İhanet, tüm benliğini yok ediyor, zaman varlığını hissettirmiyordu artık. Kaybettiği duygularını bir çırpınıştır ki arıyor fakat bulamıyordu. İşte tam o gece hissetmişti iliklerine kadar ihaneti.
Esaret altına alınan duyguları, boşa harcanan ömrüydü...
💫 Herkese merhaba. Yeni bir kurgu ile karşınızdayım. Bildiğiniz üzere şu an yazmakta olduğum bir kitap var ve şu zamana kadar ikinci bir kitabı düşünmüyordum. Daha sonra aklımda olan ve beni heyecanlandıran bir kurgu düşündüm ve yazmaya başladım. Açıkçası bu hikayemle fazla ilgilenemeyeceğim. Kesinlikle bu söylediğim hikayeyi önemsemediğim anlamına gelmez. Sadece iki hikayeyi bir arada götürmekte zorluk çekebileceğimi düşünüyorum. Bu hikayeyin başrolünde olan isim benim için oldukça değerli birisi. O her ne kadarda bilmesede, bu benim için oldukça önemliydi. Herşeyden önce 'hayırlısı' olmasını diliyorum. Haydi başlayalım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Yalnızlığın kolları."
1.BÖLÜM: "YALNIZLIĞIN KOLLARI"
Bir yangın yeri misali kıvranıyordu gökyüzü. Şafak sökmüş, etraf aydınlanmıştı. Genç kadın bu gecede sabahlamıştı. Bazen öyle geceler oluyordu ki, nefesi kesiliyordu genç kadının. Kaderine binlerce kez lanet ediyordu. Oturduğu yerde birkaç kez kıpırdandı. Üşüyen ellerini umursamadan biraz daha yaklaştı balkon mermerine. Evet, sabaha kadar balkonda oturmuş ve öylece gökyüzünü izlemişti. Bir süre sonra aklına ilk evleneceğini öğrendiği gün geldi. Oysa ne çok sevinmişti evleneceğine. Kendini bildi bileli aşıktı Demir'e. O Malatyadaki tüm kızların gözdesiydi bir aralar. Upuzun boyu, orman yeşili gözleri ve yakıcı teniyle göz kamaştırıcıydı. Demir ve ailesi Malatya'nın en büyük konağında yaşıyorlardı. Her genç kız, o konağa gelin olarak girmek isterdi.
Demir, oldukça çevresi olan gece hayatını seven biriydi. Her gece o bar senin bu bar benim dolaşır, sabahlara kadar eğlenirdi. Kenan bey bu durumun farkına vardığı an bir çözüm yolu aramaya başladı. Nihayetinde aklına gelen tek çözüm yolu Demir'in evlenmesiydi. Evlilik ağır bir sorumluluktu fakat öyle herkesle olacak bir iş değildi. Demirin eşi olacak kadın güvenilir, sadık ve aileye yakışır olmalıydı. Kenan bey tez vakitte yakınlarına haber saldı. Saf, masum ve temiz birini arıyordu. Kenanı battığı bu bataklıktan çıkarabilecek, en önemliside onu sadık bir adam haline getirebilecek birini istiyordu. Bir süre aramaya devam etti fakat artık devir değişmişti. Etrafta temiz ve masum genç bir kız kalmamıştı. Tam pes edeceği sırada şoförü Yahya'ya rastladı. Yahya ona yeğeni Fatmagül'den bahsetti. Fatmagül'ün ailesinin bir trafik kazası vesilesiyle vefat ettiğini, artık onlarda yaşadığını söyledi. Birkaç hafta sonra Fatmagül ve Kenan bey arasında bir görüşme ayarlandı. Kenan bey durumu ve yapılması gerekeni anlattı. Fatmagül önceleri biraz tereddüt etsede bunu istiyordu. 'Zamanla oda sever' diye düşündü. Sorunda oradaydı zaten. Sadece düşündü çünkü öyle olmadı. Evlendikleri günün gecesi Demir Istanbul'a gitti. Daha gerçek anlamda kârı koca bile olamadan gitmişti. Kenan bey bu durumu bir süreliğine göz ardı etsede içten içe sinirleniyordu. Kenan bey bu evliliği açıkladığında Demir küplere binmişti. Daha sonra Kenan bey, eğer kabul etmesse tüm maddi imkanlarını sonlandıracağını ve şirketle ilişkisinin kesileceğini söyledi. Demir için para her zaman birinci sıradaydı. Parasız asla yapamayacağını biliyordu ve bu yüzden kabullenmişti.