Bölüm şarkısı → K.will - Please Don't~
“Voah, havaalanı çok güzelmiş.” Seray, bir yandan fotoğraf çekiyor bir yandan da valizini sürüyordu.
“Hey, dokunmatik tablet. Hem de LCD televizyon büyüklüğünde!” Sultan'ın bu çağrısı üzerine iki kızda Sultan'ın yanına gitti. Sıla merakla elini kaldırdı.
“Hey, bu fotoğraf işareti de ne?” Elini ekrandaki işarete değdirdi. Birden üç kızda birbirini ekranda gördü. Sıla yine muhteşem teknoloji zekâsını kullanarak fotoğrafı çekti.
Fotoğraflarını çektikten sonra valizleriyle birlikte havaalanından çıktılar. Sultan adres kâğıdını ceketinin sağ cebinden çıkardı. Havaalanının karşındaki ana yolda taksi beklemeye başladılar. Taksinin gelmesiyle hepsi heyecanla taksiye bindiler. Sultan adresi uzattı.
Taksi yolculuğu bitince, Seray, yine arkadaşlığını göstererek parayı kendi ödedi. Taksinin bagajından valizlerini aldılar ve karşılarında ki evin önünde durdular. “Başardık, ha?”
“Evet, artık Kore’deyiz.” Üç kızında yüzlerinde gururlu bir ifade vardı. Yaklaşık olarak iki dakika boyunca yurt evine baktılar ve bu kadar duygu patlamasının yeterli olduğunu düşünerek yurt binasının içine girdiler. Bir kaç konuşma yaptıktan sonra anahtarlarını aldılar. Numara: 17, Kat: 4. Yavaşça merdivenlere yöneldiler ve bavullarının izin verdiği kadar hızla 4. kata çıkmaya çalıştılar.
“Hey, bence onlara sürpriz yapalım. Büyük ihtimal anahtarla gireceğimizi sanıyorlar ancak biz zili çalarak girelim.” Seray, Sultan'ın bu fikrine omuz silkti. “Burada başka nasıl eğlenebiliriz ki? Olur.”
Sıla'da omuz silkti ve son basamakları yavaşça çıktılar. Sıla, diğer kızları durdurdu ve dişlerini gösterdi. “Bir şey var mı? İlk günden rezil olmayalım.” Seray, dikkatlice Sıla'nın dişlerine baktı. “Hayır, mükemmeller. Ya benimkiler?” Aynı Sıla'nın yaptığı gibi, dişlerini iyice gösterdi.
“Mükemmel değiller ama idare eder.” İki kızda Sultan'a döndü. “Sana da bakalım mı?”
Sultan saçlarını savurdu. “Ben dünden hazırlıklıyım.” Bu cevap üzerine üç kızda kapıya doğru döndü. Ve zile bastılar.
İlk çalışta kimse kapıyı açmadı, onun yerine bağırışlar geldi. “Xiumin, kapıyı aç sersem.” Evet, evet, evet! Erkek sesleri geliyordu. “Niye ben açıyor muşum? Bu evde 2 tane kız var. Onların açması gerek.”
“Ne? Neden biz? Kız olduğumuz için bizi eziyor musunuz?”
“Ah, Young Soo, sadece kapıyı aç. Lütfen.” İçerideki kişi daha fazla dayanamamış olacak ki, kapıyı sert bir biçimde açtı. Kapıyı yarısına dek açtı ve kafasını uzattı. “Merhaba?”
Kızlar, karşılarındaki öğrencinin aksine oldukça neşeli bir biçimde cevap verdiler. “Merhaba, biz yeni oda arkadaşlarınız.” Öğrenci, Bay Lee’nin onlara yaptığı duyuruyu hatırlayıp, kapıyı tamamına dek açtı. Kızlar, yavaşça içeri girdiler ve girdikleri anda tüm gözler onlara döndü. “Bunlar da kim?”
“Bay Lee’nin bahsettiği yeni öğrenciler.” Herkes hatırlamışçasına sesler çıkarttılar.
“Ama bunlar Koreliye benzemiyor. Şunların boylarına baksana dev gibiler.” Sultan, boyu konusunda çok hassas olduğu için hemen cevap verme gereksiniminde bulundu. “Aslında boyum sadece 1.75.”
Karşılarındaki 2 kız onu ayıplarcasına süzdü. “Hiçte makyaj yapmamış gibiler. İnsan bir kendine çeki düzen verir.” Kızlardan hiçbiri cevap vermedi ve bavullarını nereye koyacaklarını sordular.
Sorularını ilk yanıtlayan kişi PS3 oynayan çocuk oldu. “Sağdan 3. oda.” Kızlar teşekkür ettiler ve odalarına girdiler. Odaya ilk girdiklerinde, ilk iş olarak kapıyı kilitlemek oldu. “Ya, bunlar nasıl ev arkadaşı böyle. Biri kapı açmaya üşenir. Biri biz gelmemize rağmen oyununu oynar diğerleri ise görüntümüze kusur bulur.” Sıla, Seray’ın bu cümlesine hak verdi.
“Benden sakin olmamı beklemeyin.”
“Senden sakin olmanı istemek, maymunun önüne muz koyup ‘bunu yeme’ demek gibi bir şey.”
Konuşmaya giren Sultan, hızlı bir şekilde en büyük dolabı kapmış, içine eşyalarını dolduruyordu. Sıla ve Seray boşta kalan dolaplara baktı. Diğerleri oldukça küçükken Sultan, en büyük dolabı almıştı. “Neden en büyüğü senin?”
“Ah, çünkü bir sürü giysi alacağım. Ta ki bu dolaba sığmayana dek.” Kızlar kafalarının olumsuzca salladılar ve onlarda kıyafetlerini yerleştirdiler.
Kıyafet yerleştirme sorunu bitince sırada yatak problemi vardı. Odada sadece 2 yatak vardı ve onlar 3 kişiydiler. “Pekala, şöyle yapıyoruz. Taş, kağıt, makasta kaybeden 1 hafta boyunca yer yatağında yatacak.”
Kızlar, Sultan’ın fikrine hak verdiler ve taş kağıt makas oynamak için çember oluşturdular.
“TAŞ, KAĞIT, MAKAS!”
Sıla: Taş
Seray: Makas
Sultan: Taş yapmıştı. Oyuna göre Seray’ın 1 hafta boyunca yer yatağında yatması gerekiyordu. Bu sonuca sevinen Sultan ve Sıla, Seray’a dil çıkartıp dans ediyorlardı.
“1 hafta sonra göreceğiz, kim yerde yatıyor!” Sıla ve Sultan kikirdayarak mavi pikeli yatağa oturdular. “Ben neyin üzerinde uyuyacağım?”
“Bunu sonra düşünelim. Şuan sadece yemek yiyip uyumak istiyorum. Ayrıca sıcak bir banyoda kötü olmazdı.” Seray ve Sıla, Sultan'ın bu isteklerini duymazdan geldiler çünkü eğer Sultan ile bir yolculuk bitirmiş iseniz size kesinlikle bu cümleleri kuracaktır. Kızlar bu cümleleri 3 kere duyduktan sonra umursamamaya karar verdiler.
“Bu yaptığımız çok ayıp oldu.”
“Ne yaptık yine?”
“Kimseyle tanışmadan içeri girdik.” Tüm kızlar ayaklandı ve odadan dışarı çıktılar. Geldikleri yolun aynasından geçtiler ve salona ulaştılar. Ah, keşke dikkatli baksalarmış. Çünkü bu salon olduğundan daha büyüktü!
Sultan, “Merhaba tanışamadık. Ben Sultan. Bunlarda Sıla ve Seray. Lütfen iyi geçinelim.”Hala havada olan ellerini tam indirirken önlerinde bir kuyruk oluştu. “Ya Chanyeol, en iyi şakan bu şakan.”
Kızlar şaşkın bir biçimde tokalaşırken hala gülme sesleri kesilmemişti.
“Ben Baekhyun. Byun Baekhyun.”
“Kim Jongdae. Ama lütfen Chen diye seslen.”
“Kris.”
“Chanyeol. Yurdun neşe kaynağı, yakışıklı çocuğu, komedi patlaması, sevimli melek...-“
Chanyeol'un sesi Kris denilen çocuk yüzünden kesildi. "O sadece fazla mutlu."
“Suho. Para babası.”
"Xiumin."
“Luhan. Memnun oldum.”
Sırada sadece 2 kız kalmıştı. Nedense, her yaptıklarının ve söylediklerini bir karşılama (!) şakası olduğunu bilmelerine rağmen bu kızlardan şimdiden nefret beslemeye başlamışlardı.
“Young Soo.”
“Ji Min.” Nedense bu 2 kız ellerini hiçte sert bir şekilde tutmamışlardı. Ah, pekâlâ! Eğer onlar kendilerinden hoşlanmadılarsa, kızlarda onlardan hoşlanmazlardı. Grr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
케이크 그룹 (Kek Grubu) ✩ [ASKIDA]
Teen FictionYaklaşık ana okulundan beri her zaman aynı partilerde buluşup sürekli keklere beraber atladıkları için kendilerine Kek Grubu diyen Seray, Sultan ve Sıla, Kore'ye gidiyorlar. İlk önce iğrenç bir yurt karşılaması, sonra daha da iğrenç yemekler, üstüne...