Yardım

3K 168 71
                                    

Kokusuna alıştığınız bir insanı unutamazsınız. Aranıza mesafeler ya da ayrılıklar girebilir. Yüzünü unutmuş olabilirsiniz, sesini de...
Ama kokusunu unutamazsınız.

1 AY SONRA

Lalisa'dan

Ve güneş doğdu. Yine boş hissediyorum. Yine yanlış dolabı açtım elbiselerimi almak için. Yine aynaya baktığımda elim kolyeme gitti, dudaklarıma gitti. Ve yine anılarımızı hatırladıkça gözümden hiç eksilmeyen o tuzlu yaş düştü. Canım yanıyordu her anı hatırlayışımda içimde bir parça daha kopuyordu. Yarım kalmıştık biz, hayatın en acı noktası.

Ama anlamıyordum, neden bıraktı, nasıl bırakabildi? Beni gerçekten sevmiyor muydu?

Eğer gerçekten sevseydi benim için dayanırdı. Benim için güçlü kalırdı, beni bırakmazdı. Ama bunlara inanmak istemiyorum. Beni sevdiğini unutmamak istiyorum. Son günlerdeki her olay, bunun tersini gösterse de.

Tam bir bencil, bencil insanlardan nefret ediyorum. Şımarığın teki, yüzsüz herif. Şımarıklığından, yüzsüzlüğünden, saçlarından... Kalp dudaklarından... Nefret ediyorum. Ben onu sevmiyorum ve...

Çok kötü bir yalancıyım.

Vücudunun her hücresine kadar ona aşığım. Ama artık yeter, onu hatırlayarak kendimi öldürmeyeceğim. O gidebilecek kadar güçsüzse, ben de ayakta durabilecek kadar güçlü olmalıyım. Hayatımın %92'i onunla doluydu evet ama ben de %2'lik kısımla idare edeceğim. İşe Taehyung'un dolabındaki bir kaç ya da bir çok kıyafeti alıp gerisini bağışlamakla başlayabilirim.

Kendime kalacakları seçtikten sonra bağışalayacak bir şey kalmadığını görünce bu işten vazgeçtim. Kendi dolabımdaki tüm siyah tişörtleri bir çöp poşetine doldurdum. Şimdi alışverişe çıkıp kendime 'beyaz' bir şeyler alma vakti. Ama önce dışarıya çıkabileceğim bir şeyler giymeliyim. Taehyung'un siyah düz tişörtü, siyah pantolonum, pantolon askılarım ve siyah botlarım. Sanırım beyaz şeyler almaktan vazgeçmeliyim. Buldum, bundan sonra hep siyah giyineceğim. Bu yüzden siyah eşyalarımın olduğu çöp torbasını yere boşaltıp içine tüm siyah olmayan kıyafetlerimi doldurdum. Şimdi daha iyi hissediyordum.

Alışveriş yapmama gerek kalmamıştı. Siyah eşyalarım zaten yeteri kadar çoktu. Hazırlanmış olmamın bahanesiyle kulaklıklarımı da alıp dışarıya çıktım. Hafif yağan yağmur kısa kollu tişört sayesinde kollarıma değip ürpertse de pek umrumda değildi. Tae ile geldiğimiz kafeye gelip her zamanki masamıza oturacaktım ki, bir çift çoktan oturmuş. Oraya oturmayacaksam burada olmanın bir anlamı yok düşüncesiyle kafeden çıktım.

Yağmur gittikçe hızlanıyordu. Sokakların arasında ayaklarım beni nereye götürürse götürsün diyerek dolaşmaya başladım. Tae'nin evinin önüne gelmiştim. Cebimi yokladığımda kendi anahtarlarımın yanında takılı olan Taehyung'un anahtarının yanımda olduğunu fark ettim. Tereddütte kalmıştım. Eve girmeli miyim? Aklıma kapının üzerinde yazan yazı geldi, buruk bir tebessüm ettim. ' Saat öğleni geçmediyse lütfen zile basmayınız, uykumdan zil sesiyle uyanmayı sevmem.' Korkuyordum bir yandan da, yüzleşeceklerimden. Ağlamak istemiyordum ama eve baktıkça gözlerim doluyordu ve hava da iyice kararmıştı.

Bir kaç ses duymuştum ve dinlediğim müzikten farklı bir sesti. Sanki birisi adımı söylüyordu. Kulaklığın tekini çıkartıp etrafıma bakındım. Bir şey göremeyip yolumu değiştirdim, ilerleyecekken tekrar o sesi duydum.
'Lütfen bana yardım et, sokak lambasının oradayım.' Uzaktaki sokak lambasına baktım, lambanın cılız ışığı; yerde oturmuş lambaya yaslanan, saçları ıslak çocuğu görmeme yardımcı olmuştu.

black ° taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin