B2-P1》Kuzenli toplantı

33 3 0
                                    

Alev

...

Alev karşısında kuzenini görünce şaşırdı. Sinan 5 yıldır İlgilteredeydi. İlk başda oraya okumak için gitse de, sonra orada yaşamaya karar vermişdi. Ki, bu karar görünüşe göre sadece 5 yıl sürmüşdü.

-Ee Alev, dondun kaldın öyle. Kuzenini içeri almayacak mısın? Yoksa dönmeme sevinmedin mi? Sen nasıl kuzensin böyle? Ha?
-Ah... Üzgünüm, geç içeri. Bir an şaşırdım, o yüzden.
-Ha sadece şaşırdın. Sevinmedin öyle mi? Öyle olsun Alev hanım. Biz o kadar yolu kuzenimizi görmeye gelelim. O kadar yorulalım. O sadece şaşırsın. Yazıklar olsun sa-
-SİNAN SUS! Ve şimdi içeri geç, otur. Ben kahve yapıp gelicem.
-Ta-tamam.

Sinan şaka yapmayı seviyordu. Alev de seviyordu ama karşısında Sinan olunca siniri tepesine çıkıyordu.

Alev mutfağa geçip, 2 türk kahvesi yaptı. Onun kahveleri muhteşem olurdu. Eli de lezzetliydi Alevin.

Kahveleri alarak Sinanın yanına gitdi.
-E Alev holding nasıl?
-Düz, gökdelen, mavi.
-Bazen neden seninle kuzenim diye kendimi sorguluyorum.
-Bunu sen istedin Sinan, istersen çıkıp gide bilirsin.
-Tamam konuyu değiştiriyorum. İşler nasıl?
-Her zamanki gibi. İyi yani. E sen işe başlayacak mısın?
-Evet holdingde başlayacağım. İngilterede Muratla konuşuyordum. 'Istanbulda çalışırsın' dedi. Bende direk buraya geldim.
-İyi etdin. Hem zaten yarın Ankaraya gidicem. Sende gelirsin.
-İyi olur. Muratla afacanı görürüm. Birde ben otel odası tutmadım. Burda kalırsam sorun olmaz dimi?
-Ne sorunu canım. Koskoca ev, kal bir odada.
-En kısa zamanda kendime bu ev gibi bir ev yaptıracağım.
-Orası imkansız tatlım. Bu ev benim kendi tasarımım. Senin tasarımların gibi değil.
-Çalarım ben de tasarımını.
-Rüyanda. E hadi geç odaya. Kolidorun sonunda, sağda 2-ci oda.
-Teşekkürler. Yarın cuma, sabah mı, akşam mı yola çıkıcaz?
-Akşam. Uçak kalkana kadar seninle birlikte holdingde olucaz. Toplantı var bu gün. Ona giricez.
-İlk günden iş diyorsun yani.
-He,he. Git uyu yarın sabah 7-de alarm çalacak. İyi geceler.
-İyi geceler kuzi.

Alev hafiften gülümsedi. Kuzeni küçük çocuk gibiydi. Sevgi ve ilgi isterdi. Şefkat verincede tatlılaşırdı.

Alev balkona doğru ilerledi. Sandalyede oturup manzaraya baktı. Efsane görüntü içersinde sonsuz stres barındırıyordu. Alev de bu stresin içerisinde kayıp oluyordu.

Bir an düşündü... Yaşadıklarını... Gördüklerini... Şahit olduklarını...

Hiç bir kanaate varamadı. Hayatta sevdiği kişinin kim olduğuna karar veremedi.

Hiç aşık olmamışdı. Aşk onun için gereksiz bir şeydi. Ama günün birinde aşkı tadacağını biliyordu. Ya sonu hüsran olucakdı, ya da sonu olmayacakdı.

Bir an düşündüklerini sorguladı. Sanki fazla dertleniyordu. Kendi-kendine güldü. Sanırım abisi doğru diyordu. Gitdikce deli oluyordu.

...

Sabah erken saatlerde kalkan bu kez Sinandı. Kuzenini uyandırmaya gitdi.
-Alev, kalk kuzi işe gidelim.
-Tomom boş dokokoyo kolkoyorom.- Yüzü yastığa gömülü olduğundan sesi boğuk çıkıyordu.

Akşam yorgundu bayağı. Herhalde yine geç saatlere kadar kitap okumuşdu. Bu onu fazla yoruyordu.

Sinan artık beklemekden bıkmışdı. Bu kez kullanacağı yol Alevin pek hoşuna gitmeyecekdi sanki.

Hızlıca ve sessizce mutfağa geçdi. Su dolu bardağı eline aldı.

Odanın kapısını açdı ve...

-BÖÖÖÖÖ
-AAAAAA- Su tamamen Sinanın üzerine dökülmüşdü. Ava giderken avlanmak buydu işte.

-Sen beni suyla mı uyandırmak istiyordun, kuzencim?
-Evet kuzen. Ama gözüken o ki, ben seni değil, sen beni uyandırdın.
-Neyse git duş al. 1 saate çıkmamız gerek. Toplantıdan önce evrak işini halletmeliyiz. Sen de bana yardım ediceksin tabi.
-Aaa, sana yardım edeyim? Ben? Sinan? Yakışıklılık abidesi? Yunan heykeli Sinan sana yardım etsin, öyle mi?
-Valla akşam sen çalışacağını söyledin. Bende bir günah yok. Hadi çabuk ol. Ben mutfakdayım.
-Kötü kuzen.
-Yav he, he.- Alevle Sinan aynı anda kıkırdadı. Sinan Alevin bu hallerini çok seviyordu. Alev sadece Sinanla birlikteyken bu kadar rahat oluyordu.
Bu halini yalnızca kuzeni görüyordu.

Sinan her şeyini halledip mutfağa geçdi. Kuzen baya bir döktürmüşdü.

-Ya sen beceriklisin, hamaratsın, çalışkansın, güzelsin, yani kusursuzsun ama evde kaldın be kuzi.
-Merak etme, ben böyle iyiyim. Hem sende evde kaldın. Ona ne demeli?
-Ben erkeğim ve yakışıklıyım. İstediğim an evlene bilirim. Bu tatlılığa kim dayanır ki?
-Yok ya, lan evlen bir ay içinde göreyim. Madem bu kadar yakışıklıysan, evlen o zaman bir ayda. Elini sallasan ellisi dimi kuzen?
-Aaaa... Bir ayda evleneyim? Garip ama aksiyon dolu. Tamam kabul. Gelecek ayın 25-i evleniyorum.
-Gerçekten buna iddiaya girdin mi?
-Evet. Hırs yaptım. Ev-le-ne-cem.
-Peki, bakalım madem.- Alev işin makara olduğunu biliyordu ama Sinan ciddiydi. Bir ayda evlenmek garip ama Sinan böyle bir tiple, evleneceğine emindi. İşin zoru kızı bulmakdı.

-E yedinse gidelim. Toplantı, evrak işleri baya yorucak çünkü. Akşam da uçak var.
-Kalk hadi.

Birlikte arabaya geçdiler. Alevin arabasıydı doğal olarak. Sinan yeni geldi çünkü.

-Sinan nereden ev almak istiyorsun?
-Bu civarlarda inşa etdiririm her halde. Sessiz yer burası. Doğayla da iç-içe.
-Buraya ev inşa edemezsin kuzi. Bura benim alanım. Benim bölgem. Git kendine yer bul. Bakarsın ilerde değerlenir, ha?
-Neden kızım ya? Bak izin vermezsen ömür boyu seninle yaşarım.
-Yaşa. Oda çok zaten. Geçersin birine. Oldu mu?
-Yyaaaa. Kuziiiii. Nolur yanına ev yapıb taşınsam? Nolur, lütfen?
-Oğlum alırım ayağımın altına seni. Olmaz dedim lan.
-Üff... Çirkefleşme be. Hem ne önemi var bu yerin? Anlamadım.
-Anlamazsın...- Bu sözü fısıltıyla söylemişdi. Orası babasıyla gizli yeriydi. O yüzden bu ev vardı. Dinlenmek isterken bura gelirlerdi. Babası rahmetli olunca oraya taşındı. Anısını yaşatmak için...

-Kuzi şirket uzak mı?
-Bir-burası holding, iki-otur beş dakika lan zibidi. Az kaldı. Başımın etini yeme.

Holdinge vardıklarında normal olarak arabadan indiler. Yine bütün gözler üzerlerine dönmüşdü.

Koskoca Sinan Aksağan geri döndü.

Eski çapkın Sinan olarak mı?
Yoksa işkolik Sinan olarak mı?

İşte bütün bu soruların cevabı parmaktan sonra...

-Yürü Sinan odama gidelim.
-Peki kuzen.

Odaya girince Sinan çığlık atdı.

-AAAAAAAAAAAAAAAAAA. Bu imzalı Ronaldo formasııııı. Bana ver, nolur ver. Biricik, sarı civciv, tatlı kuzenine ver. VERRRR.
-Sus lan. Onu bana Ronaldo elleriyle verdi. Yar etmem sana. Hem ona mı takıldı gözün buuuuuuuuu kadar büyük bir odanın içinde.
-Evet ona takıldı. Oğlum Ronaldo diyon ya. RO-NAL-DO. Real Madrid oyuncusu olan Ronaldo.
-Ayyy. Başım şişdi. Al götür aman.
-OLEYYYYY. BİRİCİK KUZEN BEEEE.
-ANIRMA HAYVAN. Holdingdeyiz. İş ortamı burası.
-Yav he, he. E iş ver çalışayım. Sıkılırım.
-Hiiiç sıkılma toplantıya giriyoruz.
-İlk toplantım. Heyecanlandım lan.
-Hadi düş önüme.

Toplantı odasına girer-girmez Sinandan ikinci çığlık kopdu.

-AAAAAAAAAAAAAAAAAA. ATEŞ NAPIYORSUN BURADA???

CEO GücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin