☜ Bölüm〈1〉Gidiyoruz ≧0≦ ☞

1K 7 0
                                    

Bölüm şarkısı→ EXO-Thunder

“Ya, Sultan! Değerli poponu kaldır ve Keybi’yi kafesine koy. Ve sen Sıla, bavulun, bavulunu aşağıya indir!”

 Sıla ve Sultan, uçaklarına yetişmeleri için 1 saat kalmasına rağmen hala oturup, sabah programlarını izliyorlardı. Yaklaşık 1 saat sonra uçakta olacaklardı ve tahmince 7 saat sonrasında ise Kore’ye iniş yapmış olacaklardı. Ama şunların yaptıklarına da bakın hele! Üç kişiden sadece Seray her şeyini hazırlamış ve dinç bir ruh halindeydi.

 Sultan, yavaşça yerinden kalktı ve bir gözünü televizyona bir gözünü de Keybi'de tutuyordu. Yavaşça Keybi'yi kaldırdı ve kafesine koydu. Kafesini kapağını çarptı ve magazin programından bir saniye bile geç kalmamak için koşarak kanepeye atladı. Bu kızların Kore'ye gittiğini düşünebilir misiniz? Onlar düşündüler ve başardılar. Pekâlâ, yani uçak biletleri var ama hala Türkiye’deler. 

"Kore'ye gidince tecavüze uğramasak bari. Son günlerde çokça artmış." Sıla, bir yandan Nutella'lı ekmeğini yiyor, bir yandan televizyona bakıyor bir yandan da tecavüz korkusunu dile getiriyordu. 

"Sana kim tecavüz eder?" Seray, Sıla’nın bavulunu getirmeyeceğini anlamıştı. Bu yüzdende Sıla'nın Hello Kity'li bavulunu kendisi getirmeye karar vermişti. Sıla başını Seray'a çevirdi. "Gözü olan herkes!" 

Bu konuşmaların arasında kalan Sultan, Sıla'nın son cümlesiyle krizlere girmişti. Birden gülmesini kesti ve gözünü saate dikti. Sadece 45 dakika kalmıştı. Sıla'yı çimdikledi ve ayağa kalkıp ayakkabılarını giydi. "Bu kadar az vaktimiz olduğunu bilmiyordum." 

Seray gözlerini devirdi ve sinirli adımlarla Sıla'nın önüne dikildi. Magazin programını göremeyen Sıla, başını Seray'ın bedeninin sağından uzattı. Şimdi görüyordu. Ancak bunu fark eden Seray, bedenini sağa yatırdı. Bu hamlenin üzerine Sıla şimdide kafasını sola uzattı. Yine izleyebiliyordu. 

Seray, bundan kaçış olmayacağını anladı ve televizyonu kapattı. Sıla, ıkınarak televizyon kumandasını aldı ve televizyonu yeniden açtı. Seray yine televizyonu kapattı ve Sıla yine televizyonu açtı. 

Bir yandan kahkahalar atıyorlardı bir yandan da birbirlerine sövüyordular. Onların mutlu haline karşılık Sultan hiçte mutlu değildi. Kardeşinin istediği üniversiteyi kazanamayıp, kendisinin kazanması onu yeterince üzmüştü. Şimdi ne mi oluyordu? Sultan ve kardeşi Ege, aynı üniversitenin hayalini kuruyordu. Ancak Sultan üniversiteyi kazanıp Ege kazanamamıştı. Sultan, kardeşini arkada bıraktığını hissediyordu.

Tam o sırada Sultan’ın cebi titredi. Ve bir ses duyuldu... "Mesaj var, mesaj var." Sultan telefonunu çıkardı ve kardeşinden gelen mesajı okumaya başladı.

"Benim için üzülme. Daha fazla çalışması gereken bendim. Eğer çalışmassam başaramam değil mi? Orada mutlu ol xx. -Ege."

Bu mesaj, ona azda olsa cesaret vermişti. Nede olsa suçlu hissettiği kişi ona değil kendisinde suç arıyordu. "Bana kızmadığın için teşekkürler. Orada mutlu olacağım xx. -Sultan"

Sultan, telefonunu cebine koydu. Arkasına baktı ve başını iki yana salladı. Kek grubunun en yaramazlık yapanı genellikle o olurdu. Ancak şu durumda herkes mutluluğun verdiği mutlulukla (?) rol değişimi yaşıyordu. Normalde ve en sakinin Seray olması gerekiyordu. Ama şu manzarayı gören kişi, Sıla ve Seray'ı Sultan'ın çocuğu zannederdi. Şuan bu karede ne gördüğümü sorarsanız, bir akıllı ile iki Mankafa gördüğümü söylerdim.  Tamam, sadece şaka.

"Hey, hadi ama. Doğaya katkınız olsun diye beni ağaç mı yapacaksınız? "

Seray, üzerinden Sıla'yı attı ve gri ayakkabılarını çıkardı. O sırada yanına gelen Sıla, alaycı bakışlarını Seray'ın ayakkabısına dikti. "Kore'de bunların yenisini alalım."

케이크 그룹 (Kek Grubu) ✩ [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin