Mafyanın Miniminiminnoş Hizmetçisi

Bölüm 1

"Eğer bir bardak daha kırarsan seni köyüne geri yollarım. Beni anladın mı?"

  Patronun azarlaması eşliğinde başımı yere eğdim ve porselen kırıklarını toplamaya başladım. Yine o iğrenç köyden bahsetmişti işte. Zaten birlikte çalıştığım diğer garsonlar köyden kaçtığım için benimle alay ediyordu.

  O bok deliğinden ve içindeki tüm insanlardan nefret ediyordum. Neden mi? Çünkü babam beni bir toprak parçası karşılığında köyün ağasının oğluna satmıştı. Beni beni, miniminiminnoş Can Sungur'u.

  Ben bunun altında kalır mıyım? Düğünden önceki gece pılımı pırtımı toplayıp İstanbul'a kaçmıştım. Bu bir ay önceydi. O zamandan beri bu kafede çalışıyor ve burada yaşıyordum. Patronumun karısı, Aybike Hanım, beni sokakta bulup eşine bana yardım etmesi için yalvarmıştı. Patronum huysuzdu ama burası benim ekmek teknemdi.

  Kapının açılma sesi ile kafamı kaldırdım. Wow, diye düşündüm. Nesnel Wow. İçeri giren adam kıvırcık saçlı, yakışıklı ve kaslıydı. Zenginliğinin kokusunu buradan alabiliyordum.

  Kırıkları hızla çöpe atıp siparişleri almak için kaslı çocuğa ve arkadaşına doğru yürüdüm.

"M-merhaba. Siparişinizi alabilir miyim?" Yakışıklılığı ve kaslılığı karşısında kekelemiştim.

"Bir sütlü ve bir sade kahve." dedi kaslının yanında oturan turuncu saçlı.

Siparişlerini hazırlamak için arkamı döndüğüm anda...

ŞLAK!

Kaslı, popoma bir şaplak atmıştı. Bunun yanlış olduğunu biliyordum lakin hoşuma gitmişti. Feministim bozulur muydu? Karşılık vermeli miydim?

Bir şey yapmamaya karar verip kahvelerini getirdim.

Bugünkü işlerimin bitmesine yarım saat kala, patronumun verdiği emirle çöpleri çöp konteynerine atmak için arka sokağa çıktım. Karanlık sokağın her zamanki gibi tenha olmasını bekliyordum.

Gördüklerim karşısında nutkum tutulmuştu. Bir adam karşısındaki kişiye silah doğrultmuştu. Attığım çığlıkla silahın patlaması bir oldu. Elimdeki poşetleri yere düşürdüm ve birden tüm kafalar bana doğru çevrildi.

Erkeksilik ve testosteron kokan bir ses "Harika! Kurtulmamız gereken biri daha." deyip silahı bana doğrulttu.