Bölüm 4

6 1 0
                                    

Sabah erkenden kalktım. Mutfağa geçtim ve kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Kapı çaldı, siparişlerim gelmişti. Sonra Duru'yu merdivenlerden inerken gördüm,yeni uyandığı çok belliydi.
-kusura bakma uyuya kalmışım.
-sorun değil canım ben hallettim.
-yardım edilecek bişey kaldı mı?
-hayır, sen meleği uyandır yeter
-tamam
       Tam o sırada melek yanımıza geldi  ve kahvaltı masasına oturduk. Birlikte kahvaltımızı yaptık. Öğleden sonra Saliha abla gelecekti ve evin temizliği başlayacaktı. Bizde bugünü efegille beraber geçirecektik. Sömestır tatilini doya doya geçirmek istiyorduk. Hemen kalkıp üstlerimizi giydik. Çok geçmeden Saliha abla geldi ve temizlik için bizim evden çıkmamızı bekliyordu. Telefonum çaldı. Arayan efeyi. 5-10 dakikaya burda olacaklarını söyledi. Hemen kızların yanına gidip hazır olup olmadıklarını sordum. İkisinde hazırdı. Daha sonra aşağı indik. Efegil gelmişti.
-Günaydın kızlar
-Günaydın
- Eee! Napıyoruz bugün?
-Bilmem size sormalı
-Pekala o zaman beni takip edin.
     Efe yerinde duramıyordu. Arabaya bindim. Efe, berkcan ve Orkunu bende kızları aldım ve onu takip etmeye başladım. Efe bizi festival alanına götürdü. Arabaya uygun park yeri bulmakta zorlandım. Her yer tıkış tıkıştı arabaların çoğu kaldırımları da işgal etmişti. Sonunda bir yer buldum ve arabayı park ettim. Arabadan indiğimizde üçünde karşımızda durmuş bize bakıyordu. Hemen yanlarına gittik ve festival alanının içine doğru yürüdük. Duru, orkun, melek ve berkcan arkamızdan yürüyordu. Efeyle bende önden yürümeye başladık. Her yer rengarenkti, bir sürü çadırlardan oluşmuş festival alanı insanlarla dolup taşmıştı. Dükkanlarda müşterilerle ilgilenen satıcılar adeta kan ter içinde kalmıştı. Herkesin yüzü gülüyordu. Duru yanıma geldi ve:
-Abla biz biraz etrafta dolaşacağız. 1-2 saat sonra tekrar buluşuruz olur mu?
-Tamam canım görüşürüz.
       Ardından onlardan ayrıldık. Efe yüzüme bakıp sırıtmaya başladı. Sonra birden kendimi ona karşı gülümserken buldum. Efe :
-kaldık yine baş başa nereye gitmek istersin prenses? dedi.
-Hmm... Bi düşüneyim.
       Demeye kalmadan beni kolumdan çekti ve bir dükkanın içine girdik. Dükkanda rengarenk doğal taşlar vardı. Ağzım açık kaldı. Efe bana bakıp gülmeye devam ediyordu. Dağa taşları çok seviyordum bunu oda biliyordu. Hemen dükkanın içinde dolaşıp bütün taşları inceledim. Elime beğendiğim birkaç doğal taşlı kolye ve bilekliği alıp yanına gittim.
-Sence hangisi daha güzel? diye sordum.
       Elini mor renkli bir ametistli kolyeye götürdü ve bana doğru uzattı. Gerçekten çok güzel bir rengi vardı. Sonra:
-Baş ağrısına iyi gelir, senin migreni var. Stresi ve negatif enerjiyi alır, bazen çok panik yapabiliyorsun. dedi.
- Se...sen taşlarla ilgili bu kadar çok şeyi nerden biliyorsun?
      Sonra bana dönüp " cidden buna mı takıldın" der gibi bir bakış attı. Aslında taşlarla ilgili söylediklerine mi yoksa benimle ilgili söylediklerine mi bu kadar takıldım bende anlayamadım. Sonrada:
-Birinin yanında bu kadar çok kalırsan be onu gerçekten önemsiyorsan öğrenirsin. Ya huyundan, ya suyundan. dedi.
       Sonra ben kasaya yöneldim ve kolyeyi uzattım. İşim bittiğinde efenin yanına gittim ve efe :
-Sen çık benim bir işim var, halledip geliyorum. dedi.
      Aslında biraz pişman olmuştum dediklerimden dolayı. Onu biraz üzmüş gibi hissettim. Sonra gülümseyerek yanıma geldi.
-Teşekkürler beni buraya getirdiğin için, dedim.
-Hadi biraz daha gezelim ve sonra çocuklarla buluşuruz. dedi.
    Dükkanların önünden teker teker geçtik bazılarına girdik, bazılarına dışarıdan baktık. Sonra Duru aradı ve arabaların yanında bizi beklediklerini söyledi. Çok geçmeden yanlarına gittik. Hepsi çok yorgun görünüyordu. Yarın kahvaltıda buluşmak için sözleştik ve hepimiz evlerimize dağıldık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 16, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BEKLENMEDİK YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin