunca Hoseok ve Seokjin'le çalışmıştık. Oyunun kurallarını ve nasıl oynandığını bu geçen sürede öğrenmiştim. Oyun iki kişi arasında oynanıyordu.
Eli kazanan on puan alıyordu. Her takım yedi kişilik olduğu için yedi el oynanıyordu.
En çok puanı alan ise kazanıyordu.
Dört takımdan oluştuğumuz için ilk maç Lefko ve Ble arasında olacaktı. Kazanan takımla biz oynayacaktık ve yine hangimiz kazanırsa Mavrosla oynayacaktı.
Takımlarla birlikte oyun alanının bekleme yerindeydik.
Hoseok bana oyun hakkında son konuşmalarını yaparken bize doğru yürüyen Seokjin'i fark ettim.
Bir çocuğun elinden tutmuş gülümseyerek bizim tarafa doğru geliyordu. Hoseok baktığım yere baktığında gülerek ayağa kalkmış, Seokjin'in yanındaki çocukla kucaklamışlardı.
"Namjoon dönmüşsün."
Adının Namjoon olduğunu öğrendiğim çocuk sarılma sırasında Seokjin'le ayrılan ellerini anında birleştirdi. Diğer elini ensesine atarak konuşmaya başladı.
"Biraz geç oldu. Ailemle ilgili sorunlar vardı ama hallettik."
Namjoon konuşurken Seokjin üzüntüyle iç çekmiş başını Namjoon'un omzuna yaslamıştı. O sırada Namjoon beni yeni fark ederek çenesiyle işaret etti.
"Bu kim?"
Hoseok gülerek elini omzuma attı. "Yeni liderimiz."
"Ah Taehyung bu mu?" Namjoon şaşırarak bana baktı. Ardından elini uzattı.
"Ben Namjoon, Mavros klanından, Seokjin'in sevgilisiyim."
Uzattığı elini sıkarak gülümsedim.
"Memnun oldum."
Namjoon bana cevap vereceği sırada anons sesi duyuldu.
"Tüm oyuncular oyun yerlerini alsın."
Bekleme odasındaki herkes ayaklanmaya başlarken Hoseok bana kırmızı bir pelerin uzattı. Ben pelerini alırken o da aynısını giydi.
Etrafıma baktığımda diğer takımların da aynısından fakat farklı renklerini giydiklerini gördüm. Herkes temsil ettiği rengi giyiyordu.
Pelerini üzerime geçirirken Jimin ile gözgöze geldim. Çıkışa doğru yürüyordu. Siyah pelerinle gerçekten harika göründüğünü düşünmeden edememiştim. Yanımdan geçerken küçümseyici bakışlarını atmayı ihmal etmemişti.
Takımlar sırasıyla sahaya çıktıklarında tribünlerden büyük alkış tufanı koptu.
Lefko ve Ble oyuncuları sahanın ortasına giderken Mavros ve bizim takım ise oyuncuların beklemek için oturdukları yere gittik.
Oyun başlamıştı. Her el, iki kişi karşılıklı oynuyordu. Kazanan on puan alıyordu. Kaybeden eleniyordu ve onun yerine takımından başka biri kazananla oynuyordu. Turnuva usülü bir oyundu.
Oyun her ne kadar takım adı altında olsada bireyseldi aslında. Tur bittiğinde en son oynayan Minho'yla Lefko kazanmıştı.
Lefko takımıyla biz oynayacaktık.
"Kazanan Lefko takımı, tebrik ederim. Ble takımı iyi işti sizi de tebrik ediyorum. Şimdiki tur Lefko ve Kokkinos arasında olacak."
İçimden sürekli 'heyecan yapmamam gerek, odaklanmalıyım' diye geçiriyordum.Biz kenarda beklerken ilk oyunu başlattılar. İlk el Mark ve Minho arasındaydı. Çekişmeli geçen dakikalardan sonra eli Minho kazanmıştı.
Birdahaki eli Hoseok'un güzel oyunculuğuyla biz almıştık. Şimdilik başa baş gidiyorduk. Üç el daha oynadıktan sonra skor 3-2 ile bizdeydi.
Bu sefer Seokjin oyuna girmişti ve karşısında Hyunwoo oynuyordu. Serbet bırakılan regio ordan oraya uçuyor, Seokjin ve Hyunwoo ise birbirlerini alt etmeye çalışarak onu yakalamaya çalışıyorlardı. En sonunda Hyunwoo regioyu yakalamayı başarıp kendine en yakın halkadan geçirdi. Eli Lefko kazanmıştı.
Sonra ki el için tam bir adım öne geçmiştim ki Woozi önüme geçerek oyuna girdi. Hyunwoo ve Woozi arasındaki oyundan da Woozi galip gelmişti. Bu çocuk boyundan büyük işler de başarabiliyordu.
Woozi sayesinde Lefko takımını yenmiştik. Bu eli Mavros takımıyla oynayacaktık. Bu sefer ilk oyunu oynamak için ben çıktım.
Karşıma koyu kahverengi saçlı bir çocuk geldi. Profesör, "Taehyung ve Jungkook ilk oyunu oynamak için karşı karşıya. Yerlerinizi alın. Başlayabilirsiniz."
Regio serbest bırakıldıktan sonra aynı anda fırladık. Karşımdaki gerçekten çok hırslı birine benziyordu.
Ordan oraya fırlayan regioya odaklanmak zordu. En sonunda topun nereye kaçtığını gördüğümde, o tarafa doğru hareket etmeye başladım. Jungkook'un tam arkamda olduğunu hissedebiliyordum.
Tam elimi uzatacağım sırada Jungkook beni tüm gücüyle yana savurdu. Düşeceğim sırada son anda dengemi sağlayabildim. Başımı kaldırdığımda Jungkook'un regioyu yakalamak üzere olduğunu gördüm.
Son şansımı deneyerek tüm gücümle regioya doğru hareketlendim. Yaklaştığımda neyse ki Jungkook daha yakalayamamıştı.
Jungkook oraya yaklaştığımı fark ettiğinde tekrar beni itmeye kalktı fakat bu sefer son anda darbesinden kurtulabilmiştim. Bu çocuk şiddet istiyordu. Pekala.
Bu sefer süpürgemi topun peşinde olan Jungkook'a yönelttim. Şimdi regioya odaklandığı için yaklaştığımı fark etmedi.
Onu tüm gücümle ittiğimde dengesini kaybedip düştü. Üzgünüm Jungkook, sen istedin.
Küçük bir kovalamacadan sonra regioyu yakalayıp halkaya geçirdim.
Sahaya indiğimde Jungkook'un kötü bakışlarıyla karşılaştım. Çok umursadığım söylenemezdi.
Yeni oyun başladığında Jungkook elendiği için yerine Yoongi gelecekti. Birkaç adım öne atmıştı ki Jimin onu durdurup oyuna girdi.
Profesör oyunu başlattığında hızlı bir giriş yapmıştık. Regionun arkasında sürekli aynı hizada gidiyorduk. Ben tam öne geçeceğim sırada o benim önüme geçiyor, o öne geçeceği sırada ise ben engelliyordum. Tekrar öne doğru hamle yapacaktım ki sesini duydum.
"Çok mu istiyorsun kazanmayı?"
Bir kaç saniye suratına düz düz baktıktan sonra cevap verdim.
"Evet?"
Süpürgesini durdurdu ve, "Pekala, kazan o zaman."
Dediğini algılamak için kendime birkaç saniye verdim. Ona baktığımda hala süpürgesini durdurmuş bana baktığını gördüm. Daha fazla kendime düşünme hakkı vermeden süpürgemi regioya doğru hızla hareket ettirdim. Elimi uzettığımda sağ tarafımdan aldığım güçlü darbeyle kendimi yerde buldum.
Yukarı baktığımda Jimin'i regioyu halkadan geçirirken gördüm. Oyunu bitirdikten sonra aşağı indi ve yanımdan geçerken, bana yukardan bir bakış atıp, "Salak." dedi ve gitti. Sanırım haklıydı.
Salaktım.
O ise tam bir şerefsiz.
***
Ya şu oyun kısmını yazarken o kadar zorlanıyorum ki şemwnoağaşama en kolay şekilde açıklamaya çalıştım umarım olmuştur.
Nasıl gidiyor? İyi mi yoksa kötü mü? Fantastik bir kurgu yazıyorum ve tek istediğim şey bunu batırmadan bitirmek. Olay örgüsüne eklememi istediğiniz bir şey var mı? Varsa lütfen benimle paylaşın. Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. Şimdiden yorumlarınız ve okuduğunuz için teşekkürleeerrr.