Uçurum

2.7K 145 132
                                    

Korkak dudaklara sahiptin. Ama hep öpmek isterdin.

/
Başlarda sinirli çıkan sesi cümlesinin sonuna doğru yumuşamıştı. Kalbim hızlı atıyordu. Kesinlikle şu an olan yakınlıkla alakalı değildi. Tamamen bağırmasıyla alakalı. Ya da kendimi kandırıyordum. Bilmiyorum.

Yoongi belki bilerek belki de bilmeyerek bana daha çok yaklaştı. Yeni kestirdiği saçları artık onu rahatsız etmiyordu, maviye boyatmış ve fön çektirmişti. Her zamanki gibi nefes kesici görünüyordu. Gözleri dudaklarıma kayıyordu. Elini belimde hissettiğimde titrememe engel olamadım. Hafif aralanmış dudaklarına bakmamak için kendimle savaşıyordum adeta. Dudaklarımız gittikçe birbirine yaklaşıyordu. Gözlerimi kapadım. Ne olursa olsun kafasında olduğumu söyleyebilirim. Ama yaklaşık bir dakika boyunca hiçbir şey olmadı. Gözlerimi açtığımda bana muzipçe baktoğını gördüm.

"Ne o çirkin şey, üzüldün sanki." dedi ve kıkırdayarak benden uzaklaştı. Bizim ayrılmamızı bekliyormuşçasına kapı çaldı. Kapıyı Yoongi açtı.

Sinir olmuştum ama olacağınındüşündüğüm şey olmadığı için de sevinmiştim. Aynı evin içinde tuhaf bir durumumuz olurdu yoksa.

İçeri giren anneme kaydı gözlerim. Sadece Yoongi'ye bakıyordu, yüzündeki ifadeyi anlayamıyordum. Bir şeyleri özlediği zaman gülümsemesi hep buruklaşırdı. Yine burukça gülümsedi

"Merhaba oğlum."

Yoongi de anneme bakmaya başlamıştı. Ben utancımdan Yoongi'ye bakamazken kafasını bana çevirdi. Dudaklarımda olan parmaklarımı farketmemle hemen geri çekmiştim bu hareketime karşı tekrar güldü ve anneme döndü. Bu çocuk bugün ne güzel gülüyor böyle.

"Merhaba efendim."

Annem Yoongi ile selamlaştıktan sonra bana döndü gözlerimin içine bakarak kocaman gülümsedi ben de zaman kaybetmeden hızla yanına gidip kollarımı boynuna sardım. Uzun süre boyunca sarıldık, kokusunu kendime hapsetmek istiyordum. Annem saçlarıma bir öpücük bırakıp benden uzaklaştı. Yoongi ifadesiz gözlerle annemi izliyordu. Maskesi vardı yine, tek bir maske kullanıyordu o da yeni tanıştıklarına karşı. Bana da ilgisini göstermemişti ilk başlarda. Ama biliyorum, annemi sevecekti.

Salona girdiğimde annem ve Yoongi koltukta karşı karşıya oturmuş sohbet ediyorlardı. İkisi de gülüyordu ve ikisinin de gülerken diş etleri görünüyordu. Karşımdaki görüntüyü kıskanmıştım, fazla güzeldiler. Onlara bakarken ayağımda hissettiğim şeye baktım, dilini çıkartmış kuyruğunu sallayan bir köpek. Acıkmış olmalıydı yemeğini kaseye döktükten sonra mutfağa geçtim ve annemleri mutfağa çağırdım. Yoongi büyük bir iştahla yemekleri yerken annem çok da bir şey yemiyordu. Ben ise her zamanki gibiydim. Masada sohbet ediyor ve gülüşerek yemek yiyorduk. Bir süre sonra annemin yüzü düştü. Ne oldu diye düşünemeden annem konuştu.

"Oğluma benziyorsun, Yoongi."

Ve masaya düşen bir damla gözyaşı. Yoongi duyduğu şey ile kaşlarını çattı ve çatalını sert bir şekilde tabağa bıraktıktan sonra ayağa kalktı. Ben ve annem şaşkın gözlerle ona bakarken o çoktan odadan çıkmış ve kapıyı sertçe arkadından çekmişti.

"Anne sonuçta.. hepimiz Koreliyiz birbirimize benzememiz normal."
(Evet evet biliyorum Taylandlı)

Yoongi'den

Hayır yani amına koyayım, nasıl anlayabilir?

Ben bile aynaya baktığımda bu kim diyorum, kadın, sen nasıl beni oğluna benzetebilirsin?

black ° taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin