Olimpos Canavarı 1: Lanetin Tarihi

Kabus

Karanlık, ıssız bir tünelde gözlerini açtı Percy.Zar zor soluk alıp vererek ayağa kalktı.Etrafına bir göz attı.Burası ona oldukça tanıdık gelmişti.

''Hey, kimse var mı?''

Sesinin yankısını dinledi bir süre.Tam tekrar bağıracakken bir hırıltı geldi kulağına.Sanki birisi fısıldıyordu, ancak bu fısıltılara bir anlam vermek mümkün değildi.Hemen Dalgakıran'ına kaydı eli.

''Kimsen ortaya çık!''

Fısıltılar kesildi.Ancak hemen ardından bir yaratık sesi duyuldu:

''Ben, Percy Jackson, senin kabusunum.Sana ölüm olmaya geldim ve sana verilen canı almaya.''

O anda bir el tarafından dürtülerek bu kabusundan uyandı Percy.

''Perc, tatlım.Hadi uyan, sana bir telefon var.''

Esnedi, biraz kendine gelmeye çalıştı ve telefonu açtı:

''Alo?''

''Ah Percy, gerçekten çok kötü bir kabus gördüm bugün!''

Percy alaycı bir tavırla şaşırmış gibi yaptı:

''Aa, tesadüfe bak, ben de bir kabus gördüm, ve biliyor musun, büyük ihtimalle aynı kabusu gördük, ne garip!''

''Dalga geçmez misin lütfen?''

''Ama Annie, biz her gün kabus görüyoruz!''

''Ama bu sefer ki farklıydı!''

''Nasıl yani?''

''Yani, gerçekmiş gibiydi.Sanki yaşanıyormuş gibi.Ve düşünsene, ikimiz de aynı kabusu görmüşüz.Sence de bir gariplik yok mu?''

''Buluşalım mı?''

''Hemen şimdi, her zamanki çay bahçesinde?''

''Olur.''

Telefonu kapattığı gibi kendini gardıroba atıp giyinmeye başladı.Her zamanki tişört, kot pantolon...Saniyeler içinde hazır olmuştu.Annesini öpüp kahvaltı yapmadan evden çıktı.Çay bahçesine gittiğinde Annabeth'i oturmuş bekler bir halde buldu.

''Hızına hayranım Annie.''

O ise gayet ciddi bir tavırla konuştu:

''Percy, ben biraz düşündüm de, sence o gördüğümüz yer, Tartarus olabilir mi?''

Bu kelimeyi duymak bile Percy'nin kanını dondurmaya yetmişti.Çünkü Annabeth'le ikisinin bu yer hakkında pek de iyi sayılamayacak anıları gelmişti aklına.

''Şey, bilmem.Sence, olabilir mi?''

''Yüksek bir ihtimal.Ve eğer orası Tartarus ise...''

Bir anda sustu Annabeth.Uzun süre ikisi de konuşmadılar.Sessizliği bozan Percy oldu:

''Yani diyorsun ki, Tartarus'ta bizi öldürmek isteyen küçük bir dostumuz var, ha?''